HAZIRLAYAN: Selvet BAYRAKTAR TOKAT
Merhabalar Hepinize. Sanata ve kadına dair haberlerle sizlerleyiz.
New York reklam panolarında bir ilk: Türk sanatçının eserleri sergileniyor.
Yağlı boya tabloları yapan sanatçı Sanem Altaylı'nın eserleri New York'ta reklam panolarında sergileniyor.
Altaylı'nın New York temalı 9 eseri, binlerce başvurunun içinde öne çıkarak kentteki reklam panolarında yer buldu.
Sanem Altaylı, eserleri New York billboardlarında yerini alan ilk Türk sanatçı oldu.
Başvurular arasından seçilen eserler, New York'un 5 bölgesinde 2 bine yakın reklam panosunda gösteriliyor.
Daha önce kara kalem çizimleri ve farklı eserleri Washington ve Azerbaycan'da sergilenen Altaylı, yaptığı açıklamada, eserlerinin 2018'den bu yana yaşadığı New York'ta reklam panolarında sergilenmesinden büyük mutluluk duyduğunu söyledi.
Altaylı, ''Sürekli billboardlarda birilerinin resimlerini görüp heyecanlanıyordum. Sonunda ilk Türk olarak resimlerimi oralarda görmüş olmak çok gurur verici. 4 yıldır resimlerimi biriktirdim ve başvurularım nihayet kabul edildi ve şu an sergileniyor. Yolda yürüdükçe kendi sanat eserlerimle karşılaşmak böyle bir şehirde, gerçekten çok güzel bir duygu'' dedi.
Eserlerine günlük hayatta herkesin gelip geçerken gördüğü ama çok dikkat etmediği yansımaları, kalabalıkları işlediğini anlatan Altaylı, ''Yansımaların bozduğu şekillerden çok etkileniyorum. Çok renkli bir şehir zaten burası. Her baktığım yerde bir şeyler görüyorum ve bunları insanlarla paylaşmak istiyorum. Gördüğüm şeylerin kalıcı olmasını istedim'' diye konuştu.
Türkan Saylan’ın hayatı anlatıldı: ‘Yaptıklarımızda yaşıyor’
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Kurucu Başkanı Türkan Saylan’ın hayatını anlatan “Ben Türkan Saylan” adlı tiyatro oyununun galası Saylan’ın doğum gününde Maltepe Belediyesi Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde yapıldı.
ÇYDD, Kumpanya Yapım ve Levent Üzümcü Tiyatrosu işbirliğinde sahnelenen oyunu Cengiz Toraman kaleme alırken Türkan Saylan karakterini Şenay Gürler canlandırdı. Dernek yöneticileri ve üyelerinin yoğun ilgi gösterdiği oyunda Gürler’e dış ses Mert Fırat, Berna Laçin, Levent Üzümcü, Uğur Dündar, Yetkin Dikinciler ve ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Ayşe Yüksel eşlik etti.
Oyun öncesi söz alan Levent Üzümcü, “Bazı durumlarda kimin ve neyin, kimi ve neyi sevmediği aslında bizim kimi ve neyi sevdiğimizin ne kadar doğru olduğunun göstergesidir” derken “Bu ülkenin vatandaşı olmaktan gurur duyacağımız kişiler yetiştiren Türkan Saylan isminden ve yaptıklarından hoşlanmayanların yaratmak istediği Türkiye’den hoşlanmıyorsanız, Türkan Saylan’ın yolundan gidiyorsunuz demektir” dedi.
Üzümcü’den sonra söz alan ÇYDD Genel Başkanı Ayşe Yüksel, “Türkan Saylan kendisini Atatürk’ün kızı olarak görürdü ve ‘Ben Atatürk’ün bana sağladığı haklarla bugün Türkan Saylan olabildim, olduğum andan itibaren de borcumu ödemem lazım’ diyerek bu düşünceyle çalıştı, emek verdi” ifadelerini kullandı.
