selvetbayraktarr@hotmail.com
Uzun, gür, kahverengi saçları, mavi kazağıyla, elleri klavyenin üzerinde çalışıyor.
Bir tiyatro sahnesi. Sahnenin önünde kırmızı kadife perdeler kapalı. Perdelerin üzerine sahne ışıkları vuruyor ve bu ışıklar perdelerde parlaklık yaratıyor. Sahnenin önünde izleyiciler karanlıkta oturuyor. İzleyicilerin sadece siluetleri seçilebiliyor. Sahneye odaklanmış bir spot ışığı da var.

Merhaba değerli Umudun Kadınları Dergisi takipçileri. Sanata ve kadına dair haberlerden oluşan bir köşeyle sizlerlebuluşuyoruz yine. 



Önce başlıklar:



Ayten Gökçer: Sanatın ışığını sonsuza dek aydınlatan bir yıldızı kaybettik



Aynur Ressamoğlu hayatını kaybetti



Rumuz Goncagül’: Kadınların sıkışmışlığı ve umut arayışının sahnelenen öyküsü



'Katilimi Tanıyorum' kitabının prömiyeri yapıldı



Ayten Gökçer: Sanatın ışığını sonsuza dek aydınlatan bir yıldızı kaybettik



'Taçsız Kral', 'Yılan Hikayesi' ve 'İstanbul Kırmızısı' gibi yapımlarda yer alan usta oyuncu Ayten Gökçer, yaşama veda etti.



Gökçer'in cenazesi 15 Mayıs Çarşamba günü öğle namazına müteakip Zincirlikuyu Mezarlığı'na eşi Cüneyt Gökçer'in yanına defnedildi. Gökçer için devlet töreni yapılmadı. Ankara doğumlu Ayten Gökçer, 26 Ocak 1940 yılında dünyaya geldi. 1952 yılında Ankara Devlet Konservatuarı'nın bale bölümüne başlayan Gökçer, 1958 yılında Ankara Devlet Tiyatrosu'nun sanatçı kadrosunda göreve başladı.



1964 yılında tiyatro oyuncusu Cüneyt Gökçer ile dünyaevine giren Ayten Gökçer'in Aslı Gökçer Oba adında kızı var. Eşi tiyatrocu Cüneyt Gökçer ise 23 Aralık 2009 yılında hayatını kaybetti. 1988'de Devlet Sanatçısı olan Ayten Gökçer, pek çok ödül kazandı. 1999 yılında Yılan Hikayesi adlı dizi ile televizyon dizilerinde oynamaya başladı. 



Türk sahnesinin neşe dolu perdelerini açan, Ayten Gökçer, sanat dünyasına bıraktığı mirasla hepimizin kalbinde özel bir yer edindi. Onun ışığı, sahneleri aydınlatırken, tiyatro ve sinema dünyasına unutulmaz eserler kazandırdı.



Bale tutkusuyla başladığı sanat yolculuğunda, Ankara'nın soğuk kışında doğan bir yıldız olarak parladı. "Taçsız Kral" ile sahnede ilk kez göründüğünde, herkesin kalbinde ayrı bir yer edindi. Her rolünde gösterdiği heyecan ve heves, izleyicileri büyülemeye devam etti.



"Yılan Hikayesinde Belgin karakteriyle gönüllere taht kuran Ayten Gökçer, ustalığı ve sanatıyla hepimizi etkiledi. Sanatın doruklarına yürürken, eşi Cüneyt Gökçer'le birlikte aşkını da sahneye taşıdı.



Ayten Gökçer sanat dünyasına yaptığı katkılarla her zaman hatırlanacak. Şimdi aramızdan ayrılsa da, sahnedeki izi ve filmlerdeki sesi hep yaşayacak.



Ayten Gökçer'i kaybetmenin hüznüyle başımız önde, ancak onun sanatı ve mirasıyla yaşamaya devam edeceğiz. Sanat yolunda açtığı izleri takip ederek, onun anısını sonsuza dek yaşatacağız. 



Aynur Ressamoğlu hayatını kaybetti



İzmir'in ilk bale sanatçılarından Aynur Ressamoğlu, tedavi gördüğü Buca Seyfi Demirsoy Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yaşamını yitirdi. 1960 yılında Ankara Devlet Konservatuarı'ndan mezun olan ve İzmir'de ilk bale kursunu açan Ressamoğlu yıllar boyunca klasik bale sanatına birçok genç balerini yetiştirdi. Ünlü simalara da ilham veren Ressamoğlu, hem dans hem de bale sanatının tutkusunu, disiplinini ve gücünü bir nesle aktardı.



Rumuz Goncagül’: Kadınların sıkışmışlığı ve umut arayışının sahnelenen öyküsü



İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda Zafer Algöz’ün yönetmenliğinde sahnelenen bu yapıt, seyirciyi İstanbul’un tarihi bir semtinde, toplumsal baskılar ve ekonomik zorluklarla boğuşan bir ailenin yaşamına davet ederken Timur Selçuk’un müzikleri de oyunun atmosferini zenginleştirerek seyirciyi hikâyeye daha da çekiyor.



