Sultan: Sevgili Umudun Kadınları Dergisi okuyucuları. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Mamak Şubesi başkanı Fadime Türkyılmaz'la birlikteyiz. Bugün başkanı kadın olan bir örgütü tanıtacağız. Merhaba Fadime
Fadime: Merhabalar, sistemle, sistemli bir şekilde, yazılı yazısız kural ve kurumlarla, örf ve ananelerle dil ve dinle ötekileştirilen, yok sayılan, konuştuğunda iffetsiz olarak atfedilen, birey olma mücadelesi veren, her şeye inat ben yaşamın yarısıyım, bu yaşamın yarısı benimse mücadelenin de yarısı benim diyen kadınlara selam olsun diyerek başlamak isterim.
Sultan: Ne güzel bir başlangıç yaptın, çok teşekkür ederim, sağ olasın. Sen Pir Sultan Abdal Mamak Şubenin beş yıldır yöneticiliğini yapıyorsun. Tabi bunun için bir takım özelliklerin var muhakkak ki seni beş yıldır bu yönetimde, bu kadar erkek egemen bir ortamda kadın olarak seçiyorlar.
Fadime: Şimdi canlar ben Fadime Türkyılmaz. Zaten Sultan canımız da adımı soyadımı söyleyerek başladı bu işe. Geçmişim çok farklı. Çünkü ben Maliye Sen’in kurucusuyum, BES’in kurucusuyum, KESK’in kurucusuyum. Pir Sultan Abdal Derneğinin kurucusuyum, artı KESK’te pantolon genelgesini çıkarttıran kadınım. Tüzüğünde olmamasına rağmen Maliye Sen de ilk kadın kurultayını yapan kadınlardanım ve böylesine bir geçmişim varken, emekli olduktan sonra tekrar doğup büyüdüğüm tozunu kokladığım Tuzluçayır'a geri döndüm. Tuzluçayır'a geri döndüğümde dışardan kaplan gibi, içine girildiğinde ise birçok çelişkiler yumağının yan yana yer aldığı yerlerden bir tanesinin olduğunu görmek elbette ki insanın biraz içini acıtıyordu. Çünkü benim bıraktığım Tuzluçayır bu değildi. Biz eskiden kapı bile kilitlemezdik. Şimdiyse insanların birbirine güvenmediği bir ortamla karşı karşıya geldik. Aday olduğumuzda iki erkek adayla yarıştım. Kürsü konuşmamızdan olsun, duruşumuz, Pir Sultan’a sahip çıkışımız ve Alevilikte kadının yerini anlatıyor olmamızdan kaynaklı, erkek canlara fark attık. Artık buraya kadın eli değmişti. Kadın eli değmişti dememin nedeni şu. Biz gelip burada bardak yıkayalım, bulaşık yıkayalım ya da burada gün yapalım mantığı değil elbette. Kadın elinin değmesi kadın beyninin değmesi demek. Yani daha kapsayıcı ve daha önyargısız, daha herkesi kucaklayan, daha erkek egemen ideolojiye karşı dik durabilen… Daha Alevi felsefesine sahip çıkan, her şeyin dahasıyla birlikte geldik buraya. İyi ki de gelmişiz. Buradaki bir boşluğu da doldurduğumuza inanıyorum. Çünkü Türkiye'de ilk defa kadın meclisi Mamak Pir Sultan Aptal Kültür Derneği Şubesinde kuruldu. Bu yetmedi, genel merkeze sürekli ilete ilete, söyleye söyleye Türkiye Mamak Pir Sultan Abdal Kültür Derneği kadın Meclisi kurduk. Onun ilk eğitimi Antalya'da yapıldı. Yürütmelerini seçtik. En önemlisi; biz kadın meclisine başkan seçmedik. Çünkü dedik ki başkanın bulunduğu yerde erk vardır. Biz de erke karşı mücadele ettiğimize göre başkan olmamalı. Kadın canlarımızdan yürütme olmalı bu yürütme de ara ara değiştirilmeli ki herkes ben de varım, buradayım, kadınım, insan hakları kadın hakları da olsun diye mücadele versinler diye düşüncemizin bir ürünüydü bu ve bizim 16-17'sinde Pir Sultan Abdal Kültürde genel kurulumuz var. İlk günü tüzük kurultayına ayrıldı. Bizim Mamak’tan giden önerisi, çünkü burada biz toplantımızı yaptık. Yazılı hale getiriyoruz. Sürekli demokratik merkeziyetçilik ilkesine inanan ve demokrasiye inanan bir kadın olduğum için yazılı gitmesi gerektiğine inanıyorum görüşlerin. Hep de öyle yapıyoruz zaten. İlk