Ruhumdaki çiçekli dalların kırılıverdiğini duyumsarım ölü bir ağacın yanı başında; gözyaşlarımı içime akıtıp gülümserim. Bazı kadınlar gülümser yas tutarken. Yas tutarken gülümseyen kadınları tabiat ana anlar en çok…
Bir tutam kumaş parçası ve birkaç dikiş iğnesiyle alırım yorgunluğumu; bluzuma küçücük bir renklilik, kederime sıcacık bir düş. Bazı kadınlar Çingenelerin elbiselerine bakıp mutlu olur. Gönlünce dans eden kadınları Çingeneler anlar en çok…
Bir dost yüzü görmek isterim günde bir kez olsun; tutunamamış bir sokak müzisyeni, ürkek bir sokak kedisi ya da yaralı bir serçe, hiç fark etmez. Bazı kadınlar tentürdiyot taşır çantasında her zaman. Çantasında tentürdiyot taşıyan kadınları, ruhundaki yaraya öperek pansuman yapanlar anlar en çok…
Dudağıma bir şiir konar gece yarıları; yeryüzünde barınamamış mısralar fısıldarım gökyüzüne doğru. Bazı kadınlar için gökyüzü kutsal bir kitaptır. Gökyüzünü kutsayan kadınları Küçük Prens anlar en çok…
Ne zaman bir yaprağı usulca okşasam, kendiliğinden çıkıp geliverir bir kelebek ve üç günlük ömrünün bir gününü bana ayırır. Ah, siz vakitsizlikten şikâyet edenler! Bazı kadınlar ömürlerinin üçte birini kelebek olmaya özenen kimsesiz çocuklara adar. Körpecik can parçalarını nefesleriyle ısıtan kadınları kimsesizler mezarlığında gömülü olanlar anlar en çok…
Para biriktirmek, ev almak ve uzun yaşamak gibi bir derdim yok benim. “Samimiyet” diyorum size, en büyük servettir. Bazı kadınlar samimiyeti sözcüklerde değil, seslerde, dokunuşlarda, bakışlarda bulur. Samimiyeti önemseyen kadınları, kendilerine ninni mırıldanırken uyuyup kalanlar anlar en çok…
İncitilmişliklerin gelir aklıma olur olmaz; bir defter, bir kalem, bir de semaver tanıklık eder sızılı hikâyesine bir kadının. Bazı kadınlar semaverlerinde çay değil, sızılarını demler. Sızılarını demleyip, solgun defterlere süzüveren kadınları Frida anlar en çok…
Bir kızım var, derim ki ona, “Yavrucağızım benim, karıncayı incitmeyenlerden değil, bir çay kaşığı şekeri karıncadan esirgemeyenlerden ol ömrün boyunca.” Karıncalar gelir evimize misafirliğe ve canımızın içindedir yeri her birinin. Bazı kadınlar bir karıncanın varlığında keşfeder hayatın sırrını. Hayatın sırrını keşfeden kadınları bir karıncaya bakınca gözleri dolanlar anlar en çok…
Yalnızlık da güzeldir ve kitap okurken yalnız olduğumu düşünmem hiçbir zaman. Bütün sözcükleri yeniden tanımlarım dolu zamanlarımda. Bazı kadınlar yalnızlığı yeniden tanımladıklarında yalnız olmadıklarını bilir. Sözcükleri yeniden tanımlayan kadınları kendileri anlar en çok…
Yaşlanmak değil, mızıka çalamamak derttir bana; çıplak gözle görülebilen binlerce yıldızdan sadece birkaçına isimleriyle seslenebilmek derttir. Bazı kadınlar bir yıldız gibi kayıp geçer aranızdan. Ah, böyle kadınları bilmem ki kim anlar…
Bir dilek tutunuz efendim; isimsiz bir yıldızım bugün ve ruhumda binlerce yıldız ağlar…
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.