Elizabeth Blackwell 3 Şubat 1821’de İngiltere’deki Bristol kentinde dünyaya geldi. Babası Samuel Blackwell, bol kazançlı bir şeker rafinecisi, annesi Hannah Lane ise saygın bir tüccar ailenin kızıydı.
Elizabeth, bağımsız bir protest kilisesine mensup, dindar ve varlıklı bir ailenin dokuz çocuğundan üçüncüsüydü. Okula nadiren gitmesine karşın, dört kız ve dört erkek kardeşiyle birlikte, evde özel öğretmenler ve mürebbiyelerle eğitim gördü.
Babası Samuel, çocuklarına karşı pozitif ve dikkatli bir tavır içindeydi; onların potansiyelini tümüyle geliştirebileceğine inanıyordu. Alışılmadık biçimde, çocuklarını fiziksel olarak cezalandırmayı reddetmişti. Bunun yerine, onların kabahatleri not edilir ve birbirine eklenirdi.
Çok fazla kabahat birikirse çocuklar akşam yemeği boyunca tavan arasına gönderilirdi. Elizabeth, oldukça keyifli ve mutlu bir çocukluk geçirdi.
1831 yılında, Elizabeth 10 yaşındayken, Bristol’de ani, büyük ve belirsiz bir siyasi olay yaşandı: 104.000 nüfuslu şehirden sadece 6.000 kişi oy verebiliyordu. Parlamentonun üst yetkilileri oylama sistemindeki reformu reddedince büyük bir isyan patlak verdi.
Şeker rafinerisini yangında kaybetmesinin ardından Samuel, ailesiyle Amerika’da yaşamaya karar verdi. Aile, 1832 yılının Ağustos’unda, Samuel’in “Congress Sugar Refinery”i kurduğu ve ailesiyle 6 yıl boyunca yaşadığı New York ve Jersey’e giden CosmoGemisi’ne yedi hafta sürecek olan yolculuk için yerleşti.
Şeker kamışı endüstrisi gücünü kölelerden sağlıyordu. Samuel, ailesi gibi kölelik karşıtı hareketlerde aktifti ve aile; anti-kölelik eylemlerine, buluşmalarına katılıyordu. Bu sayede, Samuel’in çocukları köleliği nefret uyandırıcı bulmaya başlamış ve şeker tüketimini reddetmişti.
Samuel’in rafinerisi 1837 buhranı sırasında finansal zorluklar nedeniyle çöküşe geçti. Bu nedenle, Samuel rafineriyi sattı ve şeker pancarı yetiştirmek için büyümekte olan, Ohio’daki Cincinnati kentine taşındı. Tüm bunları yaparken köleliği besleyen şeker kamışı endüstrisine rakip olmayı amaçlıyordu. Ne yazık ki bu böyle olmadı. Cincinnati’ye vardıktan sadece birkaç hafta sonra, 1838 yılının Ağustos’unda, Samuel, ailesini iflasın eşiğinde bırakarak, humma nedeniyle hayatını kaybetti. Aile bu şok ile karşı karşıya kaldığında Elizabeth 17 yaşındaydı. Kendisinden büyük iki kız kardeşi Anna ve Marian, evlerinde ‘Cincinnati İngilizce & Fransızca Akademisini’ başlattı. Okul, ailenin en küçük çocuğu yetişkin oluncaya dek aileye yetebilir durumdaydı. Kız kardeşler okulu 1842 yılında kapattı, Elizabeth ise özel öğretmenliğe devam etti.
21 yaşındayken, romantik olarak ilgi ve dikkatini çeken bir adamla tanıştı, ancak kendi kendine yeten bir kadın olarak kalmaya karar verdi. Güvenliğini ve özgürlüğünü eşine dayandıran bir kadın olmak istemiyordu.
