sulesepin06@gmail.com
Bir masada oturmuş, ciddiyetle önündeki kağıtları inceliyor. Kısa, koyu kahverengi, küt saçları, vişne çürüğü uzun kollu, çizgili bir kazağı var.
Toplantı salonunda konuşmacılar için düzenlenmiş bir platform var. Platformun arka kısmında Türk bayrağı asılı, konuşma masasının ön tarafında yarım turuncu güneş betimlemeli kurum afişi asılı. Kırmızı kazak giymiş uzun siyah saçlı genç bir kadın konuşmacı platformunda elinde mikrofonla oturarak konuşma yapıyor.
YAZAN: Şule SEPİN İÇLİ

1-5 Aralık günleri arasında, Türkiye Görme Engelliler Derneğinin Kahraman Maraş’ta düzenlediği Hizmet İçi Eğitim seminerlerine konuşmacı olarak katıldım. Her çağrının bir öyküsü vardır ya, önce buradan başlayalım. Kör derneklerinde kadın yöneticilerin az olması bizim dert ettiğimiz önemli konulardan biri. Türkiye Körler Federasyonu’nun kadın örgütlenmesiyle ilgili başlattığımız mücadele sırasında, dernek başkanlarıyla iletişim kurduk. Türkiye Görme Engelliler Dernek Genel Başkanı Fatih Karadayı’yla, derneklerindeki kadın yöneticilerin durumu ve federasyona kadın yönetici verip veremeyecekleriyle ilgili bir tartışma yapmıştık. Bize kadınların yönetici olmalarında bir engel olmadığını, kadınların istemediklerini söylemişti. Genç ve dinamik bir ekibin iş başına geldiği ve 8 yıl dernek başkanlığı yapmış bir kadının olduğu bir dernekte bunun mümkün olamayacağını, kadın katılımının yollarının mutlaka aranması gerektiğini söylemiştim. Hizmet içi eğitim düzenledikleri zaman beni konuk edeceğini söyledi. Fatih sözünü tuttu ve beni eğitimlerine çağırdı.

Dört günlük bir eğitimin olduğunu duyunca, “Konuşma yapacağım aynı günde gidip dönme olanağı olsaydı keşke. Süre çok uzun.” diye düşündüm. Fatih, toplantılara istersek katılmayacağımızı söylese de bunu içime sindiremedim. Toplantılarda insanları yakından tanıma fırsatı kaçırılmamalıydı. Konuşmalardan öğrendiğim bilgi ve deneyimleri, sunumda kullanabilirdim. İyi ki toplantıların tümüne katılmışım.

Hizmet içi eğitim, dernek üyeleriyle birlikte yolculuk ederken başlamıştı. Örgütlenme, kadınların durumu gibi pek çok konuda özel sohbet etme fırsatını yakaladık. Farklı birikimlerde olan fakat yönetime girme konusunda kafalarında soru işaretleri olan kadınları tanıdım. Konuşmamın temelini oluşturmada katkıları çok büyük oldu.

Kahraman Maraş Şube Başkanı Mustafa Çakmak’la tanışmamız talihsiz bir iletişim kazasıyla başladı. Arkadaşlarla sohbet ederken, şube yönetiminde kadın olup olmadığını sordum. Kadın yönetici olmadığını söyleyen bir arkadaş, jet hızıyla başkanı yanıma getirdi ve “Söyle bakalım neden kadın yönetici almadın?” diye sordu. Başkan neye uğradığını bilemedi ve çok şaşırdı. Başladı savunmacı bir dille konuşmaya. “Aktif kadınların kimi eşim, kimi kız kardeşim. Başka biri yok,” Dedi. Sanki bu soruları sorduran benmişim gibi algılandım. Sunumun sonunda aramızdaki buzlar eridi ve özel sohbetimizde, “Yönetime kadınların girmesini gündemimize alıp düşüneceğiz. Dersimizi çalışarak geleceğiz. Size söz,” dedi.

Sunum yapacağım gün, tüm katılımcılar merakla bekliyorlardı. Karma örgütlerde kadın çalışması yapmak çok zordur. Hele hele kadınların ve erkeklerin bir arada oldukları toplantılar, çok tartışmalı geçebiliyor. Ben de çok kaygılıydım. Önce hangi konuları anlatacağımı paylaşarak söze başladım. Engelli kadın mücadelesinin tarihçesi, neden engelli kadın hakları ve kadın hakları? Kadın ve erkeklerin farklı özellikleri, kadınların ve erkeklerin kendileriyle yüzleşmelerinin yararları, Türkiye Körler Federasyonu kadın örgütlenme modeli, örgütlerin kadınları dâhil edebilmek için yapması gerekenler, sunumun konu başlıklarıydı. Sunumu aktararak deneyimleri paylaşmak istiyorum.

