Sultan: Sevgili Umudun Kadınları dinleyicileri. Bugün İzmir Kadın Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Seher Gündoğan’la birlikteyiz. Seher benim çok uzun yıllardır arkadaşım. Hoş geldin Seher
Seher: Hoş bulduk Sultan.
Sultan: Seher’ciğim, Umudun Kadınları Dergisi için önce kendini tanıtmanı rica edeceğim, ondan sonra da. Derneğinizi ve yaptığınız işleri tanıtırsan çok seviniriz.
Seher: Kamudan emekliyim. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı personeliyken 2020’de emekli oldum. Sonrasında STK örgütlenmesi içinde yer alma şansı buldum. Şimdi İzmirKadın Dayanışma Derneğinde arkadaşlarla birlikte, aslında gönüllü çalışıyorum. Her ne kadar yönetim kurulu olsa da biz yatay örgütlenen bir derneğiz. O nedenle mevzuat gereği o organları oluşturmuş olsak da hepimizin tek bir söz hakkı var ve hepimiz eşit bir şekilde çalışmaları sürdürüyoruz. Psikoloğum, şiddet başvurusu alıyorum. Hafta içi her gün bu başvuruyu alanlardan biriyim. Hep birlikte çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Sultan: Sen kamuda çalışırken de yine kadın çalışmalarıiçindeydin?
Seher: Evet, 30 yılın 16 yılı sığınma evinde geçti. İdarecilik yaptım, meslek elemanı olarak da birçok çalışmaya katkıda bulunma fırsatım oldu. 183 diye bilinen telefon hattına bir müddet bakanlardan biri oldum. Sığınmaevi ve ilk kabul birimi sorumluluğunu da yürüttüm. 7/24 şiddete maruz kalan kadın ve çocuklarla birlikte çalışma fırsatını da buldum bu süre içerisinde.
Sultan: Şimdi yine kadın ve kadın çalışmaları.
Seher: Evet, aynen devam. Kamudan özel sivil topluma geçmiş oldum.
Sultan: Evet, derneğinizde ne işler yapıyorsunuz? Öncelikle şunu anladım ki, kadınların şiddet başvurularını alıyorsunuz.
Seher: Evet, derneğimizin aslında tüzüğünde yazan amacını söylemek gerekirse kadına yönelik erkek şiddetiyle ilgili bütün mücadele. Kadına yönelik şiddet mücadelesi içinde yer alıyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin ana akımlaştırılması için çalışmalarımızı yürütüyoruz. Mekanizmalar derken aslında bunun içinde yer alan şiddet başvurusunu da alan derneklerden biriyiz. Başvuruyu aldıktan sonra biz değerlendiriyoruz ilk etapta, daha sonra kadın ihtiyacına göre kendini ifade ettiği duruma göre biz rehberlik yönlendirmeyi yapıyoruz. Gönüllü avukat ve psikolog arkadaşlarımızla da hukuki ve psikolojik destek sağlıyoruz. Bazen psikolog arkadaşların söylediği şu oluyor. Bir ay da sürebiliyor. Bu destek bir yıl da sürebiliyor. O kadının kendi biricikliğine ve özel ihtiyacına bağlı. Bu desteğin ne kadar sürdüğü. Hukuki anlamda da başvuran çok sayıda kadın oluyor bize. Çünkü gerçek bilgiye ulaşmak konusunda Türkiye’de kadınlar, biz kadınlar hakikaten çok büyük zorluklar yaşıyoruz. Özellikle adalete erişim konusunda kadınlara alan açmak, onlarla birlikte hareket etmek, bu danışmanlığı vermek bize geri dönüşlerinde söyledikleri gibi,hayatına dokunduğumuzu söylüyorlar. O kadar ciddi bir emek var ki burada hepimizin verdiği o anlamda bunu söyleyebilirim. Danışmanlık ve rehberlikte de hangi kuruma gitmeleri gerektiği, nereden destek alabilecekleri hizmetlerin ne olduğu ulaşım konusunda ilk kime başvurmaları gerektiğini de söylüyoruz. Aslında yerel yönetimlerle de güzel bir çalışma yürütüyoruz. İzmir'de kadın danışma merkezi olan ve sığınmaevi olan belediyelerle her ay toplanıyoruz. Birbirimizi tanıyoruz, neler yaptığımızı paylaşıyoruz. Bunun çok önemli bir kazancı var. Kadın bizi aradığında biz ilçe bazlı nereye, kime ve ne için başvurabileceğini kadınlara söyleyebilir duruma gelmiş haldeyiz.
Sultan: O zaman size gelen kadınların ihtiyaçlarını belediye karşılayabiliyor çünkü böyle bir hizmet ağları var.