1844 yılında Kentucky Henderson’a öğretim görevlisi olarak davet edildi. Orada yerli bir aileyle yaşayan Elizabeth, şunları yazdı:
“Evin annesi beni anlayışla karşıladı ve buraya geldikten sonra tüm aile üyeleri bana bilgisi ölçüsünde nazik yaklaştı, beni asla yalnız bırakmıyorlar ve ben toplum yaşamı içinde kendimi kaybederken buluyorum.”
Eyaletteki köle yaşantısı onu çok üzüyordu. Ve şunları yazdı:
“Henderson halkının tümü bana dostça davrandı, ama toplumdaki adaletsizlik zihnimde giderek derinleşen bir etki yarattı. Yerliler, kölelerin sürekli isyan etmeleri korkusuyla yaşıyordu. Kadınlar, kaçak kölelerden korktukları için köyün güzel ormanlarında ve kırsalında yürümeye dahi cesaret edemiyorlardı. Karşılığını bulamadığım adalet duygusu devamlı olarak öfkeye neden oluyordu ve ilk görev süremin dolmasının ardından mevkiimden istifa ettim.”
Cincinnati’ye dönünce, Elizabeth’in ölüm döşeğindeki bir arkadaşı ona, doğaları gereği kadınların şefkatli varlıklar olduğuna inandığını ve bu nedenle kendisini bir kadın tedavi ederse hastalığının daha katlanılabilir olacağını söyledi. Blackwell bunu uzunca düşündü, pek çok kadının tıbbi rahatsızlıklarını dile getirirken ve muayene edilirken hemcinsine karşı kendini daha rahat hissedeceği sonucuna vardı. Her ne kadar hastalıklar ve vücudun parçaları ona rahatsız edici gelse de bir vizyon altında bu duygularını yenmenin doğru şey olduğuna karar verdi.
Tıp okulu 3.000 dolar gibi bir ücrete tabi tutuyordu. Bu nedenle Blackwell, 1845 ve 1847 yılları arasında yeniden köleliğin olduğu eyaletler olan Kuzey ve Güney Carolina’da ders anlatmaya başladı. Kuzey Carolina’daki köle çocuklara okul dersleri vermeye çalıştı ancak sonra fark etti ki, bu yasal değildi. Buna karşın, Pazar Okullarında köle çocuklara öğretmenin yasal olduğunun da farkına vardı ve bunu yapmaya başladı:
“O aşağılanmış küçük varlıkların önünde oturup, sahiplerinin ilk ilkelerini ihlal ederken izlediklerini iddia ettikleri dini, onlara öğretirken kendimi çok tuhaf hissettim.”
Asheville Kuzey Carolina’da, bir doktor-rahip olan John Dickson ile kalan Elizabeth’e, Dickson, kitaplarını incelemesine izin vermişti. Charleston Güney Carolina’da Dickson’ın erkek kardeşi Samuel ile de kaldı. Samuel, onu cesaretlendiren, ona dersler veren,kitaplarını ödünç almasına izin veren ve doktor olması için yoğun çabalarını kollayan bir tıp profesörüydü.
“Tam olarak karar verdim. Konuya dair en ufak tereddütüm yok, tıpta ilerlemeye kararlıyım. Kalanlardan daha zor güçlüklerin üstesinden geldim ve yarışmak için diğer herkesle eşit hissediyorum.”
Birkaç tıp fakültesine başvurdu ancak başarılı olamadı. Oradaki tıp fakültelerinden birinde okumak için Philadelphia’ya taşındı. Liberal bir Quaker doktorundan anatomi dersleri aldı. Ne yazık ki, başvurduğu tüm tıp fakülteleri tarafından reddedildi. Ancak Elizabeth, kararlılıkla başvurularını sürdürdü. 1847 yılının Ekim ayında, otuzuncu başvurusunu yaptığı New York’taki Cenevre Tıp Fakültesi başvurusunu kabul ettiğinde, savaşını kazanmış görünüyordu.
