sulesepin06@gmail.com
Bir masada oturmuş, ciddiyetle önündeki kağıtları inceliyor. Kısa, koyu kahverengi, küt saçları, vişne çürüğü uzun kollu, çizgili bir kazağı var.
Döndü Kanat, açık havada mavi bir eşofman üstü ve tayt giymiş, siyah spor ayakkabılı. Gözlerinde güneş gözlüğü var ve sarı saçları omuzlarına kadar uzanıyor. Arka planda, yapay bir kaya formasyonu, küçük bir su havuzu. Kaya formasyonunun yanında beyaz bir heykel var.

SÖYLEŞİYİ YAPAN: Şule SEPİN İÇLİ



KONUK: Döndü KANAT



Şule: Sevgili Umudun Kadınları izleyicilerimiz. Bugün spor dünyasında çok önemli başarılara imza atmış bir arkadaşımızı tanıtacağız, Döndü Kanat. İsterseniz Döndü’yü önce kısaca tanıyalım, daha sonra spor konusuna değinelim.



Döndü: Öncelikle başta sen olmak üzere Umudun Kadınları ekibine verdikleri emekten dolayı sonsuz teşekkür ediyorum. Sosyal Hizmetler’de çalışıyorum. 2007’den bu yana sporun içerisindeyim. Halterciyim. Doğuştan görme engelliyim. İlkokulu körler okulunda okudum sadece. Ortaokul ve liseyi Gaziantep Anadolu Lisesinde tamamladım. İngilizcem gayet iyi düzeyde. Sonra Sosyal Hizmetler’de işe başladım. Sporun içine girdikten sonra Gazi Üniversitesi Spor Yöneticiliği Bölümünü bitirdim. O zamandan bu zamana da sporun içerisindeyim.



Şule: Sporla tanışman nasıl oldu, nasıl karar verdin?



Döndü: Birdenbire kendimi sporun içinde buldum. Eskişehir’de Türkiye Şampiyonası yapılacaktı 2007 yılında. Daha önce erkekler başladı kampa. Halterci Halil Mutlu ile bir tanışıklığım vardı spor salonunda.” Şampiyonaya katılsan, gerçekten bu işi yapabilecek durumdasın, vücudun müsait. Bir dene kendini.” dedi. Girdim ve Eskişehir’de Türkiye Şampiyonu oldum. İlk gittiğim ülke Brezilya oldu. Sonrasında da bir türlü kopamadım.



Şule: Şimdi hangi spor kulübündesin?



Döndü: Şu anda Çankaya Belediyesi Görme Engelliler Spor Kulübündeyim.



Şule: Pek çok derecen var, onları da paylaşır mısın?



Döndü: 2007’den bu yana sürekli ilk üçe giriyorum. Yıllardır çok emek veriyorum. Spor, düzenli bir antrenman ve düzenli bir çalışma gerektirir. Halter, çok nankör bir spordur. Yaparsın yaparsın, bir ay antrenman yapma bırak, vücut tamamen geriye atar. O yüzden süreklilik arz eder. Beni arayan çoğu zaman tangur tungur, pat küt sesleriyle karşılaşabilir.



Şule: Haftada kaç kez antrenman yapıyorsun?



Döndü: Genelde haftada üç-dört kere antrenman yapıyorum. Üçün altına düşmüyor. Yarışmalar yaklaştıkça haftanın her günü 13-17 saatleri arasında antrenman yapıyorum.



Şule: Antrenmanı tek başına mı yoksa bir öğretmenle mi yapıyorsun?



Döndü: Antrenörümüz var. Kendisi hem Milli Takımın hem de Çankaya Belediyesi’nin antrenörü. Tek başına ağırlıkta antrenman yapamazsın. Olağanüstü durumlar, sakatlanmalar olabilir düşüncesiyle zaten salondaki çalışanlar seni antrenörsüz ya da refakatçisiz almazlar. Özel salonlar alır mı bilmiyorum ama gittiğim 19 Mayıs Halter salonunda almazlar.



Şule: Çalıştığın alan, engelli kadınlar mı?



Döndü: Sadece görme engelli kadınlar. Bedensel engelliler farklı. Türkiye ve dünyada ve ülkeler arası olduğu için bayağı kadınla tanışmış oluyorum. Gittikçe tanıştığım insanlar artıyor. Bu da benim çok hoşuma gidiyor.



Şule: Engelsiz kadınlarla yapılması mümkün değil sanırım.