şartımız şu tüzüğe biz kadınlar Türkiye maile senin tüzükte yer almasını istiyoruz. Çünkü bir genel başkanın işine gelir uygulayan yer, bir genel başkanın işine gelmez laf edebilir. Yani tüzükte bir organ olarak Türkiye kadın ve ilgisinin yer alması gerektiğine inanıyoruz. İç işleyişini sürekli söylüyorum ben bunu kadın çalışması işleyişine özel olmalıdır ama bu özelliği yaparken de bağımsız kadın örgütlerine inanan bir kadın olduğum halde örgütlü olduğu için çalışmalarında özerk olmalıdır ama yaptığı işler de Pir Sultan’ın amaç ve ilkeleri doğrultusunda olmalıdır. Mesela feminen hareketlerimde bütün kadınlar ayağa kalkıyor. Ama biz feminist değiliz. İlk cümle arkadaşlar kadın hakları dediğiniz andan itibaren feminist ve hala kabul etmiyor. Hayır biz feminist değiliz! Erkek arkadaş aynen şunu dedi; “Feminist hareket bu ülkeye çok zarar vermiştir.”
Feminist hareket bu ülkede olmasaydı şu anda kadınlar çarşaf giymişti. İkincilleştirilmişti. Çünkü AKP yönetimi ile yıllardır özelleştirmenin de büyük etkisi ile kadınlar kamusal alandan alınıp evlere hapsedilmeye devam edildi. Annesinin dizinden tahrik olan bir zihniyete karşı mücadelenin ilk yolu insan haklarının kadın hakları olması doğrultusunda verilmelidir. Birey olmamız için önümüzde hangi engeller varsa… Birey olmak ne demektir? Kendi haklarını kullanmaya haiz olmak demektir. Kadınlarımız kendi haklarını kullanabiliyorlar mı? Hayır!. Ben kendim dışında eşinin verdiği partiye oy vermeyen kadın görmedim. Ben kendimin dışında eşinin yürüdüğü yoldan yürümeyen kadın görmedim. Ya böyle bir şey olamaz! Hani özel alan diyoruz ya; özel alanın politik olduğuna inanan kadınlardanım. Baba patron, anne işçi, çocuklar çıraktır. Anne evde yeniden üretimi sağlar,kocasını işe geleceğe hazırlar. Çocuğunu okula hazırlar… Bulaşık çamaşır, kuluçka makinası olmaktan sıyrılmalıyız artık diye düşünüyorum.
Niye bizi eve hapsetmişler? Diğer taraftan yaşamın yarısı olarak, yarısı olan erkeklerce bu sistemi daha renkli, daha kolay. Yarısını otomatikman diskalifiye etmiş sistem. Biz de diğer yarısı olarak diyoruz ki, hayatın yarısı bizim. Mücadelenin yarısı da bizim. İyi ki varız.
Sultan: İyi ki varsınız gerçekten. Şimdi siz bu örgütün başkanısınız, yönetim kurulunuz nasıl, kadın erkek dengesi.
Fadime: Bangır bangır bağırdığım şeylerden de bir tanesi KESK’e koyduk ve rahatladım diyorum. Hani kadına pozitif destek dediğimiz cümlenin altındaki ilk konu da kotadır. Kota nedir? Eşitsizlikler eşitleninceye kadar, kadınların orada yer almasını sağlamanın önünü açılmasıdır rakamsal anlamda. Şimdi bizde dört tane kadın üç tane erkek canımız var. Keşke sekiz kişi olsaydı da dört erkek canımız dört kadın canımız olsaydı. Niye öyle diyorum? Biz kadınların üstünlüğünü savunmuyoruz. Biz tam tersi eşitlikçi felsefemizin hayata geçmesinin mücadelesini veriyoruz Alevilikte kadın çok önemlidir. Niye önemlidir. Aleviler tek eşlidir. Bizde boşananları ceme bile almazlar. Yani öyle bir ilke. Ona ceza verirler. Düşkün ilan ederler. O cezası kalktıktan sonra ödemeye girebilir Tabii ki bu kurallar artık çağdaş sistemin içinde geçerli değil. Boşanmak isteyenler boşanır. Yani köyden kente geldikten sonra Alevilikte kapitalizm üretim ilişkilerimizin de cinsiyetçi işbölümünden etkilenmiş ve bir yok ananemiz mi diyelim, yaşam şeklimizle sekteye uğramıştır çünkü biz kadınlar şuna da inanıyoruz dayak yiyorsa işkence görüyor elbette ki boşanmalı. Eğer hala boşanmayıp burada yaşıyorsa zaten o kadının aklından şüphe ederim.
