eminekamci@hotmail.com
Açık kahverengi saçlarını toplamış, üzerinde siyah montuyla, açık alanda, gülümsüyor.
Yeşil yapraklarla çevrili bir dalın üzerinde duran küçük bir kuş, tüyleri gri ve kahverengi tonlarında. Başı ve gövdesi gri, kanatları daha koyu renkte. Çevresindeki yaprakların arasında dikkatlice duruyor. Arka plan bulanık ve yapraklarla dolu.

Sokağımızın daha doğrusu komşumuzun papağanı yine işbaşında. Balkona geldiğimde güneşin sıcak yüzüyle karşılaştım. Bu görünmez kollarıyla balkonumda sıralanmış bütün çiçeklerimi sarıp sarmalamıştı. Ben de o sıcaklığa eşlik etmek için sevgi dolu yüreğimin uzantıları olan ellerimle o harika şeylere dokunmaya başladım. Sonrasında hiç düşünmeden balkondaki üzeri kumaş kaplı tek portatif koltuğa çöküverdim. Bu sabah kuşların sesi sokağımızda daha yoğundu ve daha coşkun ötüyorlardı. Serçeler, kargalar, ara ara öten kumrular ve martılar bir de komşu evin papağanı, şarkılarıyla sokağı bir cennete çevirmişlerdi. Zaman zaman kedi, köpek sesleri de işitiliyordu.



Kedi, köpek deyince, bu kez de dünyadaki bütün canlıların eşit olup olmadıklarını düşünürken, sorgularken buldum kendimi. Mademki evrende tüm canlılar eşit yaratılmıştı; öyleyse bu insanların diğer canlılar, özellikle de hayvanlarda üstün olma meraklılığı nereden geliyordu? İnsanlar arasında kadınlar, erkekler ve çocuklar da eşitti. Her ne kadar bu eşitliği erkeklerin çoğu kabul edemiyorsa da bu böyleydi ve kadınlar yıllarca bunun mücadelesini veriyordu. Ancak bir çelişki vardı. Biz kadınlar bu mücadeleyi desteklerken başka bir eşitlik faktörü olan hayvana üstün gelme durumunu yagörmezden geliyor ya da yok sayıyorduk. Oysa biz insanlar dünyada var olduğumuzdan bu yana, hayvanlar da var olmuştur ve var olmaya devam edeceklerdir; doğayı onlar değil, biz tahrip ettik. Ormanları yok edip binaları inşa ettik ve taş duvarlara kendimizi hapsettik. Doğadan uzaklaşınca hasta olduk. Sonra da iyileşelim diye ilaçlar icat ettik. Bunlarla daha da hasta olduk. Oysa yeni yeni anlamaya çalışıyoruz ki hayvanlar gibi doğaya bağlı kalarak yaşasaydık, kendimizi onlarla eşit saysaydık acaba şimdilerde bir sürü soruna maruz kalır mıydık sizce?



Düşüncelerim beni nerelere getirmişti?



Sanırım kuşlardan söz ediyordum. Bir an, bu sokakta bunca kuşun varlığı beni şaşırtmıştı. Kuşlar mı çoğalmıştı yoksa bana mı öyle gelmişti. Bana öyle gelmiş olamazdı. Bu bana özgü bir şey değildi. Bulunduğu ortamda ufacık bir değişiklik bile olsa kim olursa olsun bunu fark edebilirdi. İşte ben de bu kuş yoğunluğunu fark etmiştim fark etmesine de bunun neden gerçekleştiğini anlamam gerekirdi. Her şeyi merak eden, sorgulayan ben, bunun nedenini de çözmeliydim.



Bu neden hakkında düşünüp dururken hemen ardından yanıt geliverdi. Aslında yanıt çok kolaydı. Çevredeki ağaçlar, bitkiler çoğaldıkça kuşlar da buralara yuvalanıyorlardı. O halde onları çağırmak oldukça basitti. Şehir merkezine doğaldır ki bir anda orman inşa edemezdik ama herkes evinin balkonunda, pencere kenarlarında daha çok bitki yetiştirirse bu güzel yaratıklar da buralara daha fazla uğrardı. Demek oluyordu ki bu son zamanlarda doğa dostu, bitki dostu da çoğalıyor, evlerini çiçek ve her türlü bitkilerle süslüyorlardı.



Dileğimiz, bu doğa dostlarının çoğalması ve tüm dünyanın yeşile boyanması. 



Rengârenk günler sizin olsun. 



15 Mayıs 2024

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.