YAZAN: Sultan ÇAMUR KARATAŞ
Merhaba sevgili Umudun Kadınları izleyicileri. Biliyorsunuz Cumhuriyetimizin 100. yılı nedeniyle çalışmayan emeklilere, bir defaya mahsus olarak, 5000 Türk Lirası ödeneceğini Cumhurbaşkanı açıkladı. Bu miktara ikramiye demeye dilim varmadığı için, sadaka demekten de utandığım için ödeme diyerek devam edeceğim. Cumhurbaşkanı bu ödemenin emeklileri rahatlatacak bir karar olduğuna inanıyormuş. Çalışma Bakanı da hayırlı olduğunu, çok güzel bir sonuç elde ettiklerini söyledi. Keşke bu durumu sizlerle yüz yüze olacağımız bir görüşmede tartışma olanağımız olsaydı.
Biliyorsunuz Türkiye’de Temmuz 2023 maaş zammından önce 5500 TL olan emekli aylığı 7500 TL’ye çıkarılmıştı. Böylece en düşük emekli aylığı 7500 TL olarak açıklanmıştı. Temmuz'da emeklinin zam oranı netleşmişti. Emeklilerin yüzde 25 oranında zam alacakları belirlendi. Ama bir de baktık ki, meğerse emeklilerin yükseltilen maaşları, kök maaşa zam yapmak yerine, seyyanen para ekleyerek 7500 TL’ye çıkarılmış. Yüzde 25’lik zam, bundan düşük olan önceki maaş üzerinden yapılacakmış. Böylece çoğu emeklinin maaşına Temmuz’da hiç zam gelmemiş oldu.
Bu arada dul ve yetim aylığı alanların maaşı 7500 TL’nin altında devam ediyor.
Şimdi bu ücretlerin anlamına bir bakalım.
29 Eylül 2023’te yayınlanan verilere göre, dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarını ifade eden açlık sınırı 13.334,13 TL. Emekli aylığı, açlık sınırından düşük.
Yine 29 Eylül 2023’te yayınlanan verilere göre, gıda harcaması ile birlikte giyim, konut, kira, elektrik, su, yakıt, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarını ifade eden yoksulluk sınırı ise 43,443 TL. Emekli aylığı yoksulluk sınırından düşük. Zaten Türkiye’de yoksulluk sınırının üstünde maaşı olan kaç çalışan vardır ki?
Türkiye’de en az ücret olarak gördüğümüz asgari ücret 11 bin 402 TL. Emekli aylığı asgari ücretten düşük. Bir görüşe göre, en düşük emekli aylığının asgari ücretten düşük olmaması gerekiyor. Ama bakınca, asgari ücret, yoksulluk sınırından düşük, açlık sınırından da düşük.
Şimdi bu verileri ortaya koyduktan sonra, 5000 TL’lik ödeme açıklamasına geri dönüyorum. Ne demişti Cumhurbaşkanı? Çalışmayan emeklilere, bir defaya mahsus olarak verilecek. Hıııı! Demek ki, bu sürekli bir ödeme değil ve çalışan emeklilere verilmeyecek.
5000 TL’nin emeklinin yaşamına rahatlama getirecek bir miktar olmadığını, bir kere verince sorunları çözemeyeceğini, bu ödemenin ileride yapılacak maaş zammına bir katkısı olmayacağını öncelikle söyleyeyim.
Çalışmayan emekliye ödeme verip, çalışan emekliye vermeme ayrımcılığının mantığını anlayan beri gelsin. Çalışanlar gelir elde ediyormuş. O nedenle bu ödemeye ihtiyaçları yokmuş. Emeklileri çalışan ve çalışmayan olarak iki gruba bölmüşler. Böl yönet uygulaması.
Emekli deyince benim aklıma, artık iş yaşamında yeterince bulunmuş, vergisini, sigortasını ödemiş, emeklilik ödeneğini yatırmış insanlar geliyor. Öyleyse emekli neden çalışır? Demek ki devletin bağladığı emekli aylığı yeterli değil ki çalışıyor.