Aslında oldukça tuhaf koşullar altında kabul edilmişti. Cenevre Tıp Fakültesi onun başvurusunun bir şaka olduğunu düşünmüştü. Öğrencilere, bir kadının doktor olmak için başvurduğunu ve bir itiraz söz konusu olmazsa okula kabul edileceği söylendi. Öğrenciler, Blackwell’in başvurusunun rakip üniversitelerden birinin öğrencileri tarafından yapılan bir şaka olduğuna inanıyorlardı. Hatta bu şakayı sürdürüp itiraz edilmemesini sağladılar.
Elizabeth’in okula gerçekten kayıt yaptırdığını öğrendiklerinde herkes çok şaşırmıştı. Kadınların tıp fakültesinde okuyamayacağı Amerika’da yaygın bir düşünceydi. Blackwell tıp öğrencisi olarak yeni hayatına 1847 yılında 26 yaşındayken başladı. 1860’lara kadar, üniversite, başka hiçbir kadın öğrenciyi tıp fakültesine kabul etmedi.
Bir kadın tıp öğrencisi olarak durumu basına dahi yansıdı. Springfield Republican’a yansıyan birkaç satır ise şöyle:
“1848 yılının dikkate değer olaylarından biri Blackwell isimli genç bir kadının tıp fakültesine öğrenci olarak girmesiydi. Boston Medical Journal, yirmi altı yaşında olduğunu belirten öğrenciden, “Kadınsı cinsiyetin küçük bir örneği…” olarak bahsetti. Sınıfa büyük bir soğukkanlılıkla gelir, kaputunu çıkarıp koltuğunun altına koyar ve ortamdaki duruşuyla nezaket sağlar.”
Bazı derslerde varlığıyla ilgili çekinceler söz konusuydu, zamanın duyarlılıkları öyle manasızdı ki, okuldaki erkekler, çalışmalarının bazı yönlerini duymasını reddediyorlardı. Ancak o hiçbir şeyden geride kalmaması gerektiği konusunda oldukça netti ve sonunda bu dileği yerine getirildi.
Üniversitede bazı tıbbi teorileri öğrendikten sonra, bir hastanedeki yazlık ikameti için Philadelphia’ya döndü. Hastanenin başhekimi Dr. Benedict ona yardımcı oluyor ve hastaları tedavi/teşhis etme konularında değerli bir klinik deneyimi kazanmasında rol oynuyordu. Ancak oradaki diğer doktorlar Elizabeth’e mesafeliydi. Sıkı çalışması ve kararlılığı sayesinde çalışma arkadaşlarının saygısını kazandığı Cenevre’ye dönme zamanı geldiğinde çok mutlu olmuştu.
Bitirme tezi tifüs ile ilgiliydi, tezinde hastalıkların önlenmesinde hayatı boyunca tutkusu olarak belirlediği kişisel hijyen ve sanitasyonun (ürünlerdeki zararlı mikroorganizmaların uzaklaştırılması) önemini vurguladı. 23 Ocak 1849’da, 28 yaşındayken, sınıfının birincisi olarak mezun oldu ve Amerika’da tıp diploması alan ilk kadın oldu. Şimdiki hayali cerrah olmaktı.
5 yıl sonra, 1854 yılında, kız kardeşi Emily onun izinden giderek Cleveland, Western Reserve Üniversitesi’nde tıp fakültesine girmeye hak kazandı.
Fransa ve İngiltere Dönemi
Blackwell mezun olduktan sonra bağımsız olarak tıpla uğraşmak için yeterince bilgisi olmadığının bilincindeydi. Daha fazla deneyime ihtiyacı vardı. İngiliz kuzeni, ona Avrupa’daki tıbbi deneyimini genişletmesi için İngiltere’ye dönmeyi teklif etti. Elizabeth de bunu memnuniyetle kabul etti.