Şimdiye kadar yönetimde bulunmuş kaç kadın var? Kadınlardan çıt yok. Sonra yedekte olanlar ses çıkarttılar. Yedeklerle kendimizi avutuyoruz. Yönetimlerin asıl üyelerini sordum.

Dünyada ilk kez, 1995 yılında yapılan Dünya Kadın Konferansında engelli kadınlar gündeme geldi. Ülkemizde engelli kadınlar, 1980’lerden sonra derneklerde kadın komisyonları kurarak çalışmalarına başladılar. Kadınların sorunlarının neler olduğu konuşulurken, kadınlar daha çok engelli sorunlarından söz ediyorlardı. Daha sonra paneller düzenleyerek kendi sorunları konusunda yavaş yavaş bilinçlenmeye başladılar. 2000 yılında, engelli kadınların hak mücadelesi öncüsü rahmetli Fatdim Topçubaşı’nın önderliğinde, Ankara’da kör kadınlar yürüyüş yaptılar ve sorunlarını dile getirdiler. Dört kadın kurultayı düzenlendi ve engelli kadınların iş yaşamı, toplumsal yaşamı, medyada, siyasette ve örgütlenmede yaşadıkları sorun ve çözüm önerileri ele alındı.

Altınokta Körler Derneğinde kadınlar, Kadından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı, Kadın Meclisi gibi önemli taleplerin tüzüğe konması için mücadele başlattılar. Önce reddedildi, kadınlar yeniden gündeme getirdiler ve bu maddelerin tüzüğe konmasını sağladılar. Kadın meclisinde iki önemli kampanya yürüttüler ve 70000 imza toplayarak Arçelik ve LC Waikiki gibi firmaları ev aletleri ve kıyafete erişimlerinin kolaylaştırılması için harekete geçirdiler.

2009 yılında Altınokta Körler Derneği, Kibele Kadın Dergisini çıkarmaya başladı. 2022 yılında bir grup bağımsız engelli ve engelsiz kadın ‘Umudun Kadınları’ dergisini çıkardı. Her iki dergi de yayım hayatını sürdürüyor.

2011 yılında Engelli Kadın Derneği kuruldu. Ancak internette özellikle görme engelli kadınların mücadeleleri istediğimiz ölçüde yer almıyor. Demek ki medya yönümüzü daha da güçlendirmeliyiz.

Neden kadın hakları, neden engelli hakları? Uzun yıllar önce, engellilerin sorunları konuşulurken bunların insan hakları sorunu olduğu, genel olarak işsizlik çözülürse engellilerin iş bulma sorunlarının da çözülebileceği söylenirdi. Bu son derece yanlış bir değerlendirme. Farklı kesimlerin sorunları ve çözümleri farklı... Her kesim alanlarında mücadele verirse, o zaman etkili sonuç alabiliriz. Engelli haklarının olması gerektiğini kabul ediyoruz. Kadın hakları gündeme gelince, itirazlar başlıyor. ‘Neden erkek haklarını ele almıyoruz? Sadece kadınlar mı şiddet görüyor? Erkekler de görüyor.’ Gibi sorular ve anlatılan özel hak ihlali hikâyeleri… İnsanların bireysel olarak yaşadığı sıkıntılar vardır kuşkusuz. Biz burada istatistiki bilgiler üzerinden konuşmalıyız. Şiddet konusu konuşulurken, konu kadınsa kadın şiddetinden, erkeklerin toplumsal cinsiyet eşitsizliğinde algılanma biçimiyse, bu konudan söz edebiliriz. Kadınları öldüren erkekler olunca, erkek şiddeti, kadına karşı şiddet kavramları kullanılıyor. Kadınlar erkekleri öldürseydi, ki hiç istemediğimiz bir durum bu, ‘kadın şiddeti’ diyecektik.

Kendimiz engelli olduğumuz için engelli haklarını savunuyoruz. Dezavantajlı gruplar arasında yer alan kadınlar ve engelli kadınlar için de kadın hakları ve engelli kadın haklarından söz edebilmeliyiz.

