selvetbayraktarr@hotmail.com
Uzun, gür, kahverengi saçları, mavi kazağıyla, elleri klavyenin üzerinde çalışıyor.
Kırmızı ve pembe bluzlu, spor giyimli genç ve orta yaşlı iki kadın gülümseyerek ayakta duruyorlar.
SÖYLEŞİYİ YAPAN: Selvet BAYRAKTAR TOKAT

Selvet: Merhabalar sevgili takipçilerimiz. Şu anda çok aktif bir arkadaşımızla daha sizlerle birlikteyiz, Makbule Vergili. HDP’de kadın komisyonunda görev yaptığı gibi aynı zamanda Çanakkale il eş başkanı olarak görev yapıyor. Hoş geldin Makbule. Kendini bize biraz tanıtabilir misin?

Makbule: Hoş bulduk. Bir kamu kurumundan emekli oldum. Altınokta Körler Derneği Çanakkale Şubesi üyesiyim. HDP. Engelliler Komisyonunda siyasi, politik mücadele veriyorum.

Selvet: Bu kadar aktif çalışıyorsun. Mücadelenin içindesin. Aynı zamanda Altınokta Körler Derneği Çanakkale Şubesinde Kadın Meclisinde delegesin. Çok yönlü bir arkadaşımızsın. Engelli olarak bu kadar çok yönlü olmak zor mu?

Makbule: İstedikten sonra zor değil.

Selvet: “Her şey başarılabilir.” diyorsun. Çanakkale gibi daha küçük bir şehirde bir kadın ve engelli olarak yaşamak daha mı kolay? İstanbul gibi çok kozmopolit bir yerle karşılaştırarak soruyorum bunu.

Makbule: Bu duruma Çanakkale özelinde bakmamamız gerektiğini düşünüyorum. Daha küçük kırsal bir yer olarak da düşünülebilir. Türkiye’de kadın olmak, kadın mücadelesi vermek, tamamen apayrı bir durum… Maalesef bu mücadeleyi kadınlar vermek için yeterince gayret gösteremiyorlar. Çünkü aşırı eril ve feodalite, bu iki durum kadınları baskı altında bırakıyor. Kendi alanlarında bile yeterince gereken mücadeleyi veremiyorlar maalesef.

Selvet: Ne kadar güzel ki senin gibi örnekler var. Eş başkanlık görevine kadar yükselebilmişsin. Bulunduğun yapının kadına karşı bakış açısına da uygun bir durum bu. Engelli camiasıyla nasıl tanıştın? Engelli okuluna gittin mi? Eğitim hayatını nasıl sürdürdün?

Makbule: 1993 yılında Altınokta Körler Rehabilitasyon Merkezine gittim. 1994 yılında Altınokta Körler Derneğine üye oldum. Engellilik anlamında orada mücadeleye başladım. Fakat bu günkü engelli mücadele sürecini, o dönemlerle karşılaştırdığımızda, şu an herhangi bir mücadele olmadığını düşünüyorum. Daha önce amacına uygun, hak temelli mücadele veriliyordu. Şu an projelerle engelliler adına çalışma yürütülüyor. Bu kişisel bir mücadele... Bu nedenle bu tür STK’larda aktif olarak mücadele içerisinde değilim. 94’lü yıllardaki mücadelemizi eksilterek bitiriyoruz. Yöneticilerin, alanda çalışma yürütenlerin engelli toplumu açısından iyi çalışmalar ve hizmetler yapmadıklarını düşündüğüm için farklı alanlara yöneldim.

Selvet: Aslında engelli mücadelesini yoğunlaştırarak orada devam ettirmenin nedeni, o partinin kadına yönelik bakış açısının çok daha ileri düzeyde olması, doğru mu?

Makbule: Doğru. Parti politikamızda, engelliliğin uzuv eksikliği değil, ‘kişilerin yaşamındaki engellerle karşılaşmasıyla ilgilidir’ görüşü var. Bu mücadelede varlık göstermeye çalışıyorum. Engellilerin, özellikle kadın arkadaşların hemcinsleri için mücadele vermesi çok anlamlı ve önemli olacaktır. Yeter ki bu durumda ciddi olarak mücadele verelim.

Selvet: Kadınların ne olursa olsun, ama sivil toplum kuruluşu, ama başka demokratik kitle örgütleri mutlaka bir yerlerde mücadele etmeleri ve yoğunlaşmaları gerektiğini düşünüyorsun.

Makbule: Kadın her alanda kendinde eksiklik aramasın. Engelli-engelsiz hiç fark etmez, kadın mücadele ederse, bu mücadele sonucu elde edemeyeceği hak yoktur. Yeter ki kadın örgütlensin, tutarlı olsun, mücadele etsin.