Döndü: Mümkün ama bizim kategorilerimiz farklı. Normal bir halterle bizim aramızda biraz fark var. Ama bu sene kulüp olarak normal haltere de katılacağız. Koparma ve silkme yapacağız. Görme engellilerinki Bench Pres, Deat Lift ve squat, üç kategori olarak adlandırılıyor. Engelsizlerinki; koparma ve silkme, iki kategori olarak adlandırılıyor. Koparma ve silkmeye göre, bizimki bir tık daha çaba gerektiren bir spor dalı.



Şule: Demek ki öğretilebilirse, o alanda da diğer engelsiz kadınlarla birlikte yapabilirsiniz.



Döndü: Biz zaten salonda, antrenmanda ve kampta kadın-erkek karışık engelsiz insanlarla birlikte yapıyoruz. Salonumuz oldukça geniş. Maç ve yarışmalarda sadece görme engelli kadınlar oluyor.



Şule: Maçlarda da karma olabilir mi diye düşündüm.



Döndü: Olabilir tabii. Böyle bir Power Lifting diye bir grup var, İstanbul ve Ankara’da. Daha biz ona katılmadık. Halter Federasyonuna da daha bu sene geçtik. Onları da başkanla konuştuğumuzda, “Evet değerlendirebiliriz. Naim Süleymanoğlu Turnuvası ya da bilindik kişileri adlandırarak bir turnuva yapabiliriz. Karma olabilir.” dedi. Öyle bir olayın da içine gireceğiz.



Şule: Yarışmalar yılda bir mi yapılıyor?



Döndü: Dünya Şampiyonaları yılda bir kez oluyor. Türkiye’de de normalde kamp seçmeleri yılda bir kez oluyor ama artık birle kalmayacaklar. Yılda iki ya da üç tane Türkiye Şampiyonaları düzenleyip tüm kulüplere ve tüm branşlara yaymayı düşünüyorlar.



Şule: Derecelerinle ilgili ayrıntılı bilgi alamadık, çok alçakgönüllü davrandın.



Döndü: Son üç-dört yıldır Türkiye ve Dünya şampiyonluğum var. Daha önce Brezilya’da Dünya ikinciliğim oldu. Amerika’da Dünya birinciliğim ve Dünya ikinciliğim oldu. Gürcistan’da yine birinci ve ikinci oldum. Bu sene Kazakistan’da birinci ve ikinci oldum. Çok değişik bir şey oldu. Normalde bize Bench Pres ve toplamda madalya veriyorlardı. Bu kez de her dalda madalya verdiler. Benim için önemli olan toplamda Bench Preste birinci ve ikinci, diğer dallarda ikinci olmanın gururunu yaşıyorum.



Şule: Şimdiye kadar yaklaşık kaç ülke gezdin?



Döndü: 15-20 ülke olmuştur diye düşünüyorum.



Şule: Spor yapmanın birtakım zorlukları var mı? Çok uzun dönem spor yapanların ileride çok ciddi sağlık sorunları yaşayabilecekleri söyleniyor, bu doğru mu acaba?



Döndü: Her şeyin bir zorluğu var. Bilinçli yapılan spor kesinlikle zararlı değil. Hatta kadınlara özellikle tavsiye ederim. 45-50 yaşından sonra kemik erimesi gibi sorunlarla karşılaşıyoruz ya. Eğer bir kadın sporcuysa, bu yaştan sonra asla böyle bir sorunla karşılaşmıyor. Daha güzel besleniyor, daha düzenli bir hayatı oluyor. Yemesine ve içmesine çok dikkat ediyor. Vücut fit kalıyor. 17 yıldan beri spor yapıyorum, sadece 6 kilo aldım. 52 kiloyla başladım. Şimdi 57-58 kilo arasında gidip geliyorum. Bazan 55-54 kiloya düştüğüm oluyor. Vücudun düzeni açısından son derece faydalı. Zorlukları var mı? Evet. Zaman ayırman, fedakârlık yapman, bir sürü programı aksatman lazım. Sırf yarışmaya gideceğim diye, bu sene tatil yapamadım.



Şule: Beslenme konusunda belirli bir diyet mi yapmak gerekiyor?



Döndü: Belirli bir zamandan sonra kendi diyetini kendin ayarlayabiliyorsun. Yarışmadan iki ay önce karbonhidratı, yağlı ürünleri tüketmemek, kendime yaptığım şey. Zaten hayatımda kola, cips, şekerli gibi gıdalar hiçbir zaman yoktur.  Gıda boyasıyla yapılan ürünleri vücuduma almıyorum. Onun da güzelliğini yaşıyorum.



Şule: Halter yapmanın belirli bir yaşı var mı? Halteri en geç kaç yaşında öğrenebilir bir insan?