Şimdi bir bölme ölçütü daha geliyor. Çalışan emeklilerden bazıları kayıtlı, bazıları kayıtsız çalışıyor. Kayıtlı çalışanlar ödeme alamayacak, kayıtsız çalışanlar alacak. Kayıtlı çalışanların devlete kazançlarının vergisini ödediğini de unutmayalım. Ayrıca bu ek gelir ölçütü çalışmayan emeklilerin bazıları için işlemiyor. Bazılarının kira, toprak, faiz, kur korumalı mevduat gibi gelirleri olabilir.
Dul ve yetim aylığı alanlara da yine bir ayrımcılık yapılmış. Onlar 1500 ile 3300 TL arasında bir ödeme alacaklar.
Şimdi bu komik düzeydeki ödeme kıymete bindi, emeklileri birbirine düşürdü. “Neden o alıyor da ben alamıyorum?” tartışması başladı. Herkes o kadar zor geçiniyor ki, alınacak en küçük bir ödeme bile çok kıymetli ve minnet duyulması gerekirmiş gibi bir hale geldi. Bu minnet duygusu tam da hükümetin istediği bir duygu.
Şimdi ben bu durumun hangi yönünü tartışayım? Devletin bütçesinden, çalışana ve çalışmayana, insan onuruna yakışır bir yaşam sürmelerini sağlayacak aylığın layık görülmemesini mi? Asgari ücret alanlarla emeklilerin birbirine düşürülmesini mi? Emeklilerin çalışan-çalışmayan, kayıtlı çalışan-kayıtsız çalışan, ek geliri olan-olmayan diye birbirine düşürülmesini mi? Bu yaşananların bir ayrımcılık olduğunu, eşitlik ilkesine aykırı olduğunu mu? İnsanların bu koşullarda sağlıklı ve mutlu yaşamasının mümkün olamadığını mı? İnsanlar bunları tartışıp birbirine düşmüşken, vatandaşın aleyhine alınan kararları mı?
12 Ekim 2023
Merhaba sevgili Umudun Kadınları izleyicileri. Biliyorsunuz Cumhuriyetimizin 100. yılı nedeniyle çalışmayan emeklilere, bir defaya mahsus olarak, 5000 Türk Lirası ödeneceğini Cumhurbaşkanı açıkladı. Bu miktara ikramiye demeye dilim varmadığı için, sadaka demekten de utandığım için ödeme diyerek devam edeceğim. Cumhurbaşkanı bu ödemenin emeklileri rahatlatacak bir karar olduğuna inanıyormuş. Çalışma Bakanı da hayırlı olduğunu, çok güzel bir sonuç elde ettiklerini söyledi. Keşke bu durumu sizlerle yüz yüze olacağımız bir görüşmede tartışma olanağımız olsaydı.
Biliyorsunuz Türkiye’de Temmuz 2023 maaş zammından önce 5500 TL olan emekli aylığı 7500 TL’ye çıkarılmıştı. Böylece en düşük emekli aylığı 7500 TL olarak açıklanmıştı. Temmuz'da emeklinin zam oranı netleşmişti. Emeklilerin yüzde 25 oranında zam alacakları belirlendi. Ama bir de baktık ki, meğerse emeklilerin yükseltilen maaşları, kök maaşa zam yapmak yerine, seyyanen para ekleyerek 7500 TL’ye çıkarılmış. Yüzde 25’lik zam, bundan düşük olan önceki maaş üzerinden yapılacakmış. Böylece çoğu emeklinin maaşına Temmuz’da hiç zam gelmemiş oldu.
Bu arada dul ve yetim aylığı alanların maaşı 7500 TL’nin altında devam ediyor.
Şimdi bu ücretlerin anlamına bir bakalım.
29 Eylül 2023’te yayınlanan verilere göre, dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarını ifade eden açlık sınırı 13.334,13 TL. Emekli aylığı, açlık sınırından düşük.
