HAZIRLAYAN: Selvet BAYRAKTAR TOKAT
Merhaba değerli Umudun Kadınları Dergisi dostları, 14 Mayıs’ta yapılan seçimler moralimizi fazlasıyla bozmuş olsa da biz yaşam devam ettikçe umudumuzu tazelemeye, hak, adalet, toplumsal cinsiyet eşitliği ve demokrasi için mücadele vermeye devam etmek zorundayız.
Yepyeni bir kadının güncesiyle sizlerleyiz.
Önce başlıklar:
Anayasa Mahkemesinden kadınların evlenmeden önceki soyadını kullanmasıyla ilgili önemli bir karar
Türkiye büyük millet Meclisinde kadın temsili yüzde yirmi oldu
Kadınlar 2. turda karanlığı yırtacak
Mifepriston: ABD Yüksek Mahkemesi kürtaj hapına erişimi kısıtlayan kararı durdurdu
Bir kadın 500 gün mağarada tek başına yaşadıktan sonra ortaya çıktı
Anayasa Mahkemesinden kadınların evlenmeden önceki soyadını kullanmasıyla ilgili önemli bir karar
Anayasa Mahkemesi (AYM), Türk Medeni Kanunu’nda yer alan ve kadının soyadı olarak yalnızca evlenmeden önceki soyadını kullanmasını engelleyen hükmü eşitliğe aykırı bularak iptal etti.
Böylelikle kadınlar, evlenmeden önceki soyadını, tek soyadı olarak evlendikten sonra da kullanabilecek.
Resmi Gazetede de yayımlanan karar dokuz ay sonra yürürlüğe girecek.
Kararla birlikte, kadınların evlendikten sonra yalnızca bekârlık soyadlarını kullanabilmeleri için dava açmalarına gerek kalmayacak.
Türk Medeni Kanunu’nun ilgili maddesinde, “Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir” hükmü yer alıyordu.
Ancak İstanbul’da bir mahkeme, “Erkeğin doğumla kazandığı soyadını ömrü boyunca kullanması mümkünken, aynı hakkın kadına tanınmamasının eşitlik ilkesi ile bağdaşmadığı” gerekçesiyle bu hükmün iptali için AYM’ye başvurdu.
Başvuruyu değerlendiren AYM, Anayasa'ya göre kadın ve erkeğin eşit haklara sahip olduğu, ailenin de “eşler arasında eşitliğe dayandığını” belirterek hükmü iptal etti.
Kararda, erkeğin evlenmeden önceki soyadını evlendikten sonra da tek başına kullanabildiği halde, kadının evlenmeden önceki soyadını evlendikten sonra ancak kocasının soyadının önünde kullanabileceği öngörüldüğünden karşılaştırmaya müsait şekilde benzer durumda olan eşler arasında cinsiyet temelinde farklı muamelenin yapıldığı ifade edildi.
Nüfus kayıtlarındaki karışıklığın önlenmesi ve soy bağının sağlıklı bir şekilde tespit edilmesinde kamu yararı bulunduğu ancak bireylerin kimlik numaralarının bulunması ve nüfus hizmetlerinin bilişim teknolojilerinden faydalanılarak sunulduğuna da dikkat çekildi.
Türkiye büyük millet Meclisinde kadın temsili yüzde yirmi oldu
14 Mayıs Milletvekili Genel Seçiminin sonuçlarına göre, 28. Yasama Döneminde TBMM'de yer alacak kadın milletvekili sayısı belli oldu Genel Seçim sonuçlarına göre Meclis’te kadın vekil oranı beşte bire çıktı.
28'inci Dönem Milletvekili Genel Seçiminin sonuçlarına göre, Meclis'e giren 600 milletvekilinin 121'ini kadınlar, 479'unu erkekler oluşturdu.
27'nci Dönem parlamentosunda yüzde 17,1 olan kadın temsil oranı, 28'inci Dönemde yüzde 20,1'e yükseldi.
Meclis'e oran olarak en fazla kadın milletvekili Yeşil Sol Parti'den girdi. Yeşil Sol Parti'den sonra en çok kadın milletvekili olan partiler sırasıyla AKP, CHP, İYİ Parti ve MHP oldu.
AKP'den 50, CHP ve Yeşil Sol Parti'den 30'ar, İYİ Partiden 6, MHP'den 4, Türkiye İşçi Partisinden ise 1 kadın milletvekili TBMM'de yer aldı.
AKP'nin 267 milletvekilinin 50'si kadınlardan oluştu. Buna göre, 27'nci Dönemde AKP’nin yüzde 17,9 olan kadın milletvekili oranı yüzde 18,7'ye çıktı.
Yeşil Sol Parti'nin 61 milletvekilinden 30'unu kadınlar oluşturdu. Yeşil Sol Parti'de kadın temsil oranı yüzde 49 ile diğer partilere göre en yüksek düzeyde.
