Merhabalar değerli dergi izleyicilerimiz. Yine ezber bozan, düşündüren, bazılarına katıldığımız, bazılarına karşı temkinli olduğumuz birbirinden farklı bilimsel araştırmalarla sizlerleyiz.
Önce başlıklar:
Uykusuzluğa 'en çok' hangi içecek neden oluyor?
En zeki çocukların doğduğu aylarla ilgili araştırma.Çocuğunuz dahi olabilir!
İngiliz kız, 'çığır açıcı' bir gen tedavisi ile ilk kez duymaya başladı
Herkese uyan 'evrensel kan' üretmek mümkün mü?
Uykusuzluğa 'en çok' hangi içecek neden oluyor?
Uyku vaktinden önce kahve veya çay içmemenin tavsiye edildiği bilinirken, yeni bir araştırmaya göre uykusuzluk içindaha da kötü olan bir içeceğin süt olduğu ortaya kondu.
Araştırmada kahve, çay ve sütün kişinin uyku kalitesini etkileyip etkilemediği incelendi ve ortaya ezber bozucu sürpriz bir sonuç çıktı.
Araştırmada uyku düzenini olumsuz derecede etkileyen en önemli unsurun kahve ya da çay değil, süt olduğu tespit edildi.
Kahve ve çayın, beyindeki uykuyu teşvik eden reseptörleri bloke eden kafein bakımından zenginken, kalsiyum ve D vitamini bakımından zengin olması nedeniyle sağlığa birçok faydası olan sütün de zararlı etkilere sahip olabileceği ortaya kondu.
Araştırmacılar tarafından yayınlanan ortak bir açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Hangi içeceklerin uykumuzu diğerlerinden daha fazla etkilediğini öğrenmek için katılımcılara, uyku takip cihazları ve beş farklı içecek sağladık. Daha sonra her katılımcı beş gün boyunca farklı bir gece yaşadı, bu da ne kadar iyi uyuduklarının bir kaydıydı. Süt, iyi bir gece uykusu için en kötü içecekti: katılımcılar tipik bir geceden neredeyse bir saat daha az, sadece 6 saat 52 dakika uyudular. Popüler inanışın aksine kahve yatmadan önceki en kötü içecek değil, katılımcıların sadece 54 dakika uyumasını engelledi. Çay ise, yatmadan önce içilebilecek en iyi içecektir ve en çok rüya görmeyi teşvik eder, bir saat 14 dakika derin uykuyu teşvik etti.” Teesside Üniversitesi'nden Profesör John Young, "sütün yatmadan önce iyi bir içecek olmadığını" açıkladı.
Young, özellikle bir insanda süt ürünlerine karşı alerji, laktoz intolerans veya irritabl bağırsak sendromu (IBS) olması durumunda, bireyi "rahatsızlık" yaratan ve uyanık tutan semptomlara neden olabileceğini söyledi.
Young, "Bu belirtiler uykuya dalmayı geciktirecek ve hatta iyi bir gece uykusuna müdahale edebilir. Bu nedenle, bu insanlara yatmadan önce süt içmekten kaçınmaları tavsiye edilir. Benzer şekilde, asit reflüsünden muzdarip olan herkes, yatmadan önce sütlü çay veya protein açısından zengin herhangi bir şey tüketirse muhtemelen mide ekşimesi ve yetersizlik belirtileri yaşayacaktır" dedi.
Young, konuyla ilgili araştırmaların karışık olsa da başkaları için süt içmenin uykuya dalınmasına yardımcı olmada faydalı olabileceğine dair kanıtlar olduğunu da belirterek, şunları kaydetti:
"Yatmadan önce sütün uykuya dalma ve iyi bir gece uykusunu sürdürme yeteneğimizi geliştirdiğine dair kanıtlar aslında büyük ölçüde genel diyetimize, fiziksel aktivitemize ve gün boyunca güneş ışığına maruz kalmamıza bağlıdır."
Başka bir araştırmaya göre de yeterli süt ve süt ürünleri içeren bir diyetin, uyku alışkanlıklarını iyileştirmeye yardımcı olacağı ifade edilmişti.
En zeki çocukların doğduğu aylarla ilgili araştırma.Çocuğunuz dahi olabilir!
İnsanların birçoğu doğduğu ayı ve günü sadece burcuyla ilişkilendirir. Ancak, araştırmacılar bunun farklı sonuçlara neden olabileceğini verilerle ortaya koydu. Araştırmalar, bebeklerin dünyaya merhaba dedikleri ayın onların zekâlarında belirleyici bir faktör olabileceğini ortaya koyuyor. Araştırmacılar tarafından 1 milyonun üzerinde öğrencinin verileri dikkate alınarak yapılan çalışmada, en zeki çocukların hangi ayda doğdukları tespit edildi. 6 ile 15 yaş arasındaki çocukların ABD'deki okul performansları dikkate alınarak yapılan çalışmada şaşırtıcı sonuçlar ortaya çıktı. Bilim insanları, Eylül ayında dünyaya gelen çocukların ders performanslarının diğer aylarda doğan çocuklardan belirgin şekilde daha fazla olduğunu tespit etti. Bu çocuklar ortaokulve liselerde en başarılı olmalarının yanı sıra, üniversitelerde de en yüksek dereceleri elde etmekteler. Başarılı çocukların aksine, en başarısız öğrenciler ise genellikle Ağustos ayında doğuyor. Her ne kadar Ağustos ayında doğan çocuklar akademik anlamda en başarısızlar olarak gösterilse de spor alanındaki en yetenekli isimler ise Ağustos doğumlu çocuklardan oluştu. Futbol, basketbol ve birçok alandaki en yıldız oyuncuların Ağustos ayı içerisinde dünyaya geldiği tespit edildi.