Seher: Mevcut hizmet ağına biz yönlendiriyoruz. Oradaki yapılan çalışmalarla da bazen böyle geri dönüşler alıyoruz. Soruyoruz, nasıl gitti, ne oldu, kimi kadına, sonra ulaşamıyoruz. Takip biraz sıkıntılı, çünkü o izin verdiği ölçüde sen kadınla çalışmayı sürdürebiliyorsun. Geri telefon açıp bize dönüp neler yaşandığını anlattıklarında gerçekten çok mutlu olduğunuz durumlar da oluyor, birlikte üzülüyoruz. Her şey, o dayanışmanın verdiği gücü arttırmak adına yapılan çalışmalar.Biz kimsenin adına karar vermiyoruz. Kimse adına bir takım şeyleri hayata geçirmeye çalışmıyoruz. Kadının yanında olup onunla birlikte dayanışarak bu çalışmayı sürdürmeyi çok önemsiyoruz.
Sultan: Peki, bu hizmetlerden eksik olduğunu hissettiğiniz hizmetler var mı?
Seher: Herkesin söylediği gibi şöyle bir durum var, önce pandemi, sonra deprem o kadar çok yoksulluk yaşandı ki özellikle kadınlar açısından hala devam ediyor. Çünkü bu 2 kriz döneminde de kadınlar hakikaten bir sürü hizmete ulaşamaz hale geldiler. O nedenle bebek bezi için arayan kadınlar da oldu. Ev aradığını söyleyen kadınlar da oldu iş aradığı için ona destek olabilir miyizi soran kadınlar da oldu. Bunlar tabi ki bizim dernek olarak karşılayamayacağımız talepler ama doğru kişi ve örgütlere yönlendirmek adına da biz çok çaba harcadık bu süreçte. Nitelikli psikolojik desteğe çok ihtiyacı var kadınların. Belediye, yerel yönetimlerin sunduğu destekler tabii ki var. Ama bir danışma merkezini açmış olmak yetmiyor. Bunun içerisinde nitelikli ve gerekli sayıda personelin de istihdamı gerekiyor. Bu anlamda biz fark ettiğimiz her bir şeyi iletmeye çalışıyoruz. Adalete erişimde de evinden çıkamayan kadınlarla görüşüyoruz. Hiçbir yere ulaşamayan, gidemeyen, okuma yazması olmayan, sosyal desteği de olmayan kadınlar bazen arıyorlar. Öyle olduğunda bir telefonun ucunda tek bir kadından destek aldığını bilmek bile o kadını güçlendirmenin aslında ilk adımını oluşturuyor. Sonra gönüllü avukat arkadaşımıza yönlendiriyoruz. Oradan baronun kadın hakları merkezine yönlendiriyoruz. Ücretsiz destek alabilmesi için dava süreci başlıyor kimi zaman. Ücretsiz avukat atandığı noktada da kadın aslında haklılığını çok net bir şekilde öğreniyor ve hayata geçirmek için de elindeki bütün imkânları kullanıyor. Sonrasında da tabi ki hayatını değiştirmeye ilişkin kararları da yine biz kendisiyle konuşuyoruz. Ne kadarını yapabilir? Mesela sığınmaevine gitmek için karar vermek o kadar zor ki. Her şeyi arkanda bırakıp çocuğunu da çoğu zaman yanına alarak bilmediğin bir dünyaya gidiyorsun, adım atıyorsun bu da güvensizlik yaratıyor. Ön yargıları kırmaya çalışıyoruz. Çünkü toplu yaşanılan yerler herkes için zorsa şiddetten sonrası bir kadın için iki, üç, dört, beş kat daha zor. Hem kendisinin hem de çocuğunun hayatının sorumluluğunu alması gerekiyor. Orada da tabii ki Bakanlıkla, ilgili birimlerle iletişime geçiyoruz. Orada da aslında iletişimimiz gayet iyi, karşılıklı birtakım vakaları takip edebiliyoruz. Yönlendirmeler yapabiliyoruz. Baktık İzmir'de halledemiyoruz. Bu sefer diğer illerde birlikte çalıştığımız diğer kadın örgütleriyle konuşuyoruz ve diğer illere yönlendirmeler yapıyoruz. Kadın kurultayı 26 yıldır devam eden bir süreç. Orada otuza yakın kadın örgütü bileşen olarak yer alıyor. Biz özellikle bu kadın örgütleriyle birlikte çok güzel bir ağa sahibiz. O da bizi güçlendiren bir başka yön. Bu ağdaki arkadaşlarımızla her an bir telefonla birbirimize kadının durumuna aktararak o ile ulaşmasını sağlayabiliyoruz. Eğitimler