30 Haziran 1849’da Paris doğum hastanesi olarak bilinen La Maternite’ye kaydoldu ve burada kadın doğum konusunda değerli bir eğitmenin yanında uygulamalı deneyim de elde etmiş oldu. Ne yazık ki burada cerrah olma umutları suya düştü, çünkü tedavi ettiği bir bebeğin yarasından fışkıran irin, sol gözüne geldi ve o gözü kör oldu. Bir süre dinlenip iyileştikten sonra, 1850 yılında Londra’ya taşındı ve oradaki St. Bartholonew Hastanesi’nde Dr. James Paget’ınyanında staj yapmaya başladı. Florence Nightingale ile tanıştı ve yakın arkadaş oldular. Nightingale’in kişisel hijyen ve bakıma yönelik çabasını o da onaylıyordu. Bu, o zamanlar pek çok doktorun gözden kaçırdığı bir şeydi. Hatta çoğu, hastalarını muayene etmeden önce ellerini bile yıkamıyordu. Aynı dönemde, Ignaz Semmelweis, Viyana’da bir doğumhanede çalışanların ellerini yıkamaları konusundaki ısrarcı duruşuyla doğum esnasındaki ölümleri ciddi derecede azaltmıştı. Ne yazık ki hijyen sözcüğünü yayma çabası bile diğer pek çok doktor tarafından reddedildi. Sammelweis tüm bu reddediş sonucunda depresyona girdi, hatta 1865 yılında hastaneye yatırıldı. Burada gardiyanlar tarafından defalarca işkenceye maruz kalan Sammelweis, hastaneye yattıktan sadece iki hafta sonra hayatını kaybetti. Bu nedenle Blackwell ve Nightingale’in hijyen duyarlılığı büyük bir önem taşıyordu.
Blackwell’in Tıbbi Uygulaması
1851 yılında, 30 yaşındayken, Blackwell New York’a geri döndü. Kimse onu doktor olarak işe almadığından, kendi muayenehanesini kurdu. Ayrıca halka açık konferanslar verdi ve pratiğini artırdı. 1852’de “Kızların Bedensel Eğitimine Özel Referanslarla Hayatın Kuralları” isimli ders dizisini yayınladı.
1853 yılında yoksul kadın ve çocuklar için New York Dispanserini kurdu. Bundan dört yıl sonra, bağışçılardan yoksul kadın ve çocuklar için New York Reviri adında bir muayenehane açmaya yetecek kadar para toplamıştı. Kız kardeşi Emily ve kalifiye bir doktor olan Marie Zackrzewska, revirin yönetiminde ona yardım ettiler. Hastane kısa sürede ciddi bir ün kazandı ve aynı zamanda hemşire eğitimleri için de merkez haline geldi.
Amerikan İç Savaşı ve Birleşik Krallık Turu
Blackwell 1858 yılında, Birleşik Krallık’ta, pek çok kadına tıp alanında kariyer yapmaları için ilham olduğu bir tura çıktı. Burada pratik yapmasına izin verilmesiyle birlikte İngiliz Tıp kayıtlarındaki ilk kadın oldu. 1859’da New York’a döndü ve revirde çalışmaya devam etti.
İç Savaşta Blackwell, yaralı askerlerin tıbbi bakımıyla ilgilenirken hemşireler de yetiştiriyordu. Kadınlar için bir tıp fakültesi açmak ve hijyen temelinde dersleri ilerletmek istiyordu ancak iç savaş onun bu hayallerini ertelemeye zorladı.
Kadınlar İçin Bir Tıp Fakültesi
Elizabeth 1858 yılında, sonunda hayallerini gerçekleştirdi ve New York Revirine bağlı olan kadınlar için tıp fakültesi kurdu. Blackwell hijyen profesörüydü, kardeşi Emily ise kadın hastalıkları konusunda ders veren bir öğretim görevlisiydi. Fakülteye giriş sınavları ile öğrenci seçimi yapılıyordu ve bunun yanında üç yıllık kurs, klinik deneyim ve bağımsız bir sınav kurulu imkânı vardı. Bunun amacı tıp pratiği eğitimi veren kadınlara ideal bir eğitim sunmaktı. Fakülte, Cornell Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin kadın öğrencileri kabul etmeye başladığı 1899 yılına kadar açık kaldı.