169 milletvekilinin 30'u kadın milletvekili olan CHP'nin, 27'nci Dönemde yüzde 12,2 olan kadın milletvekili oranı yüzde 17'ye ulaştı.
50 milletvekilinden yalnızca 4'ü kadın olan MHP'nin geride kalan yasama döneminde yüzde 10 olan kadın milletvekili oranı ise yüzde 8'e düştü.
Genel başkanlığını Meral Akşener'in yaptığı 44 milletvekili bulunan İYİ Partide 6 kadın milletvekili seçildi. İYİ Partinin, 27'nci Dönemde yüzde 6,9 olan kadın milletvekili oranı yüzde 13,7'ye yükseldi.
28'inci Dönem parlamentosunda 31 ilden kadın milletvekili yer almayacak.
Adıyaman, Aksaray, Amasya, Ardahan, Artvin, Bayburt, Bilecik, Bingöl, Bolu, Burdur, Çanakkale, Çorum, Elazığ, Erzincan, Gümüşhane, Iğdır, Karabük, Karaman, Kırıkkale, Kırklareli, Kırşehir, Kilis, Kütahya, Niğde, Ordu, Rize, Sinop, Tokat, Uşak, Yozgat ve Zonguldak kadın milletvekilleri tarafından Meclis'te temsil edilmeyecek.
28'inci Dönem parlamentosunun en gençleri de kadınlardan oluştu. AK Parti Ankara Milletvekili Zehranur Aydemir 25, AK Parti İstanbul Milletvekili Rümeysa Kadak ise 27 yaşında.
Kadınlar 2. turda karanlığı yırtacak
Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinin ardından Meclis’te gerici ve kadın düşmanı görüş üstünlük sağladı. 28 Mayıs’taki seçim için oy kullanma çağrısı yapan kadınlar “2’nci tur kadınlar için hayati öneme sahip” dedi.
Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinin sandık sonuçlarının ardından tarihin en gerici ittifakı meclise girdi. Cumhur İttifakı’nda yer alan gerici ve kadın düşmanı HÜDA PAR ve Yeniden Refah Partisi’nden milletvekillerinin de mecliste bulunması tepkiyle karşılandı. Laiklik çağrısı yapan kadınlar, “İkinci tur kadınlar açısından hayati önem taşıyor. Pes etmeyeceğiz” dedi.
Yurttaşlar 14 Mayıs’ta 13’üncü Cumhurbaşkanı ve 28’inci Dönem Milletvekili genel seçimi için sandık başına gitti. Seçimler ikinci tura kaldı. 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddeti Önleme yasasının kaldırılması, zinanın suç olması, karma eğitimin zorunlu olmaması yönünde açıklamaları olan HÜDA PAR ile Yeniden Refah Partisi’nden milletvekillerinin meclise girmesiyle gerici görüş üstünlük sağladı. Sağcı meclisin kadınların yaşam haklarına karşı tehdit oluşturduğuna dikkat çeken kadınlar, laiklik vurgusu yaptı. Kadınlar, Bir Gün gazetesine yaptıkları açıklamada “İkinci tur kadınlar açısından hayati önem taşıyor. Pes etmeyeceğiz. Kadınların direnci ve umudu asla bitmeyecek.” dedi.
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, kadınların yaşam hakkı için 2’nci turda sandık başına gidilmesi yönünde çağrı yaptı. Canan Güllü "Bu seçimde iktidarın 50’nin altına düşmesi ve seçimin 2’inci tura kalması iktidarın kazanamadığını gösteriyor. Kadınlar kendi üzerine düşeni yapacaktır." Dedi. Mecliste sağcı görüşün bir üstünlük yarattığına dikkat çeken Güllü, “HÜDA PAR ve Yeniden Refah Partisi’nin görüşlerine katılmıyoruz. Onların bulunması kadınların kazanımlarıyla birlikte ülke kazanımlarını da yok sayacak, laiklikten geri adım atılabileceğini düşünüyorum. Bu dönem içindeki parlamenter görüntü de bunu gösteriyor. İslami yönleriyle muhafazakârlığı getiren ve kadının insan haklarına aykırı görüşlere sahip olan erkekler var. Eril bir meclis görüyoruz. 2’nci turda kadınlar bunu dikkate alarak sandık başına gidecektir. Türkiye’nin bütünlüğünde laikliğe karşı çıkan, kadınları domuz bağıyla katledenlerin olduğu bir meclis oluşuyor. Bunun göz ardı edilmemesi gerekiyor.” dedi.
