YAZAN: Emine KAMÇI
"Evrende yalnız değiliz." Biz dünyalılar hep böyle düşündük ve bunu kabul ettik. Belki de böylesi kolayımıza geldi, kim bilir?
Evrenin sonsuzluğu içinde küçücük bir dünyanın varlıklarına yaşamın bahşedilmesi herhalde büyük haksızlık olurdu. Koskoca bir evren ve içinde kum tanesi misali minicik bir dünyada sürmekte olan yaşam...
Tanrı, dünya insanının çoğu gibi adaletsizce hak alan bir varlık değildir. Ona göre tüm varlıklar eşittir.
Uzayın derinliklerinde, başka sistemlerde, başka gezegenlerde başka solukların, başka yüreklerin olduğuna inanıyorum. Bilim için bilgi veren, alan solukların, insanlık adına çarpan yüreklerin bulunduğundan kuşkum yok. Evren, yalnızca biz dünyalıların evreni değil; olamaz, olmamalı!
Bazı kaynaklardan, başka sistemlerde her bakımdan dünyalılardan üstün uygarlıkların olduğunu öğreniyorum. Kimileri bu üstünlüklerini bize silah olarak kullanıyor, kimileri de dünyamızda beliren birtakım tehlikeleri fark ederek insanlık adına endişe duyuyor.
Bizler için endişe duyan bu dünya dışı varlıklar, sık sık gezegenimizi ziyaret edip çeşitli incelemelerde bulunuyorlar. Bu incelemeler için de genellikle sakin yerleri seçiyor, buralarda konaklıyorlar.
Örneğin, uçsuz bucaksız çöllere, hatta insanların bulunmadığı anlarda bazı köylerimizdeki tarlalara iniyorlar. Bu tür görüntüler birtakım kişilerce fark edilerek şaşkınlıkla karşılanmaktadır. Ancak bilgi yetersizliği nedeniyle kafalarda beliren birçok soru yanıtsız kalmaktadır.
Tüm bunları gören kişiler bilgisiz ve cahilse tanık olduklarını cin, peri gördüğüne yorar.
Bilinçli ve kültür düzeyi yüksek olanlarsa farklı görüşleri savunurlar. Kimileri bunların hayal ürünü olduğunu, abartılmaması gerektiğini söyler; kimileri de fazlaca yakından ilgilenip tüm olanların yanıtını bulma çabası içine girer.
Söz konusu olaylara ilgi duyan, merak eden insanların sayısı tüm dünyada artmıştır. Bu meraksa hiç de yersiz değildir. Fazlaca düşünen her insanın beyninde soru soruyu doğurur. Her şeyin bir nedeni vardır; her olgu bir görev için oluşmuştur. Anlamsız hiçbir şey gerçekleşmez. Bunun için de sorular yanıt bulmalıdır.
Birilerince bir şeyler biliniyorsa bunlar açıklanmalı, insanlar aydınlatılmalıdır. Kişileri boş, batıl inançlara terk etmek kolaycılıktır.
Kötü niyetli, her an fırsat kollayan varlıklar da vardır ziyaretçilerimiz arasında. Onlara fırsat verip vermemek kesinlikle biz dünyalıların elindedir. Tüm dünya insanları bir olup sonsuz barışı sağlarsa kötülüğün sözü bile edilemez.
İşte gençlik çağlarımın düşünce ve inanç tablosu: Şimdi düşünüyorum da bu düşünce ve inançların ne kadarı kayboldu, hâlâ ne kadarını barındırıyorum acaba?
Değişen pek az şey var aslında. Haksızlık, adalet, eşitlik kavramları üzerine düşündüklerim birçok insan gibi aynı. Dünya ve evren açısından da doğal olarak böyle, belki bir ütopya ama dünya barışı üzerine inancımı hâlâ korumaktayım. Ben görmesem de benden sonraki kuşakların söz konusu anlayışa, inanca tanık olacaklarını düşünüyorum.
