e_mine_ortakaya@hotmail.com
Beyaz örtülü bir kanepede oturmuş, uzun siyah saçları omuzlarının arkasında, koyu lacivert kazağı var.
Kırmızı bir kask takmış ve kamuflaj desenli iş kıyafetleri giymiş bir kadın inşaat işçisi. Kadın diz çökmüş, elinde bir ölçüm aleti tutarak bir ahşap parçasının üzerinde çalışıyor. Arka planda inşaat alanının bir kısmı ve beyaz bir duvar görülüyor.

“Savaşların kazanan ve kaybedenleri vardır; tarih ise kazananların tarihidir, kaybedenlerin tarihi üzerine çok fazla söz söylenmez. Savaşanlar her zaman erkeklerdir; kadınlar ise savaşa uğurlayan, zaman zaman cephane malzemesi hazırlayan, diğer bir deyişle bekleyen ve destekleyen konumundadırlar. Savaşın kaybedeni Osmanlı İmparatorluğu’dur hatta savaşın iki kat kaybedeni ise Müslüman Osmanlı kadınlarıdır.” 



Kadınları Çalıştırma Cemiyet-i İslâmiyesi Osmanlı toplumunun savaş yıllarında cepheye giden ve savaşırken hayatını kaybeden erkeklerin eşleri, anneleri, kız kardeşleri ve kızlarının yaşadığı ekonomik problemi çözmek amacıyla Osmanlı Harbiye Nazırı ve Başkumandan Vekili Enver Paşa ve eşi Naciye Sultan’ın girişimleriyle kurulmuştur. Osmanlı’da bu gibi yardım ve kadınlara iş edindirme kuruluşları, Cemiyet öncesinde farklı ölçeklerde hayata geçirilmiş olsa da 8194 kadını aynı anda çalıştıracak ölçekteki bir kuruluş daha öncesinde görülmemektedir. İttihatçıları destekleyen yayın organları kadınların Cemiyet sayesinde sadece taşrada ve tarım sektöründe değil, İstanbul’da çalışma hayatına atılmalarını ve erkeklerle birlikte hayat mücadelesine dâhil olmalarını büyük bir coşkuyla desteklemektedir. Harbiye Nezaretinin gözetimi altında hayata geçirilen ve kurucuları arasında tek bir kadın üyenin olmadığı Cemiyetin esas kurulma amacı, net bir ifadeyle savaş öncesinde kamusal hayata katılımı kısıtlı ve ekonomik anlamda eşlerine bağımlı olan Müslüman Osmanlı kadınlarının, savaş zamanında verdiği hayatta kalma mücadelesinde “kötü yola sapmalarını” engellemek ve “namuslu” yaşamlarına devam etmelerini sağlamaktı. Başbakanlık Osmanlı Arşivinde de rastlandığı üzere Osmanlı İmparatorluğu’nda Müslüman Osmanlı kadınlarının fuhuş sektörüne dâhil olması oldukça ağır bir suç teşkil etmekteydi.



Bununla beraber Kadın İşçileri Evlendirme Kampanyası dâhilinde yayınlanan İzdivâç Talimâtnâmesi gereğince gazetelere evlenme ilanları verilmiş, eşini kaybetmiş yahut bekâr olan kadınların evlendirilmesi uygun görülmüştür. Kadınları evlendirme girişimi kutsal aile değerlerinin zarar görmesini engellemek, devamlılığını sağlamak ve kadınların iffetini korumak açısından toplumun geniş kesimlerinde de kabul gören bir girişim olmuştur. Bu “zorunlu evlilik” politikası kadınları çalıştırmanın Cemiyet için bir amaç değil de araç olduğunu açıkça göstermektedir.



Birinci Dünya Savaşı sırasında, yalnızca Müslüman Osmanlı erkeklerinin cepheye gönderilmesi sebebiyle bir işgücü kaybı yaşanmış olsa da hızla yerlerini dolduracak gayrimüslim erkeğin olduğu dönemin Osmanlısında işgücü arzı fazlalığı, diğer ülkelerde olduğu gibi kadınların bu alana dâhil olmasının önünde engel teşkil etmiştir.



Diğer bir deyişle savaş süresinde endüstriyel işletmelerin kapandığı gerçeğini de göz önünde bulundurursak, işgücü arzı işgücü talebinden hâli hazırda fazlaydı ve Osmanlı ekonomisinin Müslüman Osmanlı kadınlarının işgücüne katılmasına ihtiyacı yoktu. Kadınları Çalıştırma Cemiyeti vesilesiyle işgücüne katılan kadınlara temin edilen işler, vasıfsız kadınlar için “yaratılmış” işlerdi. Denemeden ibaret kalan Kadın Birinci İşçi Taburu da aslında kadınları erkek işi olan askeri alana dâhil etmek amacıyla değil, muhtaç durumda olan kadınların ordu tarafından barındırılması, yiyecek, içecek temin edilmesi ve giydirilmesinden öteye gidememişti. Üstelik Tabura ilişkin gerçekleştirilen talimatnamelerin neredeyse hepsinde kadınların fuhuş yapmaya ya da diğer kötü eğilimlere meyilli varlıklar olarak görülmesi sebebiyle sürekli denetim altında tutulmaları gerektiğine ilişkin ifadeler yer almaktaydı.



Savaşın fiilen sona ermesi büyük ölçüde Harbiye Nezaretinin siparişleri ile ayakta duran Cemiyetin işlerini de durma noktasına getirmiş, cemiyetin şubelerinde ve Harbiye Nezaretine bağlı olan kuruluşlarda çalışan kadınlar işlerini kaybetmiştir. Savaşın ardından devam eden millî mücadele yılları, 1920 yılında yapılan ve yolsuzluklarla suçlandığı olaylı kongre sonrasında Dâhiliye Nezaretinin yönetimine el koyması, 1923 yılında yapılan son kongredeki politik ayrışmalar Cemiyetin sonunu getirmiştir.



Savaş bitip erkekler geri döndüğünde, kadınlar işlerini kaybetmiş, savaş zamanındaki feminist ideolojilerin yerini milliyetçi ideolojilerin alması nedeniyle kadınların özgürleşme hareketi sekteye uğramıştır. 



Cemiyetin kadınları istihdama katması, temelde hayatlarını “namuslu” bir biçimde sürdürmeleri amacına hizmet etmiş olsa da kadınların çalışma hayatına katılması fikrinin ilk kez aşılanmış olması, kadın emek tarihi açısından son derece önemlidir.



KAYNAKÇA:



Yavuz Selim Karakışla’nın Osmanlı İmparatorluğu’nda Savaş Yılları ve Çalışan Kadınlar “Kadınları Çalıştırma Cemiyeti (1916 - 1923)” adlı çalışması.



24 Nisan 2024

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.