Yeşilçam'ın usta oyuncusu Hayal Sirer yaşamını yitirdi.
Yeşilçam oyuncularından 77 yaşındaki Hayal Sirer, Antalya’nın Muratpaşa ilçesinde hayatını kaybetti. Bir süredir kalp yetmezliği ile mücadele eden Sirer, gece yarısı Atatürk Devlet Hastanesi’nde doktorların tüm çabasına rağmen yaşamını yitirdi. Oyuncunun ölüm haberini gazeteci yeğeni Rüya Kürümoğlu paylaştı.
Yaklaşık 50 yıldır Antalya’da yaşayan Sirer’in bir film çekimi için geldiği kenti çok sevdiği ve ev aldıktan sonra burada yaşamaya karar verdiği öğrenildi.
Sirer; 1971 yılında Kadırgalı Ali, İkisi de Zımba, Çirkin ve Cesur, 1970 yılında Kralların Kaderi, Herkesin Sevgilisi, Kalbimin Efendisi, Kan Kusturacağım, Ölünceye Kadar, Tehlikeli Oyun, Kan Yağmuru, Kralların Öfkesi, Çeko, Garibin Mezarını Taştan Oyun, 1969 yılında Boş Beşik (, Söyleyin Anama Ağlamasın, Gelin Ayşem gibi birçok yapımda rol aldı.
KİTAP TANITIMI:
YAZAN: Arzu Batı TÜMER ÖZEGE
BONZAİ
KİTABIN YAZARI: Alejandro Zambra
İSPANYOLCA’DAN ÇEVİREN: Çiğdem ÖZTÜRK
Şili’de son zamanlarda çıkan en parlak yazarların başında Alejandro Zambra geliyor şüphesiz. Zambra’nın ilk kitabı olan Bonzai, okuyucuyu içtenlikle saran, okuyucuda çok hoş tatlar bırakan bir Novella.(Kısa roman) Çok daha eski zamanlara ait bir yazım türü olmasına rağmen son zamanlarda çok sayıda novellanın yazıldığını ve Türkçeye çevrildiğini görüyoruz. İspanyol Dili ve Edebiyatı mezunu olan Zambra, bu kitapla Şili eleştirmenler ödülünü kazanmış.
2011 yılında Cristian Jimenez tarafından aynı isimle sinemaya da uyarlandı. Zambra, edebiyatçı kimliğinin yanı sıra Santiago’da bir üniversitede ders veren bir hoca, şair ve çeşitli gazetelerde yazmış olan bir gazeteci-yazar aynı zamanda. Türkiye gibi Şili de darbelerden çok
çekmiş bir ülke olduğu için Zambra’nın kitaplarını, deneme ve röportajlarını okurken hiç yabancılık çekmiyoruz. Adeta bizden biri gibi...
Anlatımın ve dilin içtenliğinin ve Çiğdem Öztürk’ün başarılı çevirisinin de bunda rolü büyük tabii.
Zambra her ne kadar hayranı olduğu, benim de hayranı olduğum, Roberto Bolaño’ya benzetilmekten rahatsızlık duysa da ortak birçok yanları var. Örneğin o da edebiyat dünyasına Bolaño gibi şiirle adım atmış.
Daha önce de bahsettiğim gibi “Bonzai” çok başarılı bir çeviri, sade ve duru bir anlatıma sahip. Çevirinin başarısı şurada olabilir; bu küçük ama büyük romanın hem sade hem de karmaşık olduğu duygusu veren ve aynı zaman da şiirsel denilebilecek havasını hiç bozmamış. Ben Türkçe orijinal diliymiş gibi okudum romanı. Yabancı isimler geçmeseydi içinde tamamen öyle hissedebilirdim.
