selvetbayraktarr@hotmail.com
Uzun, gür, kahverengi saçları, mavi kazağıyla, elleri klavyenin üzerinde çalışıyor.
Bir sinema salonunda oturan kalabalık bir grup insan. Çoğu kişi dikkatle izliyor, bazıları duygusal görünüyor. Ön sırada oturan bir kadın gözyaşlarını siliyor, yanındaki başörtülü kadın gözlük takıyor ve üzgün görünüyor. Çevredeki diğer kişiler de dikkatle izliyor, bazıları düşünceli.
HAZIRLAYAN: Selvet BAYRAKTAR TOKAT

Merhabalar değerli okuyucu ve dinleyicilerimiz. Bu sayımızda yine dopdolu bir köşe hazırladık sizlere. Önce başlıklar:

Depremzede Kadınlardan '04.17 Belgeseli'

İstanbul 3. Uluslararası Kadın Oyun Yazarları Tiyatro Festivali Gerçekleşti

44. İstanbul Film Festivali'nden Zuhal Olcay'a 'Sinema Onur Ödülü'

GAIA-İpliğin Senfonisi Sergisi, 30 Kadının Eserlerini Bir Araya Getiriyor

Kadın Yazarlardan Polisiye Öyküler

Depremzede Kadınlardan '04.17 Belgeseli'

6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan büyük depremin ardından, Adıyaman'da hayata geçirilen "04.17 Belgeseli Film Atölyesi" 16-62 yaş arası 19 depremzede kadının emeği ile tamamlandı. 04.17 Belgeselinde yer alan kadınlar, süreci değerlendirdi.

Belgeselin kameramanı Pınar Arslan, belgesel çekiminde yaşadıklarını, "Belgeseli çekerken o ana (6 Şubat) gittik. O anları tekrar yaşadık, sürekli gözyaşım akıyordu. İki yıl oldu ama hâlâ ilk günkü gibi Belgeselin özellikle kadınlara yönelik olmasını istedik. Çünkü ortada yuva yok, sürekli çadır, konteyner... Süreç kadınlar için çok zor. Acı hâlâ ilk günkü gibi... İnsanlar 'ne olmuş konteynerde yaşayabilirler' diyorlar. Hayır, kadın için çok zor. “Bu acıları herkes bir görsün, orada hayat devam etmiyor" diyerek anlattı.

Arslan, belgesel çekiminde yer alan depremzede bir kadının iki kızıyla birlikte engelli kaldığını ve bir kızını kaybettiğini belirterek, "Çok etkilendim. Konteynerde yaşıyorlardı. İçim acıdı. Kadın mutsuzdu. Niçin mutsuzdu? Hem bir kızını kaybetmişti hem de kendileri engelli hale gelmişti. Bu durum beni derinden etkilemişti. Belgesel çekimi için enkaza gittiğimde küçük pabuçlar vardı, hâlâ enkazın içerisindeydi" diye konuştu.

22 yaşında otizmli bir çocuğu olan ev hanımı Bedriye Özel de "Kadınların acılarına ortak olmak için bu belgeseli çektik" dedi. Belgesel çekiminde yer alan gazeteci Armen Korkmaz ise şöyle konuştu:

"Karanlığın en derin saati 04.17'de yaşanan depremden sonra binlerce kadının hayatı değişti. Biz bu belgeselde kadınlar deprem anında neler yaşadılar, depremden sonra neler yaşadılar, nasıl direndiler, hayata nasıl tutundular, birbirleriyle nasıl dayanıştılar bunu anlatmaya çalışıyoruz. Bu belgesel çalışmasını yapma nedenimiz 19 depremzededen oluşan bu ekibin tarihe miras bırakması ve kolektif bir hafıza projesi oluşturmasıdır. Hâlâ depremin ilk günlerindeki gibi yaşıyoruz. Acılarımız taze ama sesimiz güçlü. Bir daha başkalarının da bu acıları yaşamaması için bir farkındalık oluşturma amacıyla belgesel projesine katıldık.” 04.17 Belgeselinin galası öncesinde yönetmen ve senarist Sevinç Baloğlu, belgeselde yer alan kadınlarla bir araya gelerek "Oya" filmini seyretti. Baloğlu, yaptığı değerlendirmede, "Adıyaman’da bir grup genç kadın atölye çalışması kapsamında çok yakın dönemde yaşanan depremi konu alan bir film yaptı. Onların belgeselleri üzerine konuşarak belgesel sinema üzerine söyleştik. Daha sonra son yaptığım belgeseli izlettim ve onların sorularını yanıtladım. Bu alanı sevdiklerini, sinema aracılığıyla hikâye anlatmanın tadına vardıklarını görmek beni çok heyecanlandırdı. Araştırmadan kamera kullanımına, kurgudan mekân düzenlemesine kadar her alanda çalışmışlar ve iyi bir ekip olmuşlar. 04.17 Belgesel Atölyesindeki Adıyaman’lı kadınlar gerçekten gönlümü fethetti" dedi.