Sultan: Desteğe ihtiyacı olduğunu düşünmek gerekir bu koşullarda.
Fadime: Yani bir çok şekliyle ve Alevilikte kadın, Hacı Bektaş Veli’ye gidenleriniz varsa bilirler, kocaman yazar: “Kadın benim eşim değil eşdeşimdir. Eşdeşimdir demesi kadınların sosyal yaşamdaki aynı eşitliğe sahip olduğunu anlatır. Ancak felsefemiz çok doğru olmasına rağmen yine söylüyorum. Kapitalizm üretim ilişkilerinden biz Alevi erkeklerin ve kadınların etkilenmediğini söylemek uzayda yaşamak gibi bir şey olur. Cem evlerimize gidersiniz, kadınlar bulaşık yıkar, kadınlar çay getirir. Dede posta oturur. Biz kadın meclisine yapıldığında kadın analar oturtuyoruz posta. Buna başladık ve devam edeceğiz. Tabii ki dedeler erkektir. Babadan Oğula geçen bir uzantısı olduğumuz için Pir Sultan'da bizim dedeler kurulu kuruldu. İlk itiraz eden bendim, yeter dedim ya sizin artık yıllardır erkek egemen ideoloji sürdürdüğünüz yetmiyormuş, gibi bir de dedeler kurulu kurdunuz. Biz kadınlar bu yaşamın neresindeyiz? Sorguladılar. Kadın anaları da oraya koydu bir de başkan seçtiler lağvedildiler. İyi ki başkan seçmişlerdi, kadınlar olsaydı kendilerine bir başkan seçmezlerdi. Yürütme seçerler. Şimdi yaşamın Pir Sultan ağını da örerken, demokrasi ve eşitlik mücadelesi verirken aynı zamanda, burada da kadınlarımızı eşitlemenin, eşdeş olmanın gereklerini yerine getirmesi gerektiğine inanıyoruz. Genel merkezin genel kurulunda dediğiniz şu %40 hatta %40 genç, siz deneyimli diyorsunuz ya! Deneyim, deneyim, deneyim ya… Onları da bu işi de çözeriz diye düşünüyorum.
Kadın eğitimi yapıyoruz bu arada. Bu süreçte de kadın sekreterimiz gerçekten yol alacak ve bir eğitimin yapacaktır. Bakın kadın sekreteri diyorum. Pir Sultan Kültür derneğinin tüzüğünde kadın Sekreterliği diye bir sekreterlik yok. Ama biz deriz ya haklar yasalardan önce gelir. Fiili olarak başlatıyoruz tüzüklerimize koyduruyoruz ve yaşamımıza devam ediyoruz. Kadın için eğitimin olmazsa olmaz olduğuna inananlardanım. Geçmişte gerçekten iyi işler yaptık, paneller yaptık, 25 Kasımları ve 8 Martları hiç aksatmadık. Panelle birlikte alanlardaydık. Olmaya da devam edeceğiz. Ama bu yetiyor mu? Yetmiyor! Çünkü kadın canlarımız kadın dediğin de 90 60 90 kadın algısından dışarı çıkıp, kadın, bilinçli kadın olmayı, haklarının neler olduğunu, başına bir iş geldiğinde nasıl davranması gerektiğini bilmek zorunda diye düşünenlerdenim.
Sultan: Şu ana kadar ki konuşmalarımızdan en çok etkilendiğim şey şu. Siz bir inanç ve gelenek peşinden gidiyorsunuz ve onu yaşatmaya çalışıyorsunuz ama bunu gözü kapalı yapmıyorsunuz. Onda da eleştirilecek şeyler bulduğunuz anda değiştirmek için var gücümüzle çalışıyorsunuz. Yani bir dedeler, bir kadın ana olgusu, kadın erkek eşitliği, kadının Cemlerde bile bulaşığı yıkayan, evi süpüren kişi olmamasına çabalamanız, gerçekten çok etkileyici. Çok tebrik ediyorum. Demek ki bu inanç da bir bağnazlık içermiyor sizin açınızdan.
