Merhabalar değerli Umudun Kadınları Dergisi sevenleri. Yine birbirinden farklı haberlerden oluşan bir kadının güncesiyle beraberiz. Önce başlıklar:
Çocukları down sendromu ile doğan aile davayı kazandı: Özel hastaneye rekor tazminat
Konaklı kadınlara önce eğitim sonra kanser taraması
CHP'li Sevda Erdan Kılıç'tan soyadı ve kütük için kanun teklifi: Biz eşlerimizin hemşerisi değil, eşitiyiz
2020 Feminist Gece Yürüyüşü davasında yeni gelişme: Tüm kadınlara beraat
Meksika'da 'kayıp çocuk' protestosu: Yüzlerce anne yürüyüş yaptı
Suudi Arabistan'da ilk kez mayo defilesi düzenlendi
Çocukları down sendromu ile doğan aile davayı kazandı: Özel hastaneye rekor tazminat
İzmit’te yaşayan Faruk (44) ve Serpil Gürdal (40) çifti, 2016’da ikinci kez bebek bekledikleri dönemde hamilelik süreciyle ilgili destek almak için ilçedeki özel bir hastaneye başvurdu.
Gürdal çiftinin iddiasına göre dörtlü tarama testi talepleri doktorun, “Bana güvenmiyor musunuz? Bebeğiniz gayet sağlıklı, bu işin uzmanıyım” söylemleriyle gerek görülmemesi üzerine reddedildi.
Hamilelik sürecinin 7’inci ayına giren Serpil Gürdal, bebeğin karnında hareket etmemesi sebebiyle eşi Faruk Gürdal ile hastanenin yolunu tuttu. Yapılan incelemenin akabinde Serpil Gürdal, bebekte bağırsak enfeksiyonunun yaşandığı öne sürülerek ameliyata alındı.
Sezaryen ile dünyaya gelen erkek bebeğin yapılan tetkiklerin ardından down sendromlu olduğu belirlendi. Bunun üzerine Gürdal çifti konuyu mahkemeye taşıyarak, doktor ve hastaneden şikâyetçi oldu. Kocaeli 1’inci Tüketici Mahkemesi’nde açılan dava 8 yılın ardından karara bağlandı. Mahkeme, aileye 21 milyon 89 bin 691 TL maddi, 200 bin TL de manevi tazminat ödenmesine hükmetti. Süreci anlatan Faruk Gürdal, “İlk çocuğumuzu Allah 8 yıl sonra nasip etti, sonrasında tüp bebek yaptık. İkinci çocuğumuz doğal yollardan geldi, hamilelik sürecinde üzerinde çok durduk. Özel bir hastaneye gitmek istedik. Aslında maddi durumumuz çok da iyi değildi, işsizdim. Özel hastanede insanlar özel ilgi bekler. 15 günde bir gidersiniz ense yapısı, kalp atışına bakarlar, fakat bunların hiçbiri fark edilmedi. Hamilelik sürecinin 7’nci ayında annenin mide bulantıları, düşük tehlikesi süreçlerini yaşadık. Çocuğun hiç kıpırdamadığını öğrendik. Tahlillerin tamamını yaptırmak istedik fakat ilk taramadan sonraki tahlillerimiz yapılmadı. Biz yapılmasını istemiş olmamıza rağmen yapılmadı. Doktorumuz “Bana güvenmiyor musunuz? Ben size ne söylüyorsam odur. Gerek yok bebeğiniz gayet sağlıklı” dedi. ‘Hocam bu tarz sorunlar yaşıyoruz, problem olmaz mı?’ dediğimizde ise ‘Hayır ben bu işin uzmanıyım. Bana güvenmeniz gerekiyor’ dedi” ifadelerini kullandı. Eşinin hamileliğinin 8’inci ayında doğuma alındığını kaydeden Gürdal, “Sebebini sorduğumuzda bağırsak enfeksiyonu yaşadığını, ölüm tehlikesi olduğu için bir an önce alınması gerektiğini söyledi. İşin ucunda ölüm olduğu için biz de kabul ettik. 1 gün sonrasında ameliyata alındı ve down sendromlu olduğunu öğrendik. Biz down sendromunun ne olduğunu bilmiyorduk. Yoğun bir psikolojik baskı yaşadık. Psikolojik ve maddi süreci nasıl atlatırız diye çok düşündük. İyi bir aile bireyi olamam, iyi bir çocuk yetiştiremem düşüncesiyle dava açmaya karar verdik. 8 yılın sonunda dava çok şükür lehimize sonuçlandı” diye konuştu. Emsal niteliğinde bir karar çıktığını söyleyen Faruk Gürdal, “Karar lehimize sonuçlandı. Miktarı biz belirlemedik, maddiyatta gözümüz yok. 21 milyon TL lehimize sonuçlandı. Çok heyecanlıyım, çok mutluyum. Çocuğuma güzel bir gelecek hazırlayacağım için çok mutluyum. Türkiye’deki ailelere emsal olmaktan mutluyum. Çocuğumun eğitimi için harcayacağım. 8 yaşına geldi, hala bezleniyor. Konuşamıyor. 3,5 yaşında yürümeye başladı. 36 günlük yoğun bakım süreci vardı. Bu süreç bizi çok etkiledi. 35 gün yavrumuza kavuşamadık. Annesi boğazından hortum salarak beslemişti. Bu süreçler bizi çok yıprattı. O benim evladım, down sendromlu olduğu için bu davayı açmadım. Çocuğumun hakkı olduğu için bu davayı açtım” dedi.
