YAZAN: Aynur Yurtseven
Durakta otobüs bekliyordum. Yanıma bir anne ve oğul geldi. Selamlaştık, konuşmaya başladık. Sanki birbirimizi yıllardır tanıyor gibiydik. Anne oğlunu tanıttı. “Adı Hasan, otizm engeli var” diye söze başladı. Ben de engelli olduğumu söyleyince, sohbet derinleşti. Engel konusunda o kadar derin sıkıntılarımız var ki ayaküstü bile olsa acil çözümlenmesi gerekli konularda yoğunlaşıyoruz. Telefon numaralarımızı aldık, bir daha buluşmak üzere ayrıldık.
Tekrar buluştuğumuzda, anneyle çok mutluyduk. Birbirimizi daha iyi tanıyacaktık. Anne başladı anlatmaya. “Adım Çiğdem. 45 yaşındayım. Dayak yiyerek, ezilerek büyüdüm. Hiperaktif bir çocuktum. Hep ötekileştirildim. Bu yüzden kendimi hep ezik görüyordum. Bunu yenmek için çok çabalıyordum. Toplum dışına itilmiştim. Tam kendimi toparladığımda, evlendim. İyi bir evlilikti. Bir oğlumuz oldu. Adını ‘Hasan’ koyduk. Hasan, kendi yaş grubundaki çocuklardan farklıydı. Doktora götürdüğümüzde, ‘Otizmli’ olduğunu öğrendik. Hasan’ım, bizim bütün dünyamız oldu. Konuşamıyordu. Babasını, babaannesini çok seviyordu. İlk önce babasını, sonra da babaannesini kanserden kaybettik. Hasan’ımın iki sevdiği yok olmuştu. İkimiz için zor dönem başlamıştı.
Bir an önce toparlanıp Hasan’ım için neler yapabileceğimi düşündüm ve araştırdım. Oğlum hayatını mutlu yaşasın, örnek olsun istiyordum. Bu arada buz pateniyle tanıştık. Bütün zorlukların üstesinden geldi. Artık oğlum başarılı bir patenci olmuştu, ödüle doymuyordu.
En güzel günlerimi Hasan’ımla yaşıyorum. Sinemaya, tiyatroya, alış-veriş merkezine birlikte gidiyor, eğleniyor ve çok keyif alıyoruz. Bazen bir anne olarak kendi kendime, ‘Eksik kaldığım oluyor mu?’ diye soruyorum. Hasan’ı ne kadar anlatsam doyamıyorum.”
Ya sizi Çiğdem anne! Sizi de anlatmaya sayfalar yeter mi? Kendi çocukluğundan beri verdiğin mücadelende yolun açık olsun. Oğlunla mücadeleniz, hepimize ışık olsun.
Bir anne ve oğluna ‘Umudun Kadınlarından’ selam olsun.
21 Haziran 2022
Durakta otobüs bekliyordum. Yanıma bir anne ve oğul geldi. Selamlaştık, konuşmaya başladık. Sanki birbirimizi yıllardır tanıyor gibiydik. Anne oğlunu tanıttı. “Adı Hasan, otizm engeli var” diye söze başladı. Ben de engelli olduğumu söyleyince, sohbet derinleşti. Engel konusunda o kadar derin sıkıntılarımız var ki ayaküstü bile olsa acil çözümlenmesi gerekli konularda yoğunlaşıyoruz. Telefon numaralarımızı aldık, bir daha buluşmak üzere ayrıldık.
Tekrar buluştuğumuzda, anneyle çok mutluyduk. Birbirimizi daha iyi tanıyacaktık. Anne başladı anlatmaya. “Adım Çiğdem. 45 yaşındayım. Dayak yiyerek, ezilerek büyüdüm. Hiperaktif bir çocuktum. Hep ötekileştirildim. Bu yüzden kendimi hep ezik görüyordum. Bunu yenmek için çok çabalıyordum. Toplum dışına itilmiştim. Tam kendimi toparladığımda, evlendim. İyi bir evlilikti. Bir oğlumuz oldu. Adını ‘Hasan’ koyduk. Hasan, kendi yaş grubundaki çocuklardan farklıydı. Doktora götürdüğümüzde, ‘Otizmli’ olduğunu öğrendik. Hasan’ım, bizim bütün dünyamız oldu. Konuşamıyordu. Babasını, babaannesini çok seviyordu. İlk önce babasını, sonra da babaannesini kanserden kaybettik. Hasan’ımın iki sevdiği yok olmuştu. İkimiz için zor dönem başlamıştı.
Bir an önce toparlanıp Hasan’ım için neler yapabileceğimi düşündüm ve araştırdım. Oğlum hayatını mutlu yaşasın, örnek olsun istiyordum. Bu arada buz pateniyle tanıştık. Bütün zorlukların üstesinden geldi. Artık oğlum başarılı bir patenci olmuştu, ödüle doymuyordu.
En güzel günlerimi Hasan’ımla yaşıyorum. Sinemaya, tiyatroya, alış-veriş merkezine birlikte gidiyor, eğleniyor ve çok keyif alıyoruz. Bazen bir anne olarak kendi kendime, ‘Eksik kaldığım oluyor mu?’ diye soruyorum. Hasan’ı ne kadar anlatsam doyamıyorum.”
Ya sizi Çiğdem anne! Sizi de anlatmaya sayfalar yeter mi? Kendi çocukluğundan beri verdiğin mücadelende yolun açık olsun. Oğlunla mücadeleniz, hepimize ışık olsun.
Bir anne ve oğluna ‘Umudun Kadınlarından’ selam olsun.
21 Haziran 2022
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.