Selvet: Bir yanıyla partinizin il merkezinde kadın çalışmaları yürütüyorsunuz. Bu mücadelelerde ne gibi engellerle karşılaşıyorsunuz, neler yaşanıyor, kadınlar evlerinden rahat çıkabiliyor mu? Bu anlamda eril zihniyet onları yönlendiriyor mu?

Makbule: Maalesef ülkenin gerçekleri parti çevresinde de geçerli. Eril zihniyeti ve feodaliteyi aşmakta biraz zorlanılıyor. Bu anlamda mücadele hız kesmeden devam edecek, ta ki tüm kadınlar özgür olana kadar. Kadınlar özgür olursa eğer, dünya özgür olacaktır. Bu şiarla kadınların özgür olması, mücadeleci olması anlamlıdır.

Selvet: İlk partiye girdiğinde bakış açıları aynı mıydı? Seni tanıyana kadar ön yargılı yaklaşanlar oldu mu, yoksa gerçekten hiçbir sıkıntı yaşanmadı mı?

Makbule: Herhangi bir sıkıntı yaşanmadı. Beni tanıyanlar kadın-erkek olarak değil de ‘Makbule yapar’ şeklinde yaklaştılar. Kararlı ve tutarlı olduğumu, çaba gösterdiğimi etrafa hissettirdiğim için burayı ayakta tutabilecek, katılımı sağlayabilecek örgütlenme bilincimin olduğunu söylediler. Bu nedenle arkadaşlar bana yetki ve görev verdiler.

Selvet: Onlar en az senin kadar güvendiler sana. Bu da bize şunu gösteriyor: Bir kadın mücadele ederse, bu tarz yerlerde demek ki kabul görebiliyor. Önce çalışmalarıyla kendini ortaya koyduğunda, iradesiyle, tutarlılığıyla, gücüyle… Bu da aslında umut verici...

Makbule: İster erkek, ister kadın olsun, ister engelli olsun, ister hiçbir engeli olmasın, tutarlı ve kararlı mücadele verirse eğer, kesinlikle alamayacağı bir hak ve yapamayacağı bir şey yoktur.

Selvet: Daha önce Altınokta Körler Derneği İstanbul Şubesindeydin sanırım. Yerleşim yeri değişince Çanakkale’ye taşındın. Yaptığın tespitlerin dışında neden hak temelli mücadele düştü? Gerçekten Türkiye’de sivil toplum örgütlerinde hak temelli mücadele düşmek üzere… Altınokta bundan mı etkileniyor, yoksa özelinde Altınokta’da hak temelli mücadele azaldı mı? Neden azaldı sence?

Makbule: Bence hak temelli mücadele, yöneticilerin, siyasilerin, sistemin böl parçala yönet çalışmaları, toplumu yoksullaştırmaları, siyasi politik alanları kendilerine muhtaç hale getirmeleri, insanların güvencelerini, mücadelelerini etkisizleştirdi. Muhtaç olan toplumun biat kültürünü üst seviyeye çıkardılar. Sendikalar, odalar, mücadeleden tamamen uzaklaştırıldılar. Param parça, küçük küçük topluluklar oluşmaya başladı. Amaç, dağıtmaktı, onu da başardılar. Örgütlü mücadele tamamen duraklamış vaziyette. Mücadele bitirildi, bırakıldı. STK’lar, engelli STK’ları proje üzerinden adı özne olsa bile özneye asla dokunmuyor, değinmiyor, öznenin herhangi bir ihtiyacını karşılamıyor, tamamen içki sofralarında, kendilerine özel tatil ya da kamplarda bir şekilde o paraları tüketiyorlar.

Selvet: Bütün sivil toplum örgütlerine yayılan böyle bir enerji olduğunu söylüyorsun. Bilinçli siyasi bir yaklaşım.

Makbule: Kendilerine muhtaç hale geldiğinde, insanları daha rahat yönetebiliyorlar. ‘Çok şükür, buna da şükürlerle’ toplumu mutlu olma çabasına zorluyorlar. Toplum gelinen noktada mutlu değil. İntiharlar, kadın cinayetleri, katliamlar hat safhada. Bunların tümünü düşünürsek, toplum mutsuz, huzursuz, buradan bu çıkıyor.

Selvet: Parti olarak engellilerle ilgili ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?