“Yazmak daima bir özeleştiridir.” diyen Zambra’nın İspanyolcanın en iyi yirmi iki yazarı arasına girmesi haklı bir başarı bence. Yazarın “Eve Dönmenin Yolları, Ağaçların Özel Hayatı ve Okumamak” adlı kitapları da Notos Yayınlarınca yayınlanmış durumda. Benim gibi merak edenler için belirtme gereği duydum.
“Yıllar geçiyordu ve değişmeyen tek insan kitaptaki genç kızdı. Kavabata Yasunarı “Acı yontulur ve şekillenir.”
Gonzalo Mılan, alıntıları kitabın giriş kısmı için özellikle seçilmiş. Kitabı okuduktan sonra bu sözlere tekrar dönersek daha anlamlı geliyor. Taşlar yerine oturuyor diyeyim. Bonzai’de iki başkahramanımızdan erkek olan Julio gibi Zambra’nın da bir Bonzai’si varmış ve onu yaşatmak için var gücüyle uğraşmış. Kitabın daha ilk cümlesinde kızın öleceğini, oğlanın yaşayacağını öğreniyoruz. Hikâyemiz böyle başlıyor. “Sonunda kız ölür ve oğlan yalnız kalır; gerçi oğlan kızın, Emilia’nın ölümünden birkaç yıl önce yalnız kalmıştı.” Birlikte ders çalışma bahanesiyle bir araya gelen iki âşık gerçekten çalışabilirler mi?
Emilia ve Julio hayatın akışında yolları kesişen iki genç insan. Onlar birlikte edebi eserleri okumaya başlıyorlar. Okuduklarını hayal ederek, okuduklarından aldıkları ilhamla fantezilerini bulurlar, aralarındaki ateşi böyle canlı tutarlar. Ancak bir süre sonra alevler söner, bu da biter bir gün her şey gibi. Geriye anılar kalır. Biz ne kadar yaşatmaya çalışsak da silinip giderler. Tıpkı ne kadar iyi baksan da ölüp gidecek bir Bonzai gibi...
Gelecek sayımızda görüşmek üzere umutla kalın.
17 Aralık 2022
Merhabalar Hepinize. Sanata ve kadına dair haberlerle sizlerleyiz.
New York reklam panolarında bir ilk: Türk sanatçının eserleri sergileniyor.
Yağlı boya tabloları yapan sanatçı Sanem Altaylı'nın eserleri New York'ta reklam panolarında sergileniyor.
Altaylı'nın New York temalı 9 eseri, binlerce başvurunun içinde öne çıkarak kentteki reklam panolarında yer buldu.
Sanem Altaylı, eserleri New York billboardlarında yerini alan ilk Türk sanatçı oldu.
Başvurular arasından seçilen eserler, New York'un 5 bölgesinde 2 bine yakın reklam panosunda gösteriliyor.
Daha önce kara kalem çizimleri ve farklı eserleri Washington ve Azerbaycan'da sergilenen Altaylı, yaptığı açıklamada, eserlerinin 2018'den bu yana yaşadığı New York'ta reklam panolarında sergilenmesinden büyük mutluluk duyduğunu söyledi.
Altaylı, ''Sürekli billboardlarda birilerinin resimlerini görüp heyecanlanıyordum. Sonunda ilk Türk olarak resimlerimi oralarda görmüş olmak çok gurur verici. 4 yıldır resimlerimi biriktirdim ve başvurularım nihayet kabul edildi ve şu an sergileniyor. Yolda yürüdükçe kendi sanat eserlerimle karşılaşmak böyle bir şehirde, gerçekten çok güzel bir duygu'' dedi.
Eserlerine günlük hayatta herkesin gelip geçerken gördüğü ama çok dikkat etmediği yansımaları, kalabalıkları işlediğini anlatan Altaylı, ''Yansımaların bozduğu şekillerden çok etkileniyorum. Çok renkli bir şehir zaten burası. Her baktığım yerde bir şeyler görüyorum ve bunları insanlarla paylaşmak istiyorum. Gördüğüm şeylerin kalıcı olmasını istedim'' diye konuştu.