yapıyoruz dernek olarak ama bütün eğitimlerimizin temelinde kadın hakları, bunun bilinmesi, hayata geçirilmesi de mücadele mekanizmalarından haberdar olmaları. Kadının insan hakları, kadın sağlığı gibi uzun süreli eğitimler gerçekleştiriyoruz. Bunu yaparken hem örgütlü hem örgütsüz kadınlarla çalışıyoruz. İşte bu bir Kent Konseyi Kadın Meclisinin oluşturduğu bir grup olabiliyor. KarabağlarBelediyesinin oluşturduğu bir grup olabiliyor. Bir siyasi partinin katılımcısından kadınlar da gelebiliyor, mahalleli kadınlar oluyor. Hiç daha önce evden çıkmamış ama bundan haberdar olup gelip gruba katılıp güçlenen kadın oluyor. Velhasıl herkese açık aslında bu gruplar. Toplumsal cinsiyet eşitliğini yaygınlaştırmak adına mahallelere, köylere gidiyoruz ve orada seminerler veriyoruz. Tabi kadınların gelmesi için çok çaba harcıyoruz. Özellikle köylerde tarlada çalışan, işte,atölyede çalışan, üretim yapan kadınların zamanını bir araya getirip toplamak gerçekten zor olabiliyor ama beş kişi de olsa altı kişi de olsa, biz o zamanı en etkin nasıl kullanırıza bakıyoruz ve onlarla çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Sultan: Anladığım kadarıyla hem kamuyla hem sivil toplumla hem belediyelerle çok yakın temas içinde çalışmanız gerekiyor. Zaten beklenen de bu. Siz biraz aracılık yapıyorsunuz gibi görünüyor. Kendi yapabildiğinizi yapıyorsunuz. Yapamadığınızı diğer kurumlardan destekleşerek dayanışma içinde yapabiliyorsunuz. Sığınmaeviiçin çok başvuru oluyor mu? Senin daha önce de sığınma evinde çalıştığından hareketle soruyorum bunu.
Seher: Başvuru oluyor. Kamuyla ilişkilerimiz aslında istediğimiz ölçüde değil. Hakikaten çok daha iyi olmasını ve çok daha yoğun çalışmayı isteriz ama kadın hakları bazında çalıştığınızda kamu biraz geride durmayı, sizinle ilişkiyi sınırlandırmayı tercih ediyor. Açıkçası maalesef orada da kişi bazlı gidiyor ilişkiler. daha önce bir yakınlığınız varsa,çalışmışsanız, biliyorsanız, o insanlarla iletişimi sürdürebiliyorsunuz. Yine yaptığımız çalışmalarda sığınmaevibaşvurusu hiç azalmıyor. Her zaman var. Kadınlar evden ayrılmak zorunda kaldıklarında gerçekten ilk karakola ya da hastaneye gidiyorlar. Bize söyledikleri en çok şu oluyor:“İnternetten sizi buldum.” “Sosyal medyadan buldum.” Artık kadınlar, dijital sistemi de fazlasıyla kullanmaya başladılar. Birçok yerden bize ulaşıp gelebiliyorlar. Sığınmaeviyle ilgili şöyle bir sıkıntı var, İzmir'de de kapasite çok dar. Az sayıda sığınmaevi var. İzmir genelinde 7 sığınmaevi ihtiyacı karşılayamıyor. O nedenle kadınlar başka bir ile çocuklarıyla birlikte gitmek zorunda kalabiliyorlar. Bunu da çok tercih etmek istemiyorlar. Çünkü bütün hayatları İzmir'de, burada yaşamışlar. Burada sosyal çevreyi kurmuşlar. Karar verip başka bir ile gitmek konusunda çok ikircikli tutum sergileyebiliyorlar. Fakat çaresiz olunca, size destek verecek başka bir mekanizma bulamadığınızda gitmek durumunda kalıyorsunuz, kadın ve çocuk olarak. Orada da yine biz güvenilir kişilere yönlendirmeye çalışıyoruz. Mümkün mertebe, fırsat olduğunda ya da imkân varsa. Çok uzun süre kalamıyorlar bildiğim kadarıyla. Kendi gözlemimi burada ifade edeyim. Çünkü toplu yaşam çok zor. Sığınmaevlerinde birçok ihtiyacı olan kadınlar tek bir bina içerisinde ortakkalmak zorunda. Öyle olunca da yapamıyorlar, çok sürdüremiyorlar. Biz o yüzden sığınmaevlerinin yapısının değişmesini istiyoruz. Kadınların biricikliğini, özel ihtiyaçlarını da görebilen, daha az kişinin kaldığı odaların, daha geniş mekânların olduğu sığınmaevleri