e_mine_ortakaya@hotmail.com
Beyaz örtülü bir kanepede oturmuş, uzun siyah saçları omuzlarının arkasında, koyu lacivert kazağı var.

Biz önceden, diyelim ki, kimi anneannemiz, kimi babaannemiz, kimi kız evlatlarımız, kimi kız torunlarımız, VB. tam üç buçuk milyar kız kardeş-kadın dünya yüzünde yaşıyorduk. Yaşlılık ve kaçınılmaz hastalıklar dışında kimi kız kardeşimiz bebek ölümleriyle aramızdan ayrıldı, kimi koşullara dayanamayıp intihar etti veya intihar süsü verildi, kimi işkence edilerek, vurularak, bıçaklanarak içimizden koparılıp alındı ve biz hep eksildik, eksildik, eksildik… Bunlardan biri de Garibe’ydi. Tıpkı diğerleri gibi, Garibe de kendisiyle beraber bizim bir yanımızı alıp gitti. Canımız acıdı, ruhumuz karardı. Adalet yoksunluğu yüzünden bilendik, öfkelendik…



Kimdi Garibe Gezer? Ona ne olmuştu? Bir kez daha hatırlayalım, hatırlatalım istedim.



Garibe Gezer, Nusaybinli, 28 yaşında bir Kürt kadını. 15 Mart 2021’de Kayseri Cezaevi’nden Kocaeli'ndeki Kandıra 1 Nolu F Tipi Cezaevi’ne sevk edilmişti. Kandıra Cezaevi'ne sevk edilirken çok ciddi işkence, taciz ve tecavüze maruz kalmıştı. Garibe bunu ailesine, avukatlarına aktarmak istemiş ama bu davranışı ona yirmi iki günlük hücre cezasına mal olmuştu. Burada 22 gün tek başına hücrede tutulduktan sonra 3 kişilik hücrelere geçmeyi talep etmiş, ancak talebi kabul edilmemişti.



Bu sefer mektup yazmak istemiş, bunun üzerine itaat etmediği sebebiyle 21 Mayıs günü hücreye götürülmüş, itiraz eden Garibe gardiyanların şiddetine maruz kalmış, yerde sürüklenerek süngerli odaya götürülmüş, en son çareyi, maruz kaldığı işkence, taciz-tecavüzü telefonla ailesine aktarmakta bulmuştu. Aktardıktan sonra 25 Ekim'de HDP Kadın Grubu tarafından 22 soru önergesi verildi. Avukatları da süreci takip etti.



Garibe’nin avukatları Eren Keskin, Jiyan Tosun ve Jiyan Kaya Kandıra Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundular. Suç duyurusunda Gezer’in süngerli odada işkenceye maruz kaldığı, infaz koruma memurlarının Gezer’e burada cinsel saldırıda bulunduğu ifade edildi. Avukatların ifadesine göre, Garibe süngerli odanın süngerlerini sökmeye çalışmış, kameradan bunu gören gardiyanlar onu tekrar darp etmiş. Garibe baygınlık geçirerek elleri arkadan bağlı bir şekilde 3-4 saat odada bekletilmişti. Maruz kaldığı cinsel şiddetle baş edemeyen Garibe kendini çarşafla asarak intihar etmeye çalışmış, çarşafın kopması sonucu yere düşmüş ve kanaması başlamıştı. Bir müddet sonra revire götürülmüş, revirde görevli olan doktorun ayrımcı tavırları ve uzun süre kendisini tedavi etmemesi nedeniyle tedaviyi reddetmişti.”



Garibe'nin avukatlarından Jiyan Tosun’un İfadesine göre, cezaevi yetkilisiyle görüşmek için cezaevi kapısında saatlerce beklemişler, ancak avukatların cezaevine girmelerine izin verilmemişti. Tosun, ayrıca Gezer'in otopsisinin avukatlar gelmeden bitirildiğini anlattı.



Yukarıda anlattığım olay tek bir kadının başına gelmiş bir olay değil. Sorun tam da buradan başlıyor. Ben Garibe Gezer’den bu olaydan önce hiç haberdar değildim. Kendisi, “yasa dışı örgüt” suçlamasıyla tutuklanmış, gerçekte bu gerçek mi, yoksa çoğu zaman olduğu gibi isnat edilmiş bir suç mu, bunu hiç bilemiyorum. Bunun gerçekte bir önemi yok diyemem fakat işin bu boyutunu hukukçulara bırakarak benim asıl üzerinde durduğum konu, dünyanın her yerinde böyle olmakla beraber Türkiye’de mahpuslara, ama özellikle de kadın mahpuslara reva görülen cinsiyetçi işkencedir. Bu adeta üstü örtülü bir kanıksanmışlık şeklinde devam etmektedir. Kolluğun ve cezaevi personelinin tamamen genelde görmezden gelinen bu uygulamaları Adalet Bakanlığı tarafından da neredeyse koruma altına alınmış, adeta bir mesleki hak haline gelmiştir. Tutuklu olmak sanki zaten cinsel taciz-tecavüz işkencesini de kabul etmiş olduğu varsayımıyla hareket ediliyor.



Biz kadınlara düşen şu olmalı: dili, inancı, etnik kökeni ne olursa olsun, kadınların infaz kurumlarında polis merkezlerinde cinsel aşağılanma ve işkence yöntemlerine topyekûn karşı çıkmak. Bu amaçla oluşturulmuş örgütlere her zaman destek vermek,  onların bu konulardaki çağrı ve etkinliklerine katılmak, cevap vermek.



 



YARARLANILAN KAYNAK: Gazete Duvar - 10 Aralık Cuma 2021  Saat: 00:17

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.