"Evrende yalnız değiliz." Biz dünyalılar hep böyle düşündük ve bunu kabul ettik. Belki de böylesi kolayımıza geldi, kim bilir?
Evrenin sonsuzluğu içinde küçücük bir dünyanın varlıklarına yaşamın bahşedilmesi herhalde büyük haksızlık olurdu. Koskoca bir evren ve içinde kum tanesi misali minicik bir dünyada sürmekte olan yaşam...
Tanrı, dünya insanının çoğu gibi adaletsizce hak alan bir varlık değildir. Ona göre tüm varlıklar eşittir.
Uzayın derinliklerinde, başka sistemlerde, başka gezegenlerde başka solukların, başka yüreklerin olduğuna inanıyorum. Bilim için bilgi veren, alan solukların, insanlık adına çarpan yüreklerin bulunduğundan kuşkum yok. Evren, yalnızca biz dünyalıların evreni değil; olamaz, olmamalı!
Bazı kaynaklardan, başka sistemlerde her bakımdan dünyalılardan üstün uygarlıkların olduğunu öğreniyorum. Kimileri bu üstünlüklerini bize silah olarak kullanıyor, kimileri de dünyamızda beliren birtakım tehlikeleri fark ederek insanlık adına endişe duyuyor.
Bizler için endişe duyan bu dünya dışı varlıklar, sık sık gezegenimizi ziyaret edip çeşitli incelemelerde bulunuyorlar. Bu incelemeler için de genellikle sakin yerleri seçiyor, buralarda konaklıyorlar.
Örneğin, uçsuz bucaksız çöllere, hatta insanların bulunmadığı anlarda bazı köylerimizdeki tarlalara iniyorlar. Bu tür görüntüler birtakım kişilerce fark edilerek şaşkınlıkla karşılanmaktadır. Ancak bilgi yetersizliği nedeniyle kafalarda beliren birçok soru yanıtsız kalmaktadır.
Tüm bunları gören kişiler bilgisiz ve cahilse tanık olduklarını cin, peri gördüğüne yorar.
Bilinçli ve kültür düzeyi yüksek olanlarsa farklı görüşleri savunurlar. Kimileri bunların hayal ürünü olduğunu, abartılmaması gerektiğini söyler; kimileri de fazlaca yakından ilgilenip tüm olanların yanıtını bulma çabası içine girer.
Söz konusu olaylara ilgi duyan, merak eden insanların sayısı tüm dünyada artmıştır. Bu meraksa hiç de yersiz değildir. Fazlaca düşünen her insanın beyninde soru soruyu doğurur. Her şeyin bir nedeni vardır; her olgu bir görev için oluşmuştur. Anlamsız hiçbir şey gerçekleşmez. Bunun için de sorular yanıt bulmalıdır.
Birilerince bir şeyler biliniyorsa bunlar açıklanmalı, insanlar aydınlatılmalıdır. Kişileri boş, batıl inançlara terk etmek kolaycılıktır.
Kötü niyetli, her an fırsat kollayan varlıklar da vardır ziyaretçilerimiz arasında. Onlara fırsat verip vermemek kesinlikle biz dünyalıların elindedir. Tüm dünya insanları bir olup sonsuz barışı sağlarsa kötülüğün sözü bile edilemez.
İşte gençlik çağlarımın düşünce ve inanç tablosu: Şimdi düşünüyorum da bu düşünce ve inançların ne kadarı kayboldu, hâlâ ne kadarını barındırıyorum acaba?
Değişen pek az şey var aslında. Haksızlık, adalet, eşitlik kavramları üzerine düşündüklerim birçok insan gibi aynı. Dünya ve evren açısından da doğal olarak böyle, belki bir ütopya ama dünya barışı üzerine inancımı hâlâ korumaktayım. Ben görmesem de benden sonraki kuşakların söz konusu anlayışa, inanca tanık olacaklarını düşünüyorum.
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.