Kadınlarla erkeklerin farklı davrandığı konular ve alanlar neler peki? Engelliler olarak ortak noktamız var. Çoğumuz yoksul ve korumacı ailelerden geliyoruz. Kırılgan olduğumuz kadar kırıcıyız da. Erkekler dışarıda, kadınlar da evde daha çok konuşuyorlar. Bu bilgiden sonra baktık ki 52 kişinin katıldığı toplantıya, 36 erkek, 16 kadın katılmış. Bu orana göre 6 erkek, 3 kadın söz almış. Toplantı katılım sayısına oranlandığında, Kadınlar açısından iyi bir rakam. Tüm konuşmacılar kendilerini çok iyi ifade ettiler, bilgi ve deneyimlerini paylaştılar.

Topluluklarda konuşurken, uyarılmalarına karşın, kadınlar kendilerini daha az tanıtıyor. Erkekler kendilerini tanıtmayı hatta hangi görevde olduklarını söylemeyi ihmal etmiyorlar. Kadınlar, daha çok hataları üzerinde yoğunlaşırken, erkekler yapabildikleri üzerinden konuşuyorlar. Örneğin, derneğinizin eski adıyla ilgili bir soru sordunuz. Kadın arkadaşlardan biri sessizce yanıtladı. Ben de yüksek sesle söylemesi için onu motive etmeye çalıştım. Korka korka yanıtladı. Yanıt doğru değildi. Kendine güvenemediğini, yanlış yapmaktan korktuğunu söyledi. Oysa derneğinizin başkan yardımcısı konuşurken, en az kaç federasyonun bir araya gelerek konfederasyon olacağı konusunu sürekli karıştırdığını belirtti ve yine yanlış söyledi. Dünyanın sonu mu geldi? Tabii hayır. Hata yaparak öğreniyoruz.

Kadınların çoğu yaptığı işlerde çok başarılı. Erkekler bir araya daha kolay gelebiliyor ve bir takım oyuncusu gibi çalışabiliyorlar. Hepsi aynı düzeyde başarılı olmayabilir.

Kadınlar, dernekleri evden çıkma, toplumsal yaşama dâhil olma olarak görürken, erkekler kolayca dışarı çıkabildikleri için örgütlenme konularına daha çok ağırlık verebiliyorlar.

Kendimizi geliştirebilmemiz için farklı konularda yüzleşebilmemiz çok önemli. Kadınlar kadınlıklarıyla, erkekler de erkeklikleriyle yüzleşebilmeliler. Bu yüzleşmeyi dernek ilişkileri üzerinden örnekler vererek açıklamak daha yararlı olacak. Dernek yönetimi en az beş kişiden oluşuyor. Hepsi aynı düzeyde çalışıyor mu? Hayır. Kadınlar yönetimdeyken, onların hep başarılı olmaları bekleniyor. Bir erkeğin yeterince çalışmaması, bir kadının çalışmamasından daha az dikkat çekiyor. Ev, çocuk, iş sorumluluğu olan bir kadın yönetime giriyor. Derneğe ayıracağı zamanla, diğer sorumlulukları arasında denge kurması çok zor bir iş. Bu sorumluluklar öylesine doğal karşılanıyor ki erkeğin bu sorumlulukları paylaşması bile beklenmiyor. Erkekler kadınların bu sorumluluklarının tamamını üstlenseydi, acaba dernek işlerini nasıl yürütebilirlerdi?

Kadınlar dernekteki işleri, evlerindeki mutfak sorumluluğunu üstlendikleri gibi görüyorlar. Mutfak işleri, evde görünmeyen bir emek. Aynı şekilde derneklerde en çok üreten kadınlar ve en az görünür olanlar yine kadınlar. Bu işler, geri hizmetler şeklinde değerlendiriliyor. Kadınlar yönetimde olmayı çok önemsemiyorlar ve çalışmanın, derneklerde aktif görevler almanın daha önemli olduğunu düşünüyorlar. Bu da erkeklerin işine geliyor. Kadın komisyonu başkanı olması, kermesler düzenlemesi onlara yetsin istiyorlar. Eylenmek, dinlenmek kadınların daha zor ulaştığı etkinlikler. Bunun yanında kendimizi geliştirici etkinlikler planlamamız çok değerli.

