İyileşmek ve iyileştirmek kavramları, bazı otoritelerce psikolojik, sosyolojik açıdan yıllar yılı incelendi, irdelendi insanlar üzerinde. Kadın erkek, ana evlat, eşler, kardeşler arası ilişkiler gözlendi, ortaya çıkan sorunlara çözüm bulunmaya çalışıldı.
Yetmedi, yetemedi bu yapılanlar kuşkusuz. Sorun neredeydi? İzlenecek yol hangisiydi?
Eğitim, öğretim olsaydı tek çözüm, söz konusu sıkıntılar öğretmenler, doktorlar, mühendisler arasında yaşanmayacaktı. Oysa çoklarına tanık olduk bu güne dek. Ezilen, ezen yok sayan, yok sayılanlar vardı içlerinde. Demek ki tahsil, diploma yetmiyordu yaşanmayacaklara. O halde yetişme çevresi, yetiştirme yöntemleri de önemliydi.
Doğaldır ki çoğumuz psikolog, sosyolog değiliz ama irdelenmek istenen sorun ve çözümler hakkında söz sahibi olmamamız düşünülmemelidir. Şimdiye dek izlenen çözüm yöntemleri yetersiz, dahası yanlış da olabilir.
Örneğin, eşler arasındaki sorunlar incelenirken genelleme yapmak yanlış bir yol izlemeye neden olabilir. Belki sayısı çok olmasa da birlikte el ele aynı hedefe yürüyen eşleri yok saymamak gerekir. Bilindiği üzere, sözü edilen bu tür eşlere, tahsil görmüş kesimlerde olduğu gibi eğitimsiz kesimlerde de rastlamaktayız. Bu durumda ortaya başka başka olgular çıkabiliyor. Örneğin, sevgi yoksunluğu veya aşırı korumacılık, özgüven eksikliği gibi özellikler olumsuz davranışlara davetiye çıkarabilir. O halde ne yapmalı? Amacımız sorunlu eşlerin sırtını sıvazlamak değildir ama bir takım iyileştirmeler denenebilir.
Şimdi, “Neye göre, kime göre iyileştirme diye düşünülebilir. Kastedilen psikopat ya da hasta ruhlu olanlar değil. Örneğin bu kişilerde, yetiştiği çevrenin yetiştirme yönteminin etkisinden arındırılmak suretiyle iyileştirme gerçekleşebilir. İyileştirme ise sevgi desteği, olumlu davranışlar karşısında onay verme, alkışlama ya da ileriye atılan adımlarda güdüleme, yanında olma arzusunu belli etme olabilir. Bu tür yöntemler az da olsa denenmiştir ve sonuç alınmıştır. Böylelikle bazı evlilik kurumları yıkılmaktan kurtulmuştur.
Biz kadınlar çoğu zaman ötekileştirildiğimizden dolayı yakınırız, böyle olmaması için çözümler üretiriz. Oysa yalnızca ötekileştirilen bizler değiliz. Bazı erkekler, yaşlılar, engelliler, toplum içindeki bazı azınlıklar, başörtülüler de ötekileştiriliyor. Bütün bunlar da göz ardı edilmemeli, onların da hakları gözetilmelidir.
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.