Döndü: Vücudu alıştırmak için çok genç başlamak gerekiyor. Öğrenmek çok farklı. Yapılmaz mı yapılır. 35-40’lı yaşlardan sonra yaparsın ama 15-20’li yaşlardaki kadar başarılı olamazsın. Vücut oturmaz. Yanlış bir harekette tamamen kendini sakatlar devre dışı kalabilirsin.



Şule: Sen spora kaç yaşında başladın?



Döndü: 22-23 yaşlarında başladım ama ben hep sporun içindeydim. Anadolu Lisesinde okurken, beden eğitimi hocamız çok ilgiliydi. Çok bilinçli bir adamdı. Koşma, gülle atma gibi görme engellilerin yapabileceği sporları sürekli yaptırırdı. Vücudum bomboş değildi, sürekli spor yapıyordum.



Şule: Son zamanlarda engellilerin spor yapmalarında bir artış var, bu güzel bir şey aslında. Bunu neye borçlular acaba? Yıllar önce engellilerin, görme engellilerin spor yapacakları kimsenin aklına gelmezdi. Bunun tarihçesi hakkında bilgi verebilir misin? İlk adım nasıl atıldı? Spor kulüpleri kuruldu ama ondan sonrasını içinde olmadığımız için bilmiyoruz.



Döndü: Görme Engelliler Spor Federasyonu 2000’li yıllarda kuruldu. Ondan sonra çeşitli kulüpler kuruldu. Daha sonra spor körler okullarına yayıldı. Olimpik, paralimpik gibi durumlarda çok güzel gelir kapısı oldu. Halterin dışında; golball, futbol, atletizm gibi spor kapıları görme ve bedensel engellilere açıldı. Kulüpler arasında bir rekabet başladı. Herkes bir kulüp kurdu, herkes bir sporcuya el attı. Böylece çoğaldı gitti.



Şule: Belli bir ücret alıyor musun? Sana katkısı oluyor mu?



Döndü: Halter, paralimpik olmadığı için uzun süre ödül alamadık. Şu anda Gençlik Sporun özel ödül komisyonuna girdi. Türkiye şampiyonalarında hiçbir sporcu ödül almıyor. Türkiye şampiyonası, milli takım seçmesidir. Dünyada ödül alıyoruz. Ücret konusu, kulüplerin kendi inisiyatifine bağlı. Çankaya Belediyesi zaman zaman bize birtakım ödemeler yapıyor ama bu süreklilik arz etmiyor.



Şule: Bazıları sporda yeteneğin yanında torpilin de olduğunu ileri sürüyor. Bu doğru mu? Engellilerde böyle bir durum var mı?



Döndü: Kesinlikle var. Özellikle olimpiyatlara seçilen sporcularda oluyor. Hangi kulüp daha çok oy getirecekse, o kulübün sporcularına daha fazla şans veriliyor. O da sporcunun motivasyonunu bozuyor ama görme engellilerde yeteneğini kullanan sporcuların dışarıda kaldıklarını görmedim.



Şule: Basın sizin derece almanızı sadece engellilik anlamında mı düşünüyor, yoksa genel anlamda sahipleniyor mu?



Döndü: Geçen seneye kadar Görme Engelliler Spor Federasyonu basına uzaktı. Şimdi Türkiye’de olimpiyatlara, paralimpiklere gidildi. Sporcular ne kadar başarılı oldularsa, sadece ilk gün, sporcunun adı sanı gazetelerde yayımlandı. Daha sonra basında hiç duymadık. Halter Federasyonu, her yarışmayı, her gün hem yayımladı hem de tüm basına duyurdu. Görme Engelliler Spor Federasyonundan daha çok ilgi gördü.



Şule: Görme Engelliler Spor Federasyonu ve bunun yanında bir de Halter Federasyonu mu var?



Döndü: Biz eskiden Görme Engelliler Spor Federasyonuna bağlıydık. Sonra Gençlik Spor, branşları dağıtmaya başladı. Bu da tüm engelliler için kötü bir durum oldu aslında. Görme Engelliler Spor Federasyonunda 8-10 branş varken 3-4 branş kaldı. Halter, yüzme ve satranç gitti. Bu da gerek ödenek gerekse de sporcu birliği açısından kötü oldu. Benim için sorun değil ama ileride yeni yetişecek sporcular için birlik ve beraberlik açısından sıkıntılı olacak.



Şule: Derneklerden beklediğiniz ilgiyi bulabiliyor musunuz?



Döndü: Yıllardır bu işin içindeyim. Bir derneğin beni sahiplenip de “Şu arkadaşımız şurada şu işi yapıyor.” dediğine hiç tanık olmadım. Sadece benim için değil bütün sporcu arkadaşlarımın tanıtımı ve reklamının yapıldığını görmedim.