Konaklı kadınlara önce eğitim sonra kanser taraması
Yurttaşların sağlıklı yaş almasını önemseyen Konak Belediyesi, kadınlarda yaygın olarak görülen meme ve rahim ağzı kanserine karşı başlattığı tarama seferberliğini aralıksız sürdürüyor. “Erken teşhis hayat kurtarır” sloganından hareketle Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezi (KETEM) ile yürütülen iş birliği kapsamında ilçe sınırları içerisinde ikamet eden kadınlar, ücretsiz servislerle mamografi ve smear testi taramasına götürülüyor. Kadınlar taramaya götürülmeden önce ise semt merkezlerinde gerçekleştirilen eğitim seminerleriyle bilgilendiriliyor. Erken teşhisin önemine dikkat çekmek amacıyla yapılan iş birliğinde son olarak Zeytinlik Semt Merkezi’nde eğitime katılan ve tarama yaptırmak isteyen 30 yaş üstü kadınlar, KETEM’e getirilerek mamografileri çekildi, ardından rahim ağzı kanseri için de smear testleri yapıldı. Taramaya katılan kadınlar, kendilerine sağlanan hizmetten dolayı Konak Belediyesi’ne teşekkür ederek tüm kadınlara hizmetten faydalanmalarını tavsiye etti. Halk sağlığını önceleyen çalışma ve iş birliklerini arttırarak sürdüreceklerini ifade eden Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu, “Kanserde erken teşhisin ne kadar önemli olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Ücretsiz taramalarımıza katılarak erken teşhis konulan ve gördüğü tedavi sonucu yeniden sağlığına kavuşan kadınlar olduğunu öğrenmek bizlere ne kadar doğru bir iş yapıldığını gösteriyor. Konak Belediyesi olarak toplumcu belediyecilik anlayışıyla her alanda vatandaşlarımızın yanında olmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Konak Belediyesi’nin organize ettiği kanser taramasından özellikle sağlık hizmetlerine erişimde güçlük çeken kadınların yararlanması hedefleniyor. Bu amaçla ücretsiz olarak yapılan sağlık taramasına katılım için semt merkezlerine başvuran 30 yaş üstü tüm kadınlar belediyenin sağladığı ücretsiz servislerle tarama için KETEM’e getiriliyor. Konak’ta ikamet eden ve bu hizmetten yararlanmak isteyen tüm kadınlar semt merkezlerine başvurarak kayıt yaptırabilirler.
CHP'li Sevda Erdan Kılıç'tan soyadı ve kütük için kanun teklifi: Biz eşlerimizin hemşerisi değil, eşitiyiz
CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç, kadınların evlendikten sonra soyadlarını tek başına kullanabilmeleri ve kütük kayıtlarının değişmemesi için kanun teklifi verdi. Kadınların evlendikten sonra kütüklerinin taşınması uygulamasının sona erdirilmesini isteyen Kılıç, “Birçok alanda eşitsizliği dibine kadar hisseden biz kadınlar eşlerimizin hemşehrisi değil eşitiyiz. Evlendik diye nüfus kaydımız neden başka bir ile geçsin” dedi.
CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç, kadınların evlendikten sonra soyadlarını tek başına kullanabilmeleri ve kütük kayıtlarının taşınmaması için hazırladığı kanun teklifini, TBMM Başkanlığı’na sundu. Erdan Kılıç, teklifin gerekçesinde, Anayasa Mahkemesi’nin 2023 yılında kadının kocasının soyadını taşımasını zorunlu kılan yasayı iptal ettiğini anımsatarak, gerekli düzenlemenin yapılmasını istedi. Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararı hatırlatan ve “Madde iptal edildi ama kadınlar hala hukuksuz bir şekilde kocalarının soyadlarını taşımaya zorlanıyorlar” ifadelerini kullanan Kılıç, bu durumun iptal edilen düzenlenmenin yerine iktidar tarafından yeni bir düzenleme yapılmamasından kaynaklandığını söyledi. Kılıç şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bunun yanında evlendikten sonra kadın eşin kütüğü de erkek eşin kütüğüne geçiyor. Bir erkek evlenirken soyadını değiştirmek zorunda değilken; kadın evlenirken soyadını değiştirmek zorunda. Bir erkek evlenirken kütüğünü taşımak zorunda değilken, kadın evlenirken kütüğünü taşımak zorunda. Böyle eşitsiz bir uygulama olamaz. Bu uygulamalar kadını yok sayan; kadına, bu zamana kadar yaşadığın emanet bir hayattı şimdi onu yeni sahibine teslim ediyoruz demekten başka bir şey değildir. Medeni Kanun’a göre; eşler beraber oturacağı evi seçerken eşitler, malların dağılımında eşitler, çocuklarının sorumluluğunda eşitler ama soyadı ve kütük konusunda eşit değiller. Biz bu anlayışı kabul etmiyoruz. Bütün bilgilerin elektronik ortamda tutulduğu, tek tuşla bir kişinin seceresinin döküldüğü bir çağda yaşarken bu çağ dışı uygulamadan da bir an önce uzaklaşmalıyız. Birçok alanda eşitsizliği dibine kadar hisseden biz kadınlar eşlerimizin hemşehrisi değil eşitiyiz. Evlendik diye nüfus kaydımız neden başka bir ile geçsin. Bu nedenle kadınların kimliğini erkeğin mülki bir hakkı gibi gören düzenlemelerin, kadın-erkek eşitliği gözetilerek ivedilikle yeniden düzenlenmesi için kanun teklifimi meclis başkanlığına sundum. Hemen toplanalım ve kadınlara yönelik bu eşitsiz uygulamayı sonlandıralım. Bütün milletvekillerinden ve kamuoyunun bu konuda desteklerini bekliyorum.”
2020 Feminist Gece Yürüyüşü davasında yeni gelişme: Tüm kadınlara beraat
2020 yılında 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla Beyoğlu’nda yapılmak istenen Feminist Gece Yürüyüşünde gözaltına alınan aralarında bir gazetecinin de olduğu 33’ü kadın toplam 35 kişinin, '2911 sayılı toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet', 'görevi yaptırmamak için direnme' ve 'kamu malına zarar vermek' suçlamalarıyla toplamda 3 yıldan 10 yıla kadar hapis istemiyle yargılandıkları davanın karar duruşması görüldü. İstanbul 58. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın bir önceki duruşmasında savcı, tüm sanıkların 'kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşlerine silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama' suçundan 6'şar aydan 3'er yıla kadar hapisle cezalandırılmalarını istemişti.
Son duruşmada kararını açıklayan mahkeme, tüm sanıkların, tüm suçlamalardan beraatlarına hükmetti.
Meksika'da 'kayıp çocuk' protestosu: Yüzlerce anne yürüyüş yaptı
Başkent Meksiko'daki La Madre anıtında toplanan kadınlar, Devlet Başkanlığı Sarayı'nın yer aldığı tarihi meydana kadar sloganlar eşliğinde yürüyüş yaptı.
Ellerinde kaybolan çocuklarının resimlerini taşıyan anneler, Devlet Başkanı Andres Manuel Lopez Obrador'dan çocuklarının bulunması için yardım talep etti.
Eyleme katılan Maria Olivia Morales, Meksika basınına yaptığı açıklamada, kaybolan kişi sayısının resmi rakamlardan çok daha fazla olduğunu ifade ederek, yetkililerin seslerine kulak vermesini istedi.
Oğlundan 3 yıldır haber alamadığını dile getiren Morales, "Yetkililerin yardımı olmaksızın tek başımıza ilerleyemeyiz. Bize destek vermiyorlar, ellerinde imkân olduğu halde bunu yerine getirmiyorlar" dedi.
Öte yandan günlük basın toplantısında değerlendirmelerde bulunan Obrador, Anneler Günü'nü kutladı, kayıp çocuklara ilişkin ise herhangi bir açıklama yapmadı.
Suudi Arabistan'da ilk kez mayo defilesi düzenlendi
Suudi Arabistan, tarihi bir ilk olarak mayo defilesi düzenledi. Defilede, Faslı tasarımcı Yasmina Qanzal'ın eserleri sergilendi.
Havuz kenarında gerçekleşen gösteride çoğu modelin omuzları açık ve bazıları karın bölgelerini kısmen açıkta bırakan mayolar giydi. Bu adım, İslami şeriatla yönetilen bir ülkede cesur bir adım olarak değerlendirildi. Faslı tasarımcı Yasmina Qanzal'ın eserlerinin sergilendiği havuz kenarındaki defilede, kırmızı, bej ve mavi tonlarında çoğunlukla tek parça mayolar yer aldı. Qanzal, AFP'ye verdiği demeçte, "Bu ülkenin çok muhafazakar olduğu doğru, ancak biz Arap dünyasını temsil eden zarif mayolar göstermeye çalıştık" dedi.
Qanzal, "Buraya geldiğimizde, Suudi Arabistan'da bir mayo defilesinin tarihi bir an olduğunu anladık, çünkü böyle bir etkinlik ilk kez gerçekleşiyor," diyerek bu olayda yer almanın "bir onur" olduğunu ekledi.
Gelecek sayımızda kadına dair yepyeni haberlerle görüşe bilmek dileğiyle. Umutla kalın
20.05.2024
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.