Atölyenin katılımcılarından Tülay Açık, yaşadıkları süreci "Atölye hayatımızı tamamen değiştirdi. Yönetmen Sevinç Baloğlu’nun belgeselini izleme şansımız oldu. Bizim belgeselimize de güzel bir ışık tutacağını düşünüyoruz. Ayrıca bize kameralarını hediye ettiler, bunun için sonsuz teşekkür ediyoruz. 6 Şubat bizim için hem buruk hem de anlamlı bir gün olacak. Depremde kaybettiklerimizi anarken, ortaya koyduğumuz çalışmayı da insanlara göstermek için mücadele ediyoruz. Kefensiz olarak toprağa verilen yakınlarımızın bizlere bıraktığı emaneti bu belgeselle yansıtmayı ve vefa borcumuzu ödemeyi düşünüyoruz" diye anlattı.

Atölyeye katılan bir diğer isim Feride Cömert, çalışmanın kendileri için önemine dikkati çekerek şu ifadeleri kullandı:

"Asrın felaketi olarak nitelendirilen bu depremde çok acı yaşadık, birçok yakınımızı kaybettik. O süreçte elimiz kolumuz bağlıydı, bir şey yapamamanın çaresizliğini hissettik. Ancak bu atölye sayesinde sesimizi duyurma fırsatı bulduk. Şimdi en azından bir iz bırakmak, bizden sonrakilerin bu belgeselden öğrenerek daha iyi hazırlanmalarını sağlamak istiyoruz.”

İstanbul 3. Uluslararası Kadın Oyun Yazarları Tiyatro Festivali Gerçekleşti. Devlet Tiyatroları tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen "Uluslararası Kadın Oyun Yazarları Tiyatro Festivali” seyircisiyle buluştu.

Yurt dışından ve Türkiye’den önemli tiyatro gruplarını ağırlayan festivalin açılışı 7 Şubat Cuma günü, saat 20.00’de, İstanbul Atatürk Kültür Merkezi'nde Sırbistan'dan “Amazonlar” adlı oyunla yapıldı. Dünyanın birçok ülkesinden yalnızca kadın yazarların yazdığı, farklı kültürlerle harmanlanmış tiyatro metinleri, sahne performanslarıyla da desteklenerek izleyici ile buluşurken kadın yazarların söyleşileri, seminerler ve atölyeler de düzenlendi.

Dünyanın dört bir yanından gelen ekiplerin İstanbul'un sanat kültür yaşamına katkı sağladığı festivalde ayrıca Devlet Tiyatrolarının birçok bölgesi, özel tiyatrolar, İstanbul ve

Kocaeli Şehir Tiyatroları da İstanbullu sanatseverle buluştu. Tiyatro severler Atatürk Kültür Merkezi Tiyatro Salonunda, Üsküdar Tekel Sahnesinde ve Mecidiyeköy Sahnelerinde; Sırbistan, İspanya, Bulgaristan, Kuzey Makedonya, Hırvatistan, Yunanistan, İtalya, Rusya, Almanya ve Türkiye'den, seçilmiş kadın yazarlara ait seçkin sahne performanslarını izleyebildi. 8 Şubat Cumartesi günü Kayseri Devlet Tiyatrosu yapımı “On Kişiydiler” AKM Tiyatro Salonunda seyirci ile buluşurken, Sivas Devlet Tiyatrosu yapımı “Gizli Bahçenin Bezelyesi” adlı çocuk oyunu yine AKM Çocuk Sanat Merkezinde, Tiyatro Us’un sahnelediği “Fok Derisi Kavuşma” Üsküdar Stüdyo Sahnede, Antalya Devlet Tiyatrosu yapımı “Mutlu Son” Mecidiyeköy Büyük Sahnede seyirci karşısında oldu. Aynı gün AKM fuayede Hakan Dündar’ın “Atık Malzemelerden Kostüm Yapımı Atölyesi” de sanatseverle buluştu.