Elizabeth, 1869 yılında 48 yaşındayken, doğduğu ülkeye kalıcı olarak geri döndü ve burada büyük, başarılı bir uygulama merkezi kurdu. Amerika’dan ayrılmadan önce New York Tıp Fakültesi’ni ve revirini Emily’e devretti. İyi sanitasyonu teşvik etmek ve önemli sağlık bilgilerini halka yaymak için 1871 yılında Ulusal Sağlık Derneği’ni kurdu. Derneğin sloganı “Önlemek, iyileştirmekten iyidir.” idi.
1875 yılında London School of Medicine for Women’dajinekoloji bölümünde çalışmayı kabul etti. Ne yazık ki bundan sadece bir yıl sonra sağlığı nedeniyle (biliyer kolik) hem ders hem tıbbi uygulama alanlarından emekli olmak zorunda kaldı. Sosyal ve tıbbi konularda üretken bir yazardı, bu sayede emekliliğinde de yazmaya devam etti. Çalışmaları arasında; ‘Tıp ve Ahlak’ (1881), ‘Kadınların Satın Alınması: Büyük Ekonomik Hata’ (1887) ve ‘Doktorluk Mesleğinde Kadınların Etkisi’ (1890) vardır.
1895 yılında 74 yaşındayken ‘otobiyografisini, doktorluğun kadınların çalışmasına müsaade ettiği noktaya evrilmesinde öncü niteliğinde olan çalışmasını yayınladı.
Kadınların doktorluk mesleğine girme oranı 1850-1900 yılları arasında yavaş da olsa gelişti. 1889’da Blackwell şunları yazdı:
“Kadın erkek demeden herkesin mesleğe adım atabilmesi artık çok daha kolay, tıp pratiği yapmak için yasal bir hak elde etmek için hem kadınların, hem erkeklerin önünde çok az engel var.”
Hiç evlenmemiş olmasına rağmen, “1854 yılının Ekim ayında hayatın mutlak yalnızlığı dayanılmaz hale geldiğinde yedi yaşındaki İrlandalı göçmen bir ailenin yetim çocuğu olan Katherine Berry’i(Kitty) evlat edindi, onunla uzun yıllar seyahat etti ve hayatı boyunca yanında kaldı.
Onunla ilgili şöyle diyordu: “O zavallı küçük yetimin bana verdiği onarıcı desteği kimse anlayamaz. Karanlık yıllardı. Güler yüzü ve sadakatiyle hayatımın güneşi oldu.” ‘Otobiyografi’ 1895)
1879 yılında, Londra’dan Hastings kentine gitmek için ayrıldı.
Her yaz İskoçya’nın Holy Loch bölgesine gider, Kilmun’da tatil yapardı. 1907’de 86 yaşındayken, burada bir merdivenden düşerek bedensel ve zihinsel yetilerini kaybetti. 31 Mayıs 1910’da 89 yaşında Hastings’deki evinde geçirdiği felç sonucunda hayatını kaybetti. Vasiyeti doğrultusunda külleri Kilmun’daki St. Munn’sParish Kilisesi Mezarlığı’na gömüldü.
Ne diyelim; sana ve senin gibi çalışkan, misyon üstlenenkadınlara çok teşekkürler. Ignaz Semmelweis.
Florence Nightingale’e de insanlık olarak çok müteşekkiriz. Kendi yaşamlarınızda kolayı değil zoru seçtiniz, hatta bu yüzden işkence görenleriniz oldu, bu bedeli hayatlarıyla ödeyenleriniz oldu. Çok borçluyuz.
Kimse şu dönemde hijyenin bu kadar kahırlı süreçlerle sağlandığını düşünemez. Biz de bu mücadeleci kadınları, insanlara ve vefakâr kadınlara hatırlatalım istedik.
Kaynak:
https://www.famousscientists.org/elizabeth-blackwell/
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.