İngiliz kız, 'çığır açıcı' bir gen tedavisi ile ilk kez duymaya başladı
İngiltere'de sağır doğan bir kız çocuğu, çığır açıcı nitelikte bir gen tedavisi ile işitme cihazı olmadan duyabilmeye başladı.Opal Sandy’ye birinci yaş günü öncesinde başlayan tedavi altı ay sonra sonuç verdi.
Sandy artık fısıltıları dahi duyuyor ve "Anne", "Baba" ve "Uh-oh" gibi kelimeleri söyleyebiliyor.
Kulak içine gen infüzyonu uygulanarak, Sandy’nin kalıtsal sağırlığa yol açan hasarlı DNA’sı değiştirildi.
İspanya, İngiltere ve ABD’de Opal'in de aralarında olduğu bir grup hasta, test aşamasındaki tedavi için seçildi.
18 aylık olan Sandy’nin anne ve babası, kızlarındaki ilerlemenin akıllara durgunluk verici olduğunu söylüyor.
Küçük kızın beş yaşındaki ablası Nora da kalıtsal sağırlık hastalığı ile dünyaya geldi ve koklear implant cihazı kullanıyor.
Bu cihazlar, iç kulağın içinde yer alan sinirleri elektriksel olarak işitme "hissi" veriyor.
Cihaz, kulak zarı olarak bilinen kısımdaki hasarlı ses algılayıcı tüy hücrelerini atlayarak doğrudan işitme sinirini uyarıyor.
Gen tedavisinde ise, Otof geninin çalışan bir kopyası, geliştirilmiş, zararsız bir virüs kullanılarak hücreye iletiliyor.
Küçük kızın sağ kulağına genel anestezi altında bu yeni tedavi uygulandı. Sol kulağına ise koklear implant yerleştirildi.
Opal, birkaç hafta içinde sağ kulağında alkış gibi yüksek sesleri duyabilmeye başladı.
Altı ay sonra, Cambridge'deki Addenbrooke Hastanesi'ndeki doktorları, gen tedavisi uygulanan sağ kulağın kısık sesleri, hatta fısıltıları bile neredeyse normal şekilde işitebildiğini tespit etti.
BBC’ye tedaviyle ilgili konuşan araştırma direktörü ve kulak cerrahı Profesör Manohar Bance, "Onun sese tepki verdiğini görmek harikaydı” dedi.
Uzmanlar, terapinin diğer ileri derece işitme kaybı türlerinde de işe yarayacağını umuyor. Çocuklardaki işitme kaybı vakalarının yarısından fazlasında genetik nedenler rol oynuyor.
Profesör Bance, deneyin gen terapisinin daha yaygın işitme kaybı türlerinde kullanılmasının önünü açmasını umuyor:
“Küçük çocuklarda gen terapisini kullanmaya başlayabilmeyi umuyorum. Böylece işitme duyusunu gerçekten geri kazanabiliriz. Onların koklear implantlar gibi yenilenmesi gereken cihazlar takmalarına da gerek kalmaz"
Otof genindeki bir varyasyonun neden olduğu işitme kaybı, konuşma gecikmesi gibi olasılıklar nedeniyle bazen çocuk iki veya üç yaşına gelene kadar tespit edilemeyebiliyor.
Ancak risk grubundaki aileler için İngiliz Sağlık Servisi’nde testler bulunuyor.
Profesör Bance işitmenin erken kazandırılmasının beynin gelişimi anlamında önemli olduğunu söylüyor.
Herkese uyan 'evrensel kan' üretmek mümkün mü?
Dünya genelindeki sağlık ağlarının en önemli parçalarından biri kan bağışçılarıdır. Ancak herkesin kanı herkes için uyumlu olmadığından, kan nakli durumlarında gerekli kan türlerinden yeterli miktarda olup olmadığının sürekli kontrol altında tutulması gerekiyor. Yeni araştırmalar, evrensel bağış kanı yaratmamıza yardımcı olabilir ve tıpta büyük bir devrim yaratabilir. Chip'in aktardığı bu tür bir atılım, bilim insanları ve doktorlar (ve kana ihtiyaç duyan hastalar) tarafından heyecanla karşılanacaktır. İlginç bir şekilde bu başarı, neredeyse herkesin bağırsaklarında bulunan bir bakteri enzimi sayesinde mümkün olabilir. Bu enzim, kan grubunun belirlenmesine yardımcı olan kırmızı kan hücrelerindeki antijenleri ortadan kaldırabiliyor.
Çeşitli kan grupları arasındaki farklılaştırıcı faktörleri ortadan kaldırabilirsek, şu anda antijenlerine göre gruplara ayırdığımız ve sınırlı olan kan stoklarımızdan daha geniş çapta kullanılabilecek evrensel bağış kanına sahip olabiliriz. Kan nakillerinin bazı tedaviler için ne kadar önemli olduğu düşünülürse, böyle bir atılım tıbbi sistemimizi sonsuza dek değiştirecektir.
Gelecek sayımızda daha umut vaat eden araştırmalarla buluşmak dileğiyle sevgiyle kalın.
17 Mayıs 2024
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.