Yine 29 Eylül 2023’te yayınlanan verilere göre, gıda harcaması ile birlikte giyim, konut, kira, elektrik, su, yakıt, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarını ifade eden yoksulluk sınırı ise 43,443 TL. Emekli aylığı yoksulluk sınırından düşük. Zaten Türkiye’de yoksulluk sınırının üstünde maaşı olan kaç çalışan vardır ki?
Türkiye’de en az ücret olarak gördüğümüz asgari ücret 11 bin 402 TL. Emekli aylığı asgari ücretten düşük. Bir görüşe göre, en düşük emekli aylığının asgari ücretten düşük olmaması gerekiyor. Ama bakınca, asgari ücret, yoksulluk sınırından düşük, açlık sınırından da düşük.
Şimdi bu verileri ortaya koyduktan sonra, 5000 TL’lik ödeme açıklamasına geri dönüyorum. Ne demişti Cumhurbaşkanı? Çalışmayan emeklilere, bir defaya mahsus olarak verilecek. Hıııı! Demek ki, bu sürekli bir ödeme değil ve çalışan emeklilere verilmeyecek.
5000 TL’nin emeklinin yaşamına rahatlama getirecek bir miktar olmadığını, bir kere verince sorunları çözemeyeceğini, bu ödemenin ileride yapılacak maaş zammına bir katkısı olmayacağını öncelikle söyleyeyim.
Çalışmayan emekliye ödeme verip, çalışan emekliye vermeme ayrımcılığının mantığını anlayan beri gelsin. Çalışanlar gelir elde ediyormuş. O nedenle bu ödemeye ihtiyaçları yokmuş. Emeklileri çalışan ve çalışmayan olarak iki gruba bölmüşler. Böl yönet uygulaması.
Emekli deyince benim aklıma, artık iş yaşamında yeterince bulunmuş, vergisini, sigortasını ödemiş, emeklilik ödeneğini yatırmış insanlar geliyor. Öyleyse emekli neden çalışır? Demek ki devletin bağladığı emekli aylığı yeterli değil ki çalışıyor.
Şimdi bir bölme ölçütü daha geliyor. Çalışan emeklilerden bazıları kayıtlı, bazıları kayıtsız çalışıyor. Kayıtlı çalışanlar ödeme alamayacak, kayıtsız çalışanlar alacak. Kayıtlı çalışanların devlete kazançlarının vergisini ödediğini de unutmayalım. Ayrıca bu ek gelir ölçütü çalışmayan emeklilerin bazıları için işlemiyor. Bazılarının kira, toprak, faiz, kur korumalı mevduat gibi gelirleri olabilir.
Dul ve yetim aylığı alanlara da yine bir ayrımcılık yapılmış. Onlar 1500 ile 3300 TL arasında bir ödeme alacaklar.
Şimdi bu komik düzeydeki ödeme kıymete bindi, emeklileri birbirine düşürdü. “Neden o alıyor da ben alamıyorum?” tartışması başladı. Herkes o kadar zor geçiniyor ki, alınacak en küçük bir ödeme bile çok kıymetli ve minnet duyulması gerekirmiş gibi bir hale geldi. Bu minnet duygusu tam da hükümetin istediği bir duygu.
Şimdi ben bu durumun hangi yönünü tartışayım? Devletin bütçesinden, çalışana ve çalışmayana, insan onuruna yakışır bir yaşam sürmelerini sağlayacak aylığın layık görülmemesini mi? Asgari ücret alanlarla emeklilerin birbirine düşürülmesini mi? Emeklilerin çalışan-çalışmayan, kayıtlı çalışan-kayıtsız çalışan, ek geliri olan-olmayan diye birbirine düşürülmesini mi? Bu yaşananların bir ayrımcılık olduğunu, eşitlik ilkesine aykırı olduğunu mu? İnsanların bu koşullarda sağlıklı ve mutlu yaşamasının mümkün olamadığını mı? İnsanlar bunları tartışıp birbirine düşmüşken, vatandaşın aleyhine alınan kararları mı?
12 Ekim 2023
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.