Makbule: Net olmamakla birlikte projelerimiz var. Bunlar sistem projesi değil. Çalışmalar karşısında ücret almadan, engellilerin durumunu anlatan bir belgesel çalışması, uluslararası çalışma planımız var. Türkiye’de partimizin Genel Merkez Engelliler Komisyonu beş pilot il olarak bir çalışma başlattı. Birinci il Diyarbakır. Bazı STK’lara ziyaretler, paneller, formlar yapıldı. Ankara, İstanbul, Van diğer pilot iller. Diyarbakır’daki etkinliklerin aynısını üç günlük program şeklinde planladık. Amacımız; engellilerin ve tüm toplumun insan haklarına uygun yaşamını sürdürebilmesi. Bu anlamda çaba gösteriyoruz. Biz politikamızda düşünüyoruz ve diyoruz ki engel yoktur, engelleme vardır. Bu engellemeler önümüzden kaldırıldığında, biz engelliler ve tüm toplum mutlu olacağız.

Selvet: Peki partinizin kadına bakış açısını nasıl buluyorsun?

Makbule: Partimiz, bir kadın partisidir öncelikle. Kadının beyanı esastır. Kadının almış olduğu karar, kesinlikle başka bir karma grup tarafından tartışılmaz. Kadının kararı esas olarak algılanır, yürürlüğe konulur. Bizde genel başkanlıktan, ilçe başkanlığına kadar eş başkanlık vardır. Çalışma politikamız, eş temsiliyet şeklinde yürüyor.

Selvet: Eşitlik, en küçük örgütlenmesinden, en büyüğüne, genel merkezine kadar şu anda yerleştirilmiş durumda. Biz de kutluyoruz, gerçekten çok değerli bence. Engelliye ailenizin bakış açısı nasıl? Gözlerini doğuştan mı kaybettin?

Makbule: Evet, doğuştan, az gören grubundayım tıbbi olarak. Az gören olduğum için eğitimde görenlerle birlikteydim. Şöyle bir çelişki vardı: Görenlerin arasında görsel sıkıntılar yaşadım. Görmeyenlerle birlikte eğitim alamadım. O dönem toplumda bilinç yeterince yoktu. Görmeyenlerin arasında ezileceğimi düşündüler. İlkokulu bitirdim ve ortaokulu yarım bıraktım.

Selvet: Tahtayı görmekte zorlandın o zaman.

Makbule: Evet. Çalışmaya başladıktan sonra ortaokul ve lise eğitimimi dışarıdan tamamladım. Memuriyette derece ve kademe almak açısından, bu gerekiyordu.

Selvet: İlk etapta ailen korumacı mı yaklaştı?

Makbule: Evet, her yetersiz ailede olduğu gibi, az görmeme rağmen güven ve güvensizlik aynı anda yaşanıyordu.

Selvet: Yaşamın içinde ailen engelleyici miydi, yoksa destekleyici miydi?

Makbule: Destekleyiciydi, engelleyici değildi.

Selvet: Bu konuda şanslı arkadaşlardan birisin o zaman. Dışarı çıkamayan, evinde sıkıntılar yaşayan çok insan var. Görmeyenler arasında az gören olmak, bir yanıyla görme engelli olarak kabul edilmemek, bir yanıyla da toplumda engelli olarak görülmek, bu karmaşa yaratıyor mu?

Makbule: Bu yaşamın kendisinde de ister istemez bir çelişki yaratıyor. Bir şey sorduğunda, bastonsuzsun, “Görmüyor musun?’ diyorlar. Gördüğümüzü sandıkları için “oku” diyorlar. Total görmeyenler, az görenlere göre daha avantajlı. Elinde baston olduğu için karşı taraf, bazı gereksinimlerinin olduğunu düşünebiliyor. Bizde öyle düşünülmüyor ama zaman zaman kendimize yetemediğimiz anlar oluyor.

Selvet: Son olarak bizlere vermek istediğin mesajlar var mı?

Makbule: Kadınların, özellikle engelli kadınların, ‘Dışarı çıkarılamıyoruz, mücadele edemiyoruz, yapamıyoruz, ne yapalım, yapsınlar’ diye bir şeyleri olmamalı. Hep birlikte ya var olacağız, ya yok olacağız. Mümkün olduğu kadar her alanda ama her alanda, sadece kadınlık, engellilik anlamında değil, duyarlı, tutarlı, mücadeleci olmak, olmazsa olmaz kuralımız olmalı.

Selvet: Değerli vaktini bize ayırdığın için çok teşekkür ediyorum sana. Dergimiz adına yaşamında ve mücadelende kolaylıklar diliyorum.

Makbule: Ben teşekkür ediyorum ve size de kolay gelsin, başarılar.

11 Kasım 2022

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.