Fadime: Bizim inancımız dogma değildir, evrenseldir. Çağa göre değiştirilmediği sürece Alevilik Alevilik olmaz. Biz çağcılız. Bilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır diye 15. yüzyılda söylemişiz. Gerçekten bilimden, insan haklarından gidilmeyen yolun sonu karanlıktır. Biz bir cami değiliz. Alevilerde bu ülkenin laikliğinin ve demokrasinin gerçekten bekçileridir. Bu yüzden bunlar dogma değildir. Ben şuna da itiraz ediyorum ki kızım da buna itiraz eder. Çünkü Cem de 12 imam hizmetimiz vardır bizim ama her ne hikmetse süpürge kadına verilir. Dede oradan Zakir diye söyleyerek çağırır süpürgeciler meydana gelsin. Hani göstermelik olarak yerler süpürür ki, ruhumuzu beynimizi her şeyden temizledik. Burada canız demek için. Çünkü cinsiyete göre çekilmez Cemlerimizde çünkü bizim bir de kırklar mitimiz var. Mitoloji orada uğrayan üryan üryan cem döndüler der. Yani cins ayrımcı değildir. Erkek egemen politika şöyle yazar, on yedi kadın vardı şu kadar erkek vardı 40'lar meclisinde. Yuh diyorum ya. Kürsüden de diyorum ben bunu üryan üryan döndüler ne demek. -İnsanların orada cinsiyetten söz edilebilir mi? Daha sonra erkek egemen ideoloji 17 kadın diye bunu da dayatıyorlar. Ya ben de bangır bangır bağırıyoruz mitolojimizi bile değiştiriyorsunuz diye.
Sultan: Aslında o çıplaklık bir şeyi sembolize ediyor. Can olmayı. Beyin olarak orada bulunmayı. Geri planında bir haset, bir kıskançlık, bir kötü duygu olmadığını ifade ediyor.
Fadime: 12 hizmet yürütülürken zakir çağırıyor. Süpürgeci. Süpürge hemen kadınların elinde. Hemen itiraz ettim, dedim ki olmaz. Eğer üryan üryansa, 12 hizmet de yürütülüyorsa niye kadınlar geldi. Dedelerin sürekli kendilerini baş tacı etmek istedikleri varsayımlardır. Erkek arkadaşımızın eline verdik süpürge orada söylemleri ve yaşam şeklimizi değiştirmediğimiz sürece hiçbir yere varamayız. 100 yılda bir değişir. O yüzden önce söylemlerimizi değiştiriyoruz yaşam şeklimizi söylemlerimize göre ayarlıyoruz ki artık ileri gidelim.
Sultan: Siz orada eğer bir eşitsizlik gördüyseniz hemen ağırlığınızı koyuyorsunuz ve o eşitsizliğin giderilmesi için her şeyi yapıyorsunuz bu bizim geleneğimizdir lafının arkasına asla düşmüyorsunuz, çok tebrik ediyorum. Peki, Pir Sultan Abdal Mamak Şube olarak gelecek için bir planınız var mı?