Festivalin üçüncü günü 9 Şubat’ta Devlet Tiyatrosu oyunları “On Kişiydiler”, “Gizli Bahçenin Bezelyesi”, “Mutlu Son” aynı sahnelerde temsillerine devam ederken, Tiyatro Gülgeç yapımı “Öfkenin Yakın Yüzü” Üsküdar Stüdyo Sahnede, Kuzey Makedonya’dan “Açık Aile” adlı oyun ise Üsküdar Tekel Sahnesinde İstanbullu tiyatro severlerin karşısına çıktı. 9 Şubat’ta ayrıca Mecidiyeköy Stüdyo Sahnede Ayşe Nil Şamlıoğlu’nun oyunculuk atölyesi de düzenlendi. 10 Şubat’ta İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları yapımı “Yaftalı Tabut” adlı oyun AKM Tiyatro Salonunda, Hırvatistan’dan “Rose: Kusurlu Bir Kız” Üsküdar Tekel Sahnesinde, Of Of İstanbul yapımı “Hikayesinde Senden Bahsetti” Üsküdar Stüdyo Sahnede, Ankara Devlet Tiyatrosu yapımı “Gökyüzü” ise Mecidiyeköy Büyük Sahnede seyirci ile buluşurken, Mecidiyeköy Stüdyo Sahnede de Evren Erbatur tarafından “Beden Dramaturjisi Araştırma Atölyesi” düzenlendi.

11 Şubat tarihinde AKM Tiyatro Salonunda İspanya’dan “Hesperides Bahçesi”, AKM Çocuk Sanat Merkezinde, Diyarbakır Devlet Tiyatrosu yapımı çocuk oyunu “Çorap Gonzo”, Üsküdar Tekel Sahnesinde, Antalya Devlet Tiyatrosu yapımı “Havada Yüzmek”, Üsküdar Stüdyo Sahnede, Sıla opçam yapımı “Nora Bir Bebek Evi Masalı” seyirci karşısına çıkarken, Mecidiyeköy Stüdyo Sahnede de Özlem Belkıs semineri düzenlendi. 12 Şubat’ta Erzurum Devlet Tiyatrosu yapımı “Dokuz Beş Müzikali” AKM Tiyatro Salonunda, GA Kolektif tarafından Sahnelendi. “Köprüden Önce Son Çıkış” Üsküdar Stüdyo Sahnede, Almanya’dan “Benim Dilim Öfke” Mecidiyeköy Büyük Sahnede, sanatseverle buluşurken, Sıla Topçam’ın düzenlediği “İş Yaşamında Storytelling Atölyesi” ise Mecidiyeköy Stüdyo Sahnede yapıldı.

13 Şubat’ta Yunanistan yapımı “Beyaz Gül Susturulamaz” AKM Tiyatro Salonunda, Konya Devlet Tiyatrosu yapımı “Trendeki Kız” Mecidiyeköy Büyük Sahnede

sahnelenirken, Mecidiyeköy Stüdyo Sahnede ise İpek Atagün Gezener’in “Atmosferi Bedenle Yaratmak Atölyesi” düzenlendi.

14 Şubat’ta Ankara Devlet Tiyatrosu yapımı “Siyahlı Kadın” AKM Tiyatro Salonunda, Adana Devlet Tiyatrosu yapımı “Üç Kedi Bir Dilek” adlı çocuk oyunu AKM Çocuk Sanat Merkezinde, Rusya’dan çocuk oyunu “Manolito Gafotos” Üsküdar Stüdyo Sahnede seyirciyle buluştu. Katia Merdinoğlu tarafından düzenlenen “Canlı Kodlama ile Tiyatroda Ses Efekt Tasarımı Atölyesi” ise Atatürk Kültür Merkezinde yapıldı.

15 Şubat’ta İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları yapımı “Sivrisinekler” Üsküdar Tekel Sahnede, Bursa Devlet Tiyatrosu yapımı “Mağara Kadını” Üsküdar Stüdyo Sahnede, Rusya’dan “Mana” Mecidiyeköy Büyük Sahnede seyirciyle buluşurken, Sibel Duru tarafından düzenlenen “Masal Terapi Atölyesi” de Mecidiyeköy Stüdyo Sahnede yer aldı. Festivalin kapanış günü 16 Şubat’ta ise Bulgaristan’dan “Kaybolmak” AKM Tiyatro Salonunda, İtalya’dan “Prisonwood” Üsküdar Tekel Sahnede, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları yapımı “Üç Jokerli Konken” Mecidiyeköy Büyük Sahnede seyirci ile buluşurken Beliz Güçbilmez’in “Dramatik Yazarlık Atölyesi” de Mecidiyeköy Stüdyo Sahnede yapıldı.

44. İstanbul Film Festivali'nden Zuhal Olcay'a 'Sinema Onur Ödülü' İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından, bu yıl 11-22 Nisan tarihleri arasında düzenlenecek 44. İstanbul Film Festivali’nin Sinema Onur Ödülü’nün sahibi belirlendi. Festival tarafından sinemaya gönül ve emek veren isimlere sunulan Sinema Onur Ödülü, bu yıl sinema ve tiyatro oyuncusu Zuhal Olcay’a sunulacak. Sanatçıya ödülü, festivalin 11 Nisan Cuma akşamı düzenlenecek açılış töreninde verilecek.

