e_mine_ortakaya@hotmail.com
Beyaz örtülü bir kanepede oturmuş, uzun siyah saçları omuzlarının arkasında, koyu lacivert kazağı var.
Beyaz bir örtüye sarılmış ve uyuyan bir bebek. Rahat bir şekilde uyurken elleri ve ayakları gevşek bir pozisyonda duruyor. Huzurlu ve sakin bir ifadeye sahip.

YAZAN: Emine ORTAKAYA



Geçen hafta tam bugün yani 16 Ekim’de küçük yeğenim doğdu. Canım küçük yeğenim tam da ‘Bebek Kıyma Makinesi’ olan bir hastanede dünyaya geldi. O günlerde olayları duyuyorduk fakat daha henüz bu hastane listesinin bilgisine sahip değildik. Meğer yetkililer bu durumu 2023’ün ilk aylarından beri bilirlermiş de sadece izlemekle yetinirlermiş. Yooo! haklarını yemeyelim; meğerse İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’nden bir denetçi önceden denetime geleceğini bildirerek bu hastaneleri denetlemiş ve temiz bulmuş… Heyhat!... Tabii, ne de olsa yitip gidenlerin hiçbiri kendi yakınları değil. Ne demeye acil önlem alsınlar ki? Analar bol bol doğuruyor nasılsa. Sanki onu karnında gezdirmek bir anne için kolaydı.



Bu olay bana Ahmet Davutoğlu’nun Başbakanlığı sırasında Ankara Gar katliamından sonraki sözlerini hatırlattı. Ne demişti Davutoğlu: “Biz bunu yapanları biliyoruz ama onlar bir yerde patlatmadan onları yakalayamıyoruz.” Şimdiki yöneticiler de anladığım kadarıyla bütün bu canileri biliyorlar ama onlar öldürmeden onlara suç-üstü yapamıyorlar. Bu durumda, bu konu yetkililere ihbar edildikten sonraki bütün ölümlerden devlet yetkilileri de sorumlu olmaz mı tıpkı Ankara Gar katliamından sorumlu oldukları gibi?



Bebeğimizin adı Eslem’. Eslem doğduktan kısa bir süre sonra sarılık teşhisi konuyor ve hemen yoğun-bakım ünitesine alınmak isteniyor. Kardeşim (Eslem’in dedesi), hemen olaya müdahale ediyor ve kızına imza verip bebeği hastaneden çıkarmasını söylüyor. Yeğenim de olaylardan bihaber babasının sözünü dinliyor ve imza atıp çocuğu hastaneden çıkarıyor, tabii ki kendisi de çıkıyor. Orada uzaktan akraba olan ve bir başka hastanede çalışan hemşire aranarak çocuğun sarılık değerleri onunla paylaşılıp yoğun bakıma alınıp alınmaması gerektiği soruluyor.



Hemşire Hanım: “biz bunun en az 2 puan üstündeki çocukları yoğun bakıma alıyoruz. Çocuğu evinize götürün ve güzel güzel besleyin.” diyor.



Şimdi bebek her iki günde bir kontrole bir başka hastaneye götürülüyor. Sıfır onda 2’lik veya sıfır onda 3’lük artışlar gözleniyor ama şu ana kadar kimse “Şu çocuğu yoğun-bakıma alalım,” demedi.



Sen şanslı bir bebeksin miniğim fakat biz senin dünyaya gelmene yeterince sevinemedik. Sevincimiz yüzümüzde dondu kaldı. Sanki aşırı sevinç gösterirsek öteki bebeğini kaybeden veya bebeği sakatlanan annelere nispet yapıyormuşuz gibi geliyor bize. Bu konuda hiçbir sorumluluğu olmayan biz bile bu kadar sarsılmışken bunu yapanlar acaba ne durumda, en ufak bir üzüntü hisseden var mı merak ediyorum.



Sana, “Hoş geldin, iyi ki geldin. Bize umut verdin ve mutluluk getirdin küçük yeğenim.” demek isterdim ama sen büyük bir karanlığın içine doğdun canım miniğim. Dilerim senin ve tüm bebeklerin yarınları çok aydınlık olur. Ben ve bütün kız kardeşlerim bunun böyle olması için elimizden gelen mücadeleyi yürüteceğiz. Siz miniklere sözümüz olsun. Sizi asla yalnız ve savunmasız bırakmayacağız.



23.10.2024

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.