için hâlâ baskı oluşturmaya çalışıyoruz birçok mecrada. Yaşanabilir sığınmaevlerinin olması gerekiyor. Bir kere kadınların burada çok uzun süreli kalıp güçlenebilmesi için bu nitelikteTürkiye’de hizmetler var mı? derseniz, buna çok net bir cevap veremem. koşullar gerçekten çok zor, onu söyleyebilirim. Ekonomik yoksulluk kadınları çok etkiliyor. Evden ayrılırken kiraya bir ev tutmak, oranın kirasını ödemek, iş edinmek, çocuğunun okul ihtiyaçlarını karşılamak konusunda kendisine güvenemiyor. Çünkü sistem bunu destekler nitelikte değil Türkiye’de. Dünyada ne kadar var onu da zaman zaman tartışıyoruz. O yüzden kadınlara sunulan desteklereulaşabilmelerini sağlasak bile bunlar kısa süreli oluyor. Bir ay iki ay, bazen hiç bulamıyoruz bu destekleri. Kadınlar da şiddet ortamından uzaklaşmak konusunda her zaman gerektiği gibi karar veremeyebiliyorlar. Çünkü sonrasında düşününce biraz daha bekleyip görmek istiyorlar. Belki koşullar değişir, belki şiddet biter, belki bazı şeyleri ben yeniden oluşturabilirim diyeo ortamda kalmaya da devam edebiliyorlar.
Sultan: Birazda sanki sığınmaevlerinde uzun süre kalabileceğine güvenemiyor. Ondan sonraki hayatında yeterli desteği bulabileceğine güvenemiyor olabilir. Tabi o şiddet ortamında kalma konusunda. Sığınmaevinde uzun süre kalamıyor demiştin. Sığınmaevinden ayrıldıktan sonra tekrar aynı ev ortamına dönüşler yoğun bildiğim kadarıyla.
Seher: Evet, çünkü sığınma evi sonrası hayatı destekleyecek bir sistem de çok kurulmuş değil. yurt dışında örnekleri var. Bir yıl süreyle bir buçuk yıl süreyle az bir kirayla ya da bir bedelle kadınların işe gitmesi, iş edinmesi mümkün olabiliyor. Çocuklarını kreşe bırakabiliyorlar. Orada da çok cüzi bir ücret ödeyebiliyorlar. destek mekanizmasını oluşturduğunuzda aslında kadınlar kendi hayatlarını kurma konusunda daha cesurca davranabiliyorlar. Biraz önünü görürsen neler yapabileceğini hissedersin. O zaman cesaretinitoplayabiliyorsun. Ama bizde bu hala çok güç.
Sultan: Belediyedeki sığınmaevlerinde de kamudaki sığınmaevlerinde de bu böyle bildiğim kadarıyla. Sonrasındaki hizmetlerde çok örgütlenmiş bir hizmet yok.
Seher: Belediyelerin ki kamuya göre daha iyi durumda. Çünkü belediyenin kendi hizmetlerinden yararlanması çok daha kolay oluyor. Kadınların oradaki destekleri kamuya göre daha iyi. Çok iyi örnekler görebiliyoruz. İstanbul’da 12 yerel belediye, mesela sığınmaevi sonrası ya da şiddetten sonra kadınların kalabilecekleri evler oluşturmaya başladılar. Hatta 13 yaşından büyük oğlan çocuklarının da yanında kalabileceğiyerler var. Sığınma evi mevzuatı der ki “12 yaşından büyükoğlan çocukları anneleriyle aynı kurumda kalamazlar”. Belediyeler artık onlara yönelik evler de oluşturmaya başladılar. Bu çok güzel bir gelişme hakikaten ama sayılarının çok artması gerek
Sultan: Bunun yaygınlaşması gerekiyor. Çok teşekkür ederim. Çok kapsamlı bir konuşma yapmış olduk. Derneğinizi de tanımış olduk. Seher’ciğim, Umudun Kadınlarına son olarak ne söylemek istersin?
Seher: Sizlere sesimle ulaşabileceğim için çok mutlu oldum. Biz kadınların çabası, mücadelesi bitmiyor. Hepimiz aslında aynı alanda ama farklı faaliyetleri sürdürüyoruz. O nedenle dayanışmaya devam diyorum. Dayanışma yaşatır, teşekkür ederim.
Sultan: Çok teşekkür ederim. Sevgili Umudun Kadınları dinleyicileri Seher Gündoğan’la birlikteydik. İzmir KadınDayanışma Derneği Yönetim Kurulu başkanı. Bir sonraki söyleşide tekrar birlikte olmak dileğiyle hoşça kalın.
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.