Türkan Saylan’ın hayatı anlatıldı: ‘Yaptıklarımızda yaşıyor’
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Kurucu Başkanı Türkan Saylan’ın hayatını anlatan “Ben Türkan Saylan” adlı tiyatro oyununun galası Saylan’ın doğum gününde Maltepe Belediyesi Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde yapıldı.
ÇYDD, Kumpanya Yapım ve Levent Üzümcü Tiyatrosu işbirliğinde sahnelenen oyunu Cengiz Toraman kaleme alırken Türkan Saylan karakterini Şenay Gürler canlandırdı. Dernek yöneticileri ve üyelerinin yoğun ilgi gösterdiği oyunda Gürler’e dış ses Mert Fırat, Berna Laçin, Levent Üzümcü, Uğur Dündar, Yetkin Dikinciler ve ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Ayşe Yüksel eşlik etti.
Oyun öncesi söz alan Levent Üzümcü, “Bazı durumlarda kimin ve neyin, kimi ve neyi sevmediği aslında bizim kimi ve neyi sevdiğimizin ne kadar doğru olduğunun göstergesidir” derken “Bu ülkenin vatandaşı olmaktan gurur duyacağımız kişiler yetiştiren Türkan Saylan isminden ve yaptıklarından hoşlanmayanların yaratmak istediği Türkiye’den hoşlanmıyorsanız, Türkan Saylan’ın yolundan gidiyorsunuz demektir” dedi.
Üzümcü’den sonra söz alan ÇYDD Genel Başkanı Ayşe Yüksel, “Türkan Saylan kendisini Atatürk’ün kızı olarak görürdü ve ‘Ben Atatürk’ün bana sağladığı haklarla bugün Türkan Saylan olabildim, olduğum andan itibaren de borcumu ödemem lazım’ diyerek bu düşünceyle çalıştı, emek verdi” ifadelerini kullandı.
Yeşilçam'ın usta oyuncusu Hayal Sirer yaşamını yitirdi.
Yeşilçam oyuncularından 77 yaşındaki Hayal Sirer, Antalya’nın Muratpaşa ilçesinde hayatını kaybetti. Bir süredir kalp yetmezliği ile mücadele eden Sirer, gece yarısı Atatürk Devlet Hastanesi’nde doktorların tüm çabasına rağmen yaşamını yitirdi. Oyuncunun ölüm haberini gazeteci yeğeni Rüya Kürümoğlu paylaştı.
Yaklaşık 50 yıldır Antalya’da yaşayan Sirer’in bir film çekimi için geldiği kenti çok sevdiği ve ev aldıktan sonra burada yaşamaya karar verdiği öğrenildi.
Sirer; 1971 yılında Kadırgalı Ali, İkisi de Zımba, Çirkin ve Cesur, 1970 yılında Kralların Kaderi, Herkesin Sevgilisi, Kalbimin Efendisi, Kan Kusturacağım, Ölünceye Kadar, Tehlikeli Oyun, Kan Yağmuru, Kralların Öfkesi, Çeko, Garibin Mezarını Taştan Oyun, 1969 yılında Boş Beşik (, Söyleyin Anama Ağlamasın, Gelin Ayşem gibi birçok yapımda rol aldı.
KİTAP TANITIMI:
YAZAN: Arzu Batı TÜMER ÖZEGE
BONZAİ
KİTABIN YAZARI: Alejandro Zambra
İSPANYOLCA’DAN ÇEVİREN: Çiğdem ÖZTÜRK
Şili’de son zamanlarda çıkan en parlak yazarların başında Alejandro Zambra geliyor şüphesiz. Zambra’nın ilk kitabı olan Bonzai, okuyucuyu içtenlikle saran, okuyucuda çok hoş tatlar bırakan bir Novella.(Kısa roman) Çok daha eski zamanlara ait bir yazım türü olmasına rağmen son zamanlarda çok sayıda novellanın yazıldığını ve Türkçeye çevrildiğini görüyoruz. İspanyol Dili ve Edebiyatı mezunu olan Zambra, bu kitapla Şili eleştirmenler ödülünü kazanmış.