Fadime: Şimdi demin de söyledim. Tüzüğümüzde olmamasına rağmen bizim kadın sekreterliğimiz var. Seçimimizi yeni yaptık. Şubat ayında gerçekleştirdik seçimimizi, kadroyu da yeniledik. Şimdi yenilikçiyim dedim ya, beyin olarak ben 60 yaşındayım. Gençlere şunu söylüyorum, bana bir dur deyip buralara arzularımız olarak sahip çıkın buralar sizin diyorum genç kadın arkadaşımız da sistemli bir şekilde eğitim yapmaya başlayacak. Zaten onun nüvelerini de oluşturmuştuk. Biz kadın meclisimizde var yani dostlarım ve arkadaşlarımızın da etkin ve yetkin olmasıyla ve dayanışmayla bu kadın eğitimini hayata geçiririz. Proje yazarak genel merkeze de iletmiştim. Kadın eğitimi ve gençlik eğitimi doğrusu biraz bize bir proje hazırlayalım. Bu projeden dolayı da bir TLmiz gelsin. Bu TL yani mahallelerde eğitim ne her ne kadar kolay gibi olsa da kadınlar bulaşığı da yıkayıp geleyim, çocuğu okuldan alayım galiyim derken katılamaya biliyorlar. Amaç kadını evden çıkarmaksa, deniz kenarında bir yer ayarlayıp bir hafta kadını evden alacaksın götüreceksin, kadın orada bir hafta öğleden sonra denize girecek, öğleden önce dersini alacak gibi, hem tatilini yapacak çünkü birçok kadınımız daha deniz görmemiş şekilde. Hem de eğitim vereceksin. Döndüğünde birey olarak topluma katacaksın. Derler yani kadını eğitirsen bir aileyi erkeği eğitirsen bir kişiyi eğitirsin. Ben bu lafa gerçekten çok inanırım. Eğer kadın eğitimli ise gerçekten aileye gidiyorsun senden sonra gelen usul ve füruğ deriz ya, miras hukukuna göre çocukların da daha eşitlikçi, daha demokrat, daha hayata farklı bakan bireyler olarak geliyorlar. Eyleme gideceğim zaman anama “İbrahim Kaypakkaya’yı anlatıyorlar” diye gidiyordum diyordum. Anam dizine vuruyordu. Yalan söylüyordum. Çocuğum bana yalan söylemiyor. Niye söylemiyor? Çocuğumuzu bir tık daha taşımayı beceren kadınlarız biz. Bizden sonraki kuşak daha da bir düzgün olacak. Ben anama söylediğim yalanlardan dolayı vicdan azabı çekerim. Mezarın başına da “Ana şu konuda sana yalan söyledim ben eyleme gidiyordum ama sana bunları söylüyordum” dedim, özeleştiri.
Sultan: Çok güzel. Umudun Kadınları Dergisi olarak daha çok engelli kadınlara yönelik çalışmalar yapıyoruz, yazılar hazırlıyoruz, röportajlar yapıyoruz. Şimdi sizin Mamak şube olarak Pir Sultan Abdal Kültür Derneğinin engelli kadınları içinize almak gibi bir politikanız var mı?
Fadime: Bizim dışımızda değil hiç kimse, hiçbir birey, yani bütün ilericiler, demokratlar bizimle. Öyle olmalı, olmazsa olmaz. Engelli lafını daha çok sizin kadar kabullenemiyorum yani kolunun olmasa da bacağının olmamasının engelli anlamına gelmiyor. Hele topluma dönün bir bakın, herkes beyin engelli yani ben onlara daha çok engelli diyorum.
Sultan: Beyin engelli derken herhalde bakış açısından söz ediyorsunuz.
Fadime: Yobaz, gelin, bizim Yozgatlı diyorum.Yani en beyin engellilerden bir tanesi, benim memleketim. Bizim köyden kızlar, bodylerle şortlarla Yozgat’ta gezerken kahve boşalır. Kendi yaşadığım olarak bir şey anlatayım. Sincan caddesini bilen var mı bilmiyorum ramazanmış. Ben yaktım sigarayı, üstümde mini etek, ayağımda topuklu ayakkabı yürüyorum. Bütün lokantalar boşaldı, bütün dükkânlar boşaldı. Bir baktım caddede sadece ben varım herkes bana bakıyor, ayağıma, elindeki sigaraya bakıyor. Daha yavaş yürümeye başladım, hodri meydan dercesine o caddeyi boydan boya bir güzel her yürüdüm. Beyin engelli derken bunlardan bahsediyorum.
Sultan: Sizin yaşamınızın başından sonuna kadar hepsi bir mücadele.
Fadime: Yani hayat mücadele.
Sultan: Hayat mücadelesi, eşitlik mücadelesi, hak mücadelesi.
Fadime: Sol yanımı karartmadım ki, gerçekten hiç karartmadım. Nazım ustanın dediği gibi sol yanımı hep aydınlık bıraktım. Bunları anlatmayacağım. İnandığımız için yaptık. Yani ne Ahmet için yaptık ne Ayşe için yaptık ne Fatma için yaptık. Hep alanlardaydık. Pişman mıyım hayır. Hiç keşkem olmadı. Keşkem sadece şu, sosyalist bir insanla evleneceğim dedim ve dediğimi de yaptım. Bütün akrabalarımı silkeledim. Ama ne hikmetse bizim sosyalistler de eve gelince kapitalist oluyorlar. Evde işte su ver’lerle başlıyor, yemek hazırla’larla başlıyor. sofra kaldır’larla başlıyor. Bunları da silkeledik. İstiyorsa çorabını oradan alsın giysin, istiyorsa çamaşır sepetine atsın, nasıl istiyorsa öyle yapsın ilgilendirmiyor.