Kadın yıllarca evine kapanmış. Korumacı bir ailesi var. Baston kullanmayı yeni öğrenmiş. Kısa sürede kavrıyor bağımsız hareketi. Biz “bilgisayar öğren, dernek yönetimine gir,” diyerek beklentilerimizi sıralıyoruz. Bakalım hazır mı bu işlere?

Kadınların çoğu tutucu ailelerden geliyor. Dernek ortamında sudan çıkmış balık gibiler. Taciz, istismar davranışlarına daha çok maruz kalabiliyorlar. Dernek yöneticilerinin bu konuları da dikkate alarak çalışma yapmaları çok çok önemli.

Derneklerde uzun zaman yöneticilik yapan erkeklerin çoğu otorite haline gelmiş durumda. Eleştiriye açık değiller. Kendilerine karşı çıkan kadınları kaprisli olarak görüyorlar. Bu durumda kadınlar ya sessiz kalıyor, “Nasıl isterseniz öyle olsun.” deyip yeni çalışmalar yapmaya açık olmuyor, ya da yönetimden ayrılıyor. Bazı kadınlar da erkekleri otorite görüp onların karşısında sus pus olurken, aynı konu üzerinde tartışıldığında kadınlara karşı yıkıcı eleştiriler yapabiliyorlar. Erkeği otorite, kadını da kendinden aşağı görme davranışı. Önemli olan herkesi eşiti olarak görebilmek.

Bir kadın yönetime giremediği zaman, karşılaştırmayı bir kadın üzerinden, “Neden ben değil de şu kadın arkadaşı aldılar?” şeklinde sitem ederek yapıyor. Oysa karşılaştırmayı kendi yetenekleri üzerinden yapması gerekir. Kadınların kendilerini tanımaları ve dayanışmaları çok değerli.

Bizler daha çok bir arada olduğumuz için iki görmeyen evlilikleri daha fazla olabiliyor. Bu çok doğal. Sosyal Hizmet öğrencileri daha çok bir arada olduğu için onlarda da iki sosyal hizmet uzmanı evlilikleri daha fazla. Siz akıllı erkekler, birikimli, başarılı, akıllı kadınları eş olarak seçiyorsunuz. Daha sonra da yönetime kadın bulamamaktan yakınıyorsunuz. Çünkü çoğu eşiniz, ya da kız kardeşiniz. Eşlerin, akrabaların aynı yönetimde olması dedikodu yaratıyor. Bu durumda tercih edilen yine erkek oluyor. Bir kadın konuya vakıfsa, başarılı işler yapıyorsa, birinin eşi ya da kız kardeşi olması neden bu kadar önemli olsun? Bu dedikoduların yanlış olduğunun üzerine gitmelisiniz.

Bizim derneğimizde şimdiye kadar en fazla 5 kadın yönetimde bulundu. Son genel kurulumuzda iki liste çıkınca, en çok çalışma yapan kadınlar olmasına karşın, erkekler yönetime girme derdine düştüler ve kadınları unuttular. Fakat savunmaları şu: ‘Yönetime girecek kadın yok, hani nerede kadın yönetici?’ tabii olmaz. Şubelerden erkeklere öncelik tanır, kadınlara gelince, ‘O yapamaz,’ diye peşin hüküm verirseniz, kadınlar da örgütlenmezlerse sonuç bu olur. Bazan örgüt mücadelelerinde duraklama ve gerilemeler olabiliyor. Türkiye Körler Federasyonu genel kurulu öncesi kadınlar olarak bir araya geldik. Önce, yönetici olmak isteyen yoktu. Sonra, federasyon çalışmaları, kadınların yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verdik. Baktık ki, yönetime girmek isteyen 5 kadın arkadaş oluvermiş. Şu an federasyon yönetiminde 5 kadın var. Neden sizin dernekten bir kadın daha olmasın federasyonda?

