Sarı saçları, parlament mavi örgülü, sol omzunun altı işlemeli kazağı ile gülümsüyor. Önünde açık bir defter, sağ elinde kalemi var.
YAZAN: Aynur YURTSEVEN

Bir gün Eski Foça’ya arkeoloji kazılarında çalışan arkadaşımı ziyarete gitmiştim. Arkadaşım insanları, doğayı ve hayvanları çok seven, onların hakları için mücadele eden biridir. Engelli olduğumdan oradaki engelli tanıdıklarından söz açıldı. Sinan’ı anlatmaya başladı. Onunla hemen tanışmalıydım. Telefon etti ve Sinan yanımızdaydı.
Sinan, kollarını rahatlıkla kullanamayan, başını sabit tutamayan, anlattıklarını zorlukla ifade eden biriydi. O konuştukça, ben onu hep anladım, hep anladım… Sinan demek, mızrak demek, silahların ucu demek, süngü demek. Önüne konan tüm engelleri tek tek, adına yaraşır şekilde yıkarak gelmiş. İlk mücadelesi, ailesine karşı başlamış Sinan’ın. “Evden çıkamazsın.” demişler, direnmiş, çıkmış. “Okuyamazsın.” demişler, okumuş. “Foça’nın dışına çıkamazsın.” demişler, yine direnmiş, çıkmış. “Başaramazsın, yapamazsın, gidemezsin.” sözlerinin önüne mızrak olmuş. Öyle bir başarmış ki şu anda Eski Foça Belediyesinde çalışıyor. Engelliler masasının da kurulmasını başarıyor.
Ben onun azminin zaferini gördüm. Görevini tam anlamıyla yaptığını en iyi bilenlerdenim. Sinan’a göre; sabırla, azimle, bilinçle bütün zorluklar aşılır, bütün sular akar yolunu bulurdu.
İyi ki Eski Foça’ya arkadaşımı ziyarete gelmiştim. İyi ki seni tanıdım, iyi ki benim kardeşim oldun. Engelliliğimi, “zor, yapamam, bilemem, başaramam” sözlerini yeniden gözden geçirmemi düşünmemi sağladığın için sana binlerce teşekkürler can kardeşim.
15 Ekim 2022

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.