Geleneksel seyirlik oyun kalıplarını modern bir bakış açısıyla yeniden yorumlayarak, toplumcu gerçekçi tiyatroyu geleneksel renklerle harmanlayıp Türk tiyatrosuna yeni bir soluk getiriyor. “Rumuz Goncagül” de bu bağlamda çağdaş bir ortaoyunu olarak öne çıkıyor.  Oyun, kocasından kalan maaşla geçinmeye çalışan İnsaf Hanım (Dilek Güven) ve kızı Gülsün’ün (Şebnem ilgeer) trajikomik öyküsünü anlatıyor. İnsaf Hanım, kızının geleceğini güvence altına almak için evlilik ilanı veriyor ve bu ilan birçok talibin başvurmasına neden oluyor. Ancak her talibin farklı beklentileri ve çıkarları oluyor, bu da olayların hızla karmaşık ve komik bir hale gelmesine yol açıyor.



Sahne tasarımı minimalist bir sadelikle dikkat çekiyor; iki perde, ayna yansıması gibi yerleştirilmiş, aradaki boşluktan arka taraftaki müzisyenler görünüyor. Rampa şeklindeki sahne, ev işlevi de görmekte. Perdeye yansıyan el çizimi görseller, olayların nerede ve nasıl bir atmosferde geçtiğini anlatıyor. Rolü olmayan oyuncuların sahne kenarındaki sandalyelerde oturarak oyun sıralarını beklemesi, epik tiyatro unsurlarını modern bir yorumla birleştiriyor. Bu oyuncular, hem izleyici konumunda hem de oyunun bir parçası olarak her anı diğer oyuncularla birlikte takip ediyorlar. Dilek Güven, İnsaf Hanım rolünde izleyiciye gerçekçi ve derinlemesine bir karakter sunuyor. Anne şefkati, kararlılığı ve çaresizliği, seyircinin empati kurmasını sağlıyor. Şebnem Bilgeer, Gülsün karakterinin saflığını, umudunu ve yaşadığı hayal kırıklıklarını içtenlikle yansıtıyor. Efe Erkekli, Sıtkı karakterine karmaşık ve çok boyutlu bir kişilik kazandırıyor, mizahi ve duygusal anları ustalıkla dengeleyerek oyunun temposunu dinamik tutuyor. Yardımcı rollerdeki Duygu Gökhan, Erdoğan Aydemir, Engin Delice, Ahmet Dizdaroğlu, Uğur Keleş ve Buğra Kağan Kahraman da güçlü performanslarıyla oyuna önemli katkılarda bulunuyor.



Timur Selçuk’un besteleri, oyunun duygusal yoğunluğunu artırırken sahneler arası geçişleri yumuşatırken müzik, karakterlerin içsel yolculuklarına eşlik ederek hikâyenin iniş çıkışlarını vurguluyor. Pavyon ve gece yaşantısının sesleri, dönemin ruhunu sahneden seyirciye aktarmakta önemli bir rol üstleniyor. Bu müzikler, oyunun başından sonuna kadar büyük bir katkı sunuyor ve Timur Selçuk’un ezgileri tüm canlılığıyla salonu dolduruyor.



Zafer Algöz, oyunun temposunu ve duygusal yoğunluğunu dengede tutarak izleyiciye hem güldüren hem de düşündüren bir deneyim sunmayı ustalıkla başarıyor.



'Katilimi Tanıyorum' kitabının prömiyeri yapıldı



Gazeteci Sinem Nazlı Demir'in 'Katilimi Tanıyorum: Türkiye'de Kadın Kırımı' kitabının prömiyeri Beyoğlu İstanbul Concept Studio’da yapıldı. Demir'in, 29 kadının zorlu hayat mücadelesini anlattığı kitabının prömiyerine kadın mücadelesinin içinde bilinen pek çok isim yer aldı.



Katılımcılar arasında Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim, platform temsilcilerinden Ece Devrim, 17 yaşında hayatını kaybeden Helin Palandöken'in babası Nihat Palandöken, Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği İkinci Başkanı Avukat Aylin Moralıoğlu, Önce Kadınlar ve Çocuklar Derneği Avukatı Nilda Baltalı, Demir’in ailesi ve gazetecilik camiasından ile basın sektöründen pek çok isim yer aldı.



Prömiyer ilk olarak Katilimi Tanıyorum kitabının tanıtım videosu ile başladı. Ardından açılış konuşmasını Sinem Nazlı Demir’in meslek arkadaşı Zeynep Çam yaptı. Çam’ın ardından mikrofonu Demir aldı.



Gazeteci Demir’in konuşması sonrası söz, katılımcılara verildi. Demir, yazım sürecine atıf yaparak acısına ve mücadelesine yer verdiği kitabındaki kadınları anlattı.



Sinem’in ailesinin konuşmasının ardından, kadın mücadelesinin içerisinde yıllardır etkin mücadele eden isimler art arda konuştu.



Gelecek sayımızda görüşe bilmek dileğiyle umutla kalın.



20.05.2024

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.