Şule: Aslında sizin aracılığınızla kendi tanıtımlarını da yapmış olacaklar.



Döndü: Bizim derneklerimiz spora uzaklar.



Şule: Gelecek için hayallerin neler? Anladığım kadarıyla sporda hep ilerlemek istiyorsun.



Döndü: Sporda ilerlemek bir yere kadar. Daha sonra kişileri spora yönlendirmek olur benim hedefim. Gönüllü olarak da gördüğüm, duyduğum, Sosyal Hizmetler’de benden destek isteyen herkesi öyle ya da böyle yönlendiriyorum. Herkesin yapabileceği bir spor dalı vardır.



Şule: Kulüp değiştirme konuları nasıl oluyor? Çankaya’dan başka bir yere geçiş olabiliyor mu diğer sporcularda olduğu gibi?



Döndü: Oluyor ama belli bir ücreti var. O ücreti bonservis şeklinde ödeyip geçebiliyorsunuz. Ama o yıl bir kulüp adına bir yarışmaya girdiysen, başka bir kulübe yıl boyu geçemiyorsun. Yıl bitiminde değiştirebiliyorsun.



Şule: Şimdiye kadar hiç sakatlandın mı?



Döndü: Sakatlanma diyemeyiz ama ağrılarım oldu. Kopma gibi bir ameliyatlık durum yaşamadım. Çünkü ben antrenmanlarımı bilinçli yapıyorum.



Şule: Genellikle halterde hangi tür sakatlanmalar oluyor?



Döndü: Yan bağlar, çapraz bağlar kopuyor. Çok bilinçsiz yaptığında bel, boyun fıtığı, kol kırılması, tendon atması gibi durumlar olabiliyor.



Şule: Derneklerde ve vakıflarda yöneticiliklerin olmuştu. Spor kulüplerinde de yöneticilik yaptın mı?



Döndü: Spor kulübü yöneticiliğim ilk Gaziantep’te oldu. Daha sonra başka kulüpte de yöneticilik yaptım. Ama hepsi bir arada gitmiyor. Altınokta Körlere Hizmet Vakfında da yöneticiydim ne umduğumu bulabildim ne çalışabildim ne de çalıştırıldım. Ben beklerdim ki “Sen de şunu yap.” desinler. Ne zaman bunu söylesem, “Sen planını, projeni getir biz değerlendirelim” dediler. Ben bilmiyorum ki hangi proje yapılır. Zaten ilk kez vakıf yönetimine girmişim. Biri bir öneride bulunur. Yanında seni götürür, bir şeyler öğrenirsin ve yaparsın. Altınokta Körler Derneği Ankara Şubesinde yöneticiyken, öyleydi ve gayet verimliydim.



Şule: Sporda engelliler arasında kadınlar mı yoksa erkekler mi çok daha aktif? Nasıl bir durumdayız?



Döndü: Şu anda erkekler çok daha aktif. Kadınlar her zamanki gibi engelleniyorlar. Belli bir saatten sonra kadının evde olması gerekiyor. Hele kadın evli barklı, çoluk çocuk sahibiyse, mutlaka çocuklarının yanında olması gerekiyor. Erkeğin öyle bir şartı yok. Nasıl olsa karısı ya da kız kardeşi evde bekliyor. O istediği kadar sporunu yapabiliyor.



Şule: Epeyce spor konusunu konuştuk. Gerçekten pek çok görme engelli kadın arkadaşa da rol model olacaksın. Bizimle paylaşmak istediğin, aklına gelen başka bir mesaj varsa onu da paylaşabilirsen.



Döndü: Özellikle kadın arkadaşlarıma öneriyorum. Göbeklenmemek için, kemik erimesine yakalanmamak için, sosyal bir ortamda olabilmek için üye olduğu derneklerdeki spor faaliyetlerine katılsınlar, kulüplerle iletişim kursunlar. Pilates gibi faaliyetlere katılsınlar, spor yapsınlar ve sağlıklı kalsınlar isterim.



Şule: Bu kadar yoğunluklarının arasında bize zaman ayırdığın için sana çok teşekkür ediyoruz.



Döndü: Asıl ben size çok teşekkür ederim. Spor üzerinde konuşunca vakit o kadar güzel geçti ki dolu doluydu. Herkese keyifli dinlemeler, Umudun Kadınları’na da sonsuz başarılar ve iyi yayınlar diliyorum.



Şule: Biz de Umudun Kadınları Dergisi olarak senin bundan sonraki spor yaşamında ve genel anlamda yaşamında başarılar elde etmeni diliyoruz. Umarım başka rol modeller de artar ve biz de onları seve seve konuk ederiz.



24 Ekim 2024

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.