Sultan: Siz büyük bir mücadele veriyorsunuz hem de hayatın her alanında. İş yerinde, evde, sokakta, meydanda, her yerde… Sizinle iletişim kurmak isteyen kadınlar olursa ne yapsınlar, size nasıl ulaşsınlar.
Fadime: Vallahi bizim dernek birle beş arası açık. Yazın daha çok açık. İstedikleri zaman numarasından arayabilirler. Derneğe gelebilirler.
Sultan: Derneğin adresini ve sizin numaranızı isterseniz verelim.
Fadime: 533 470 30 43 benim telefon numaram. İstediğiniz gibi arayabilirsiniz. Panelist lazım ya da gelebilirim. Mesela Alevi Bektaşi Federasyonu genel sekreteriyim. İstanbul’a beni panelist olarak götürdüler. Havaalanından aldılar, oraya gittik ama kadınlar nasıl telaş halinde. Kadınlar cemevi temizliyor. Kadınlar Ankara’dan panelist gelecek diye kahvaltı hazırlıyorlar. Neyse “Merhaba bana da bir şalvar verin de yardım edeyim” dedim. Şöyle bir yüzüme baktılar. Onlarla birlikte Cem evini temizledik. Panalist olduğumu söylemedim. Kahvaltı hazırladım. “Acaba ne yer ki panelist kadın?” Diyorlar. Hadi kahvaltı edelim diyorum. “Ayıp olur yemeyelim” ya olur mu? Tabi bilmem ne de falan”. Ben başladım yemeye, beraber oturduk, sofrayı kaldırdık. Hala şalvarımda oturuyorum, başımda da boncuklu bürük, onlardan bürük almışım, onlar gibi bağlamışım. Masa kuruldu, bizim genel başkan var beni anons etti. Oturduğum yerde şalvarı çıkardım tülbenti kenara koydum. Masanın bu tarafına geçtim. Kadınların gözlerinden akan o sevgiyi size anlatamam. Kadınların o bakışlarını size anlatamam. Hani “tut elimi elini ısıtsın, elin yüreğimi ısıtsın” hikâyesi oldu. Paneli bitirdim neredeyse beni havaya fırlatacaklar. Ay bu da bizden biriymiş, ay biz gözümüzde büyütüyormuşuz.
Önemli olan budur diye düşünüyorum. Yani erk kurmamaktır, eşitlikçi davranmaktır, birlikte olmaktır, yan yana olmaktır. Ben hep bunu algılamışımdır. Yoksa ben size gelen panelistim deyip, ayak ayak üstüne atıp, sigaramı da yakıp orada oturup o kadınları ezmeli miydim? Hayır.
Sultan: Siz Fadime Türkyılmaz olarak eşitliği hayatınızın her alanına taşmışsınız. Çok tebrik ediyorum Umudun Kadınları Dergisi dinleyicilerine söylemek istediğiniz son bir şey var mı?
Fadime: Umudunuzu tüketmeyin. İyi ki varız iyi ki varsınız. Yaşamı, evden tutun, sokaktan tutun, iş alanından tutun, kamusal yaşamdan, aklınıza neresi geliyorsa, Biz kadınlar bu yaşamın neresindeyiz’i sorgulamaktan vazgeçmeyin. Sorguladıkça, yaşam koşullarımızın değiştiğini göreceğiz. Sorguladıkça bir adım öne gideceğiz, sorguladıkça birey olacağız. Hepimizin hızır yardımcısı olsun. Aşk ile diyorum, Alevice bitiriyorum. Aşk ile canlar aşk ile.
Sultan: Çok teşekkür ediyorum. Bu gün çok renkli bir kadınla birlikteydik. Sevgili Fadime Türkyılmaz bize hem hayatını anlattı hem de mücadelesini anlattı. ona çok teşekkür ediyorum.
Şimdilik hoşça kalın. Bir sonraki röportajda görüşmek üzere.
Fadime: Yaşasın kadın dayanışması.
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.