Ankara Devlet Konservatuarı’ndan mezun olan usta oyuncu ve şarkıcı Zuhal Olcay, 1980’li yıllarda, başta ilk televizyon filmi Sönmüş Ocak ve ardından Parmak Damgası olmak üzere ekranda çeşitli yapımlarda rol aldı. Bu süreçte, ekranın yanı sıra tiyatro sahnesinde de yer aldı ve kendisine Avni Dilligil Tiyatro Ödülü'nü kazandıran Martı (1986) oyunu ve şarkıcılık kariyerinin başlamasında büyük etkisi olan Evita (1989) müzikaliyle izleyiciyle buluştu.

Amansız Yol (Ömer Kavur, 1985) filminde rol aldı; Sahte Cennete Veda (Tevfik Başer, 1989) filmindeki performansıyla Almanya’da Altın Film Şeridi En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü kazandı. Sinemadaki bu başarısı Orhan Pamuk’un Kara Kitap romanından uyarlanan, İstanbul Film Festivali’nde Yılın En İyi Türk Filmi ve Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Film Ödüllerini kazanan Gizli Yüz (Ömer Kavur, 1991) ile devam etti. Hiçbir yerde (Tayfun Pirselimoğlu, 2002) ile başta İstanbul Film Festivali olmak üzere yurtiçi ve yurtdışında pek çok ödülün sahibi oldu. Kel Diva (2024) oyunuyla 26. Yapı Kredi

Afife Tiyatro Ödülleri Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu Ödülü başta olmak üzere pek çok ödül kazandı.

Olcay, 2024’ten bu yana Oyuncular Sendikası başkanı olarak görev yapmaktadır.

GAIA-İpliğin Senfonisi Sergisi, 30 kadının eserlerini bir araya getiriyor

Urla DAM ev sahipliğinde düzenlenen GAIA-İpliğin Senfonisi Sergisi, sanatçı Leyla Aslan küratörlüğünde yaklaşık 30 kadının eserlerini bir araya getiriyor. Sergi, yaratıcılığın estetik gücünü ve nakış sanatının inceliklerini birleştiriyor.

Hikâyeler; hayatın gözleri, geçmişin elleri, bugünün kalbidir. O gözler ki görür, o eller ki var eder, o kalp ki hisseder; anlamını arayan duygular hayat kumaşının üzerine hikâyelerini özenle işler. Her hikâye, ipliğe söz olur, ipliğin kıvrılıp büküldüğü yere rengini bırakır. Hayal etmeye davet eden renkler; ipliğin ilhamı, duyguların cesareti ve hayatın kaynağıdır: Kadındır. Varlığıyla hayatın kaynağı olan kadınların iplikle hayat kumaşına işlediği hikâyeler, GAIA İpliğin Senfonisi Sergisi’nde sesini buluyor.

Kadınlar, farklı tekniklerin, disiplinlerin, Rönesans, Romantizm, İzlenimcilik, Realizm gibi farklı akımların eşliğinde, kurallara ve geleneklere bağlı kalmadan, özgün bir üslupla yorumladıkları eserleri iplikle yeniden biçimlendiriyor. Eserlerine hayali ve umudu dâhil eden kadınlar, Türkiye’de kadın olmanın toplumsal gerçekliğini kolektif bir karşı duruşla farkındalığa dönüştürüyorlar.

Hayat kumaşına hikâyeler işleyen kadınların ilhamıyla ortaya çıkan eserler 13 Mart-1 Nisan 2025 tarihleri arasında İzmir’de, Urla DAM’da izleyicileriyle buluşuyor.

Kadın yazarlardan polisiye öyküler Polisiye edebiyatı, kadın kalemleriyle buluştu. “Dark Kadın Polisiye – Birinci Kitap”, yalnızca kadın yazarların kaleme aldığı polisiye öykülerden oluşan ve suç edebiyatına yeni bir perspektif kazandıran özel bir eser olarak okurların beğenisine sunuldu.

Türkiye’de kadın yazarların polisiye edebiyat alanına katkısını artırmak için Dark İstanbul Yayınevi tarafından hayata geçirilen projenin sloganı ise; ‘‘Yerli Polisiye Yükseliyor!”

Dark İstanbul Yayınevi Kurucusu Sami Dündar, “Dark Kadın Polisiye’ kadınların suç edebiyatındaki kalıcı izidir” dedi. Projede 16 kadın yazar, 16 öyküyle suç edebiyatına yeni bir bakış açısı sunuyor. Ayşe Erbulak, Lalehan Bosnalı, Hale Uzun, Aydan Aydın İnan, Fulya Ecem gibi yazarların yer aldığı seçki, Türkiye’de suç edebiyatına yeni bir yön kazandırmayı hedefliyor.

Gelecek sayımızda kadınların sanat alanında ortaya koydukları yepyeni performanslarla buluşmak üzere umutla kalın.

23.02.2025

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.