2011 yılında Cristian Jimenez tarafından aynı isimle sinemaya da uyarlandı. Zambra, edebiyatçı kimliğinin yanı sıra Santiago’da bir üniversitede ders veren bir hoca, şair ve çeşitli gazetelerde yazmış olan bir gazeteci-yazar aynı zamanda. Türkiye gibi Şili de darbelerden çok
çekmiş bir ülke olduğu için Zambra’nın kitaplarını, deneme ve röportajlarını okurken hiç yabancılık çekmiyoruz. Adeta bizden biri gibi...
Anlatımın ve dilin içtenliğinin ve Çiğdem Öztürk’ün başarılı çevirisinin de bunda rolü büyük tabii.
Zambra her ne kadar hayranı olduğu, benim de hayranı olduğum, Roberto Bolaño’ya benzetilmekten rahatsızlık duysa da ortak birçok yanları var. Örneğin o da edebiyat dünyasına Bolaño gibi şiirle adım atmış.
Daha önce de bahsettiğim gibi “Bonzai” çok başarılı bir çeviri, sade ve duru bir anlatıma sahip. Çevirinin başarısı şurada olabilir; bu küçük ama büyük romanın hem sade hem de karmaşık olduğu duygusu veren ve aynı zaman da şiirsel denilebilecek havasını hiç bozmamış. Ben Türkçe orijinal diliymiş gibi okudum romanı. Yabancı isimler geçmeseydi içinde tamamen öyle hissedebilirdim.
“Yazmak daima bir özeleştiridir.” diyen Zambra’nın İspanyolcanın en iyi yirmi iki yazarı arasına girmesi haklı bir başarı bence. Yazarın “Eve Dönmenin Yolları, Ağaçların Özel Hayatı ve Okumamak” adlı kitapları da Notos Yayınlarınca yayınlanmış durumda. Benim gibi merak edenler için belirtme gereği duydum.
“Yıllar geçiyordu ve değişmeyen tek insan kitaptaki genç kızdı. Kavabata Yasunarı “Acı yontulur ve şekillenir.”
Gonzalo Mılan, alıntıları kitabın giriş kısmı için özellikle seçilmiş. Kitabı okuduktan sonra bu sözlere tekrar dönersek daha anlamlı geliyor. Taşlar yerine oturuyor diyeyim. Bonzai’de iki başkahramanımızdan erkek olan Julio gibi Zambra’nın da bir Bonzai’si varmış ve onu yaşatmak için var gücüyle uğraşmış. Kitabın daha ilk cümlesinde kızın öleceğini, oğlanın yaşayacağını öğreniyoruz. Hikâyemiz böyle başlıyor. “Sonunda kız ölür ve oğlan yalnız kalır; gerçi oğlan kızın, Emilia’nın ölümünden birkaç yıl önce yalnız kalmıştı.” Birlikte ders çalışma bahanesiyle bir araya gelen iki âşık gerçekten çalışabilirler mi?
Emilia ve Julio hayatın akışında yolları kesişen iki genç insan. Onlar birlikte edebi eserleri okumaya başlıyorlar. Okuduklarını hayal ederek, okuduklarından aldıkları ilhamla fantezilerini bulurlar, aralarındaki ateşi böyle canlı tutarlar. Ancak bir süre sonra alevler söner, bu da biter bir gün her şey gibi. Geriye anılar kalır. Biz ne kadar yaşatmaya çalışsak da silinip giderler. Tıpkı ne kadar iyi baksan da ölüp gidecek bir Bonzai gibi...
Gelecek sayımızda görüşmek üzere umutla kalın.
17 Aralık 2022
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.