Asperger sendromunu duyanınız var mıdır? “Hayır” dediğinizi duyar gibiyim. Ben de duymamıştım, ta ki bu sendromla tanışana kadar. Benim Asperger sendromu ile ilk tanışmam oğluma 13 yaşında bu teşhis konulduğunda oldu. İlk psikiyatrist deneyimimiz ise oğlum 6 yaşındayken başladı. Ana sınıfı öğretmeni oyunlara katılmadığını ve dikkatini veremediğini söylemişti. Tabii ben de hemen doktora götürdüm ve bizim ilk teşhisimiz “Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu” oldu. Sonrasında ise bu süreci birçok psikiyatri doktorları ve ilaçlar takip etti ve bu yanlış teşhis bizim 7 yılımıza mal oldu. Boşa geçen 7 yılın sonunda oğlumu artık 13 yaşındayken götürdüğüm psikiyatrist, bize “Asperger Sendromu” teşhisi koydu. Şaşırmıştım, anlayamadım ne olduğunu; çünkü hayatımda ilk kez böyle bir hastalık duymuştum, tabii daha sonra yoğun bir şekilde araştırmaya başladım. Adını 1944 yılında bu sendromu ilk kez tanımlayan Avusturyalı çocuk doktoru Hans Asperger’den alan ve “Asperger Sendromu” olarak bilinen bir sosyal iletişim bozukluğu olduğunu öğrendim.
Çocuklukta eğer anne çok dikkatliyse, 2 yaşında fark edilebilirmiş. Ben oğlumun çocukluk döneminde hiçbir farklılık hissetmedim. Böceklere karşı yoğun bir ilgisi vardı. Böcekleri seviyor diye düşünüyordum. Teşhis aldıktan sonra araştırmalara devam ettikçe göremediğimi düşündüğüm farklılıkları görmeye başladım.
Asperger sendromunun ortak özellikleri:
- Sosyal iletişim ve sosyal etkileşimde kalıcı zorluklar veya farklılıklar. Arkadaşlık ilişkilerinde beceriksizlik. Sosyal kaygı.
- Erken çocukluk döneminden itibaren günlük yaşamı olumsuz etkileyecek ölçüde kısıtlı ve tekrarlayan davranış, faaliyet veya ilgi kalıpları.
- Odaklanılmış ya da sınırlı ilgi alanları. Bir konu üzerinde aşırı odaklanma. Bir ya da iki ilgi alanına sahip olma.
- Hiperaktiflik, dürtüsel aşırı hareketlilik, yerinde duramama.
- Göz teması kuramama.
- Düz, tiz sesli, sessiz, yüksek sesli veya robotik konuşma.
- Jestler, beden dili ve yüz ifadesi gibi sözsüz iletişimi kullanmama veya anlamama.
- Duyguları iyi anlamama veya diğerlerinden daha az yüz ifadesine sahip olma.
- Dikkatini verememe. Uzun süre odaklanamama, çabuk sıkılma, kurallara uymakta zorluk yaşama.
- Yoğun takıntılar.
- El yazısıyla ilgili zorluk da dâhil olmak üzere beceriksiz, koordinasyonsuz hareketler.
- Tercih edilen bilgileri ve gerçekleri kolayca ezberleme.
- Kaygı, stres ve endişe duyma, sürekli tedirgin olma hali.
- Duyguları yönetmede zorluk, bazen sözlü veya davranışsal patlamalara, kendine zarar veren davranışlar veya öfke nöbetleri.
- Bazı uyaranlara (ışık, ses gibi) karşı aşırı duyarlılık ve tepki verme.
Bu belirtiler çocuğunuzda varsa Asperger’den şüphe edebilirsiniz.
Kendinizi çevrenizde bu belirtilere sahip çocuk var mı diye düşünürken bulduğunuzu görür gibiyim. Asperger teşhisini ileri yaşlarda alan insanlar da var. Kendinde hep bir farklılık görüp de nedenini bilemeyen ve her yerde bir cevap aramak nasıl bir duygu tahmin bile edemeyiz. Bu sendroma sahip olan insanların beyni farklı çalışıyor, hayatı farklı görüyor, farklı hissediyor, farklı yaşıyor. Bizim onların gözüyle dünyayı görmemiz mümkün değil ama anlamamız mümkün. Asperger’li çocukların birçoğunun mizah anlayışları çok gelişmiştir. Takıntılı ilgi alanları sayesinde bir matematik ya da sözel deha bile olabilirler.
Asperger sendromunu otizmden ayıran en belirgin özelliği, zamanında dil gelişimlerinin olması, zamanında konuşması ve zekâ problemlerinin olmamasıdır. Bu çocuklar normal ya da üstün zekâya sahip olurlar. 2013 yılında, Asperger Sendromu Amerikan Psikiyatri Birliğinin Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı 5’e (DSM-5) göre, Otizm Spektrum Bozukluğu şemsiye tanısının içerisine dâhil edilmiştir.
Bu çocukların hayatları kolay değildir. En büyük problemler, aile ve çocuk için okul döneminde başlar. Sonrası çocuk ve aile için çekilmez bir döneme girer. Aileler kendilerini çocuklarını anlatırken bulurlar. Birçok eğitimci ne yazık ki bu sendromu bilmez. Bu bir hastalık değildir. Farklılıktır. Her Asperger’li birey farklı özellikler gösterebilir. Önemli olan ilgi alanlarını keşfedip çocuğu doğru yönlendirmek, desteklemek, ona hoşgörülü davranabilmektir. Bu kişiler ilerleyen çağlarda depresyon, bipolar bozukluk, obsesif kompulsif bozukluğu, öfke kontrol bozukluğu gibi psikolojik rahatsızlıklara eğilimlidirler. Çocukken ayrı, yetişkinken ayrı psikolojik problemler yaşayabilirler.
Birçok Asperger sendromuna sahip bilim insanı, sanatçı, yazar ve aktör vardır. Bunlara örnek olarak; müzisyen Wolfgang Amadeus Mozart, teorik fizikçi Albert Einstein, deprem bilimci Charles Francis Richter, yazar Isaac Asimov, Pokémon serisinin yaratıcısı Satoshi Tajiri, teknoloji girişimcisi Elon Musk, komedyen ve oyuncu Dan Aykroyd, oyuncu Paddy Considine ve şarkıcı Susan Boyle’ı, verebiliriz. Bu insanların hayatları kolay olmadı, yalnızlığa itildiler ve o zamanın şartlarıyla anlaşılamadılar ama çok güzel eserlere, icatlara, keşiflere imza attılar. Bugün hâlâ onların bulduğu icatlar ve eserleri dinliyor ve kullanıyoruz.
Toplumdan farkındalık bekliyoruz. Bu çocuklar yalnız, onların kendilerini anlayacak ve farklılıklarıyla kabul edecek topluma ve sımsıcak arkadaşlara ihtiyacı var. Bu yazıda anlattığım, Asperger sendromunun sadece bir yüzü.
Unutmayın; duyarlı, vicdanlı ve insancıl toplumlar mutlu insanları da beraberinde getirir.
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.