Kadın katılımını güçlendirmek için neler yapabiliriz: kadınların derneklere gelmemesinden, yönetime kadın bulamadığınızdan yakınıyorsunuz. Bir genel kurul düşünün. İki liste yarışacak. 200 üyeniz varsa, liste taraftarları bunu gündem yapıp üyelerin neredeyse tamamını genel kurula getirirler. Kadın üyelerin genel kurula katılmalarını sağlamayı unutmazlar. O halde kadınların yönetime girmelerini gündeminize alıp çalışmalısınız. Çocukların sorumluluğu kadınlarda olduğu için onların dernek etkinlikleri ve yönetim kuruluna katılma zamanlarında oyun odası hizmetini yaşama geçirmelisiniz. Toplantı saatlerini kadınların durumlarına göre ayarlamalısınız. Kadınların birikimlerini fark etmeleri, yönetime katılmaları gibi konularda, deneyimli kişilerin katılacağı eğitimler planlamalısınız. Dernek genel kurulu gibi ortamlarda hatalarına yoğunlaşmadan, kadınları motive ederek sunum, divan başkanlığı yapmalarını sağlamalısınız. Sunucu olmak, sunum yapmak anlamına gelmez. Tıpkı bu eğitiminizde yaptığınız uygulamalara benzer dilekçe, karar defteri yazma gibi konularda uygulama içeren eğitimler planlamalısınız. Kadınları sürece dâhil edebilmek için ev ziyaretleri yapmalısınız. Eşlerden birinin yönetime girmesiyle ilgili verilen kararı, aile işlerine müdahale etmemek adına onlara bıraktığınızda erkek eş yönetime giriyor. Bu konuda da erkek eşlere yönelik eğitimler planlamalısınız.

Tüzük, yönetmelik gibi belgelerinize kadınlarla ilgili makul düzenlemeleri içeren maddeler koymalı ve bunları yaşama geçirecek çalışmalar yapmalısınız. Kurallarınız kadınlar için esnemeli. Neden sizde bir kadın meclisi olmasın? Engellilerin işe yerleştirmeleri için konan kota uygulamalarını, kadınların yönetim süreçlerine dâhil olmaları konusuna taşıyabilirsiniz. “Yönetime kadın bulamayız” kaygısı, kota uygulamalarının olmayacağı anlamına gelmez. Bulamazsanız, az kadın yönetici olur. Bu çalışmaları yaptığınızda kadın yönetici bulamamak diye bir engelin kalmayacağını düşünüyorum. Erkeklerle ilgili çalışma yapan ‘Yanındayız Derneği’ gibi erkek inisiyatiflerinden, erkekliğinizle yüzleşme konusunda destek alabilirsiniz.

Bir kadın katılımcı, erkeklerin kadınları yönetimde istemediklerini söyleyince, ortam çok gerildi. Bir grup erkek sesi konuşanı böldü ve daha sözü bitmeden söz isteyenler oldu. Eşlerle ilgili düşüncelerini paylaşmaya çalışıyordu. Konuşmasını bitirmesini, söylediklerinde haklılık payının olabileceğini söyledim. Sonra isteyenler söz aldı. Arkadaşın konuşmasını dinleyince, savunucu konuşmalar yapılmadı.

Kadın komisyon başkanı olan bir katılımcı, “İsyan ediyorum. Çok çalışıyoruz. Neden yönetimlerde kadınlar temsil edilmiyor. Bunu açıklayın bana.” Dedi. Ben inanıyorum ki bu kadın bir sonraki seçimde yönetici olacak.

Aralardaki sohbette bir yönetici, kadın üyelerin evlerini, yönetimde kadın olmadığı için ziyaret edemediğini, eşinin yönetime girmesi için dedikoduları göze alabileceğini paylaştı.

Beni çok düşündüren bir özel sohbet daha; Bir erkek katılımcı, bireysel olarak kendi haklarını savunan kadınların fazla olduğunu, bu kadınların dernek mücadelelerinde nasıl geri kaldıklarını bir türlü anlayamadığını anlattı. Gerçekten çok doğruydu bu. Anlaşılan, kendi haklarını savunmakla, birlikte mücadele etmek birbirinden çok farklıydı. Birlikte mücadele edebilmek için insanların güçlerini fark etmeleri ve birbirlerine güç vermeleri gerekiyordu.

Sunumdan olumlu etkilenen kadınların ve erkeklerin olduğunu fark ettim. Üye olduğum dernekte bu sunumu yapsaydım, bu kadar etkili olabileceğini hiç sanmıyorum. Çünkü aynı dernek içinde yıpranma, vefasızlık, yapılanı önemsizleştirme gibi sorunlarla karşılaşabiliyoruz. Önemli olan toplantıdan etkilenmelerin beslenerek bir dönüşüm yaratması. Birikimli kadınların güçlerini fark etmeleri, yeni etkinlikler planlayacaklarını söylemeleri bana umut verdi. Güzel gelişmeleri hep birlikte bekleyip göreceğiz.

18 Aralık 2022

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.