Canan Güllü, kadınları 28 Mayıs’ta sandığa gitmeleri yönünde uyardı. Güllü, “Siyaset üstü durduk ama bu dönem parlamentodaki görüntü buna izin vermiyor. Sokaklarda yürümemizi engelleyen, kadınları gizlice kameraya alan, kadını birey olarak görmeyen görüşü destekleyen bir zihniyetin iktidara taşınması ve arkasında kitlelerin olduğu bir dönemdeyiz. Kadınlar, 2’nci turda bunu önleyebilecek bir iradeye sahip. Umudumuz var. Eğer kadınların yaşam haklarını kazanmak istiyorsak, ülkenin sokaklarında eşit bir birey olarak gezmek istiyorsak, vatanımıza sahip çıkmak istiyorsak tekrar sandığa gidip oy vermeliyiz.” İfadelerini kullandı.
SOL Feminist Hareket’ten Gizem Gül ve Dilara Kurtuluş da şunları kaydetti: “Memleketimiz on yıllardır dinci-gerici-milliyetçi kodlarla bezenmiş iktidarların elinde. AKP-MHP iktidarı da, kadınlar başta olmak üzere tüm memleketi karanlığa sürüklemeye çalışıyor. Bu seçimde Taliban ittifakı varlığını kadınların ve LGBTİ+’ların yaşamını hedef alarak sürdürmeye çalışıyor. Gerici iktidar, HÜDA PAR ve Yeniden Refah gibi sicili ve ağzı kirli odaklarla ittifak yaparak; memleketi uçuruma sürüklüyor. Lakin AKP iktidarı dönemi başta olmak üzere, kadınlar on yıllardır direniyor. Kazanılmış hakları ve daha fazlası için meydanları, sokakları, geceleri bırakmıyor. Dün olduğu gibi bugün de karşılarında biz varız. Türkiye zor günlerden geçiyor. Dinci, gerici, milliyetçi ortaklık geleceğimizi karartmak için pusuda bekliyor. Bizler, ülkenin kaderini nefesi tükenmiş, adım atmaya mecali kalmamış, nefret dolu bir güruha bırakacak değiliz. Dün, bugün direndik, yarın da direnmeye devam edeceğiz. Şimdi yine yan yana gelmeye, omuz omuza mücadele etmeye devam edeceğiz. Tayyip Erdoğan, bil ki seni göndereceğiz, kadınlar gönderecek.” SOL Feminist Hareket’in sosyal medya hesabından yapılan açıklamada da “Tüm pislikleriyle örgütlenmiş karanlığa teslim etmeyeceğimiz bir memleket var. Kadınların mücadelesi, direnci ve umudu asla bitmeyecek. Gideceksin Erdoğan, mücadeleye devam." denildi.
EŞİK Avukatı Hülya Gülbahar da HÜDA PAR ve Yeniden Refah Partisi’nin meclis düzeyinde politika yapmalarını eleştirerek özetle şu ifadeleri kullandı: “Kadın karşıtı dalgaya karşı kadınlar açısından daha güçlü bir meclis oluşturulması hayati bir önem taşıyordu. Bu partiler, İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik nefretini seçim kampanyasında da sürdürmüşlerdi, Sözleşmenin kökünü kazımak istemişlerdi. 6284 sayılı şiddet yasasının kaldırılmasını da sürekli olarak gündemde tuttular. Kadınların, eğitim hakkından, miras, boşanma, nafaka ve diğer tüm temel haklarına kadar karşılar. Aynı şekilde çocuk istismarcılarına af isteyen, çocuklarla cinsel ilişki yaşı belirleyen partiler. Dolayısıyla kadınları ve kız çocuklarını çok zor bir meclis bekliyor ama biz bu sonuçlar için hazırlıklıydık. Seçim sonuçlarından bağımsız olarak bu zihniyetteki partilerin meclis düzeyinde politika yapıyor olmaları zaten kadınlar açısından başlı başına tehdit olacaktı ve nitekim bu öngörümüz gerçekleşti. Biz mücadeleye devam edeceğiz. Bu nedenle 2’nci tur seçimleri kadınlar açısından kelimenin tam anlamıyla hayati bir önem taşıyor. Bu 15 günü iyi değerlendirmeliyiz.”
Mifepriston: ABD Yüksek Mahkemesi kürtaj hapına erişimi kısıtlayan kararı durdurdu
ABD Yüksek Mahkemesi, kürtaj hapına onayın durdurulması talebiyle açılan dava sürerken, hapa erişimin devam etmesine karar verdi. Bu kararla, bir alt mahkeme tarafından ilacın kullanımına getirilen kısıtlamalar geçici olarak durduruldu.
Karara konu edilen ‘mifepriston’ isimli ilaç, hamileliğin ilk 10 haftasında gebeliği sonlandırmak için kullanılıyor.
İki muhafazakâr yargıç karara ret oyu verdi, ABD Başkanı Joe Biden ve kürtaj yanlısı aktivistler ise mahkemenin kararını memnuniyetle karşıladı.
Ancak ‘National Right to Life’ (Ulusal Yaşam Hakkı) isimli kürtaj karşıtı grubun başkanı Carol Tobias, nihai kararın kürtaj ilaçlarının kadınlar için tehlikeli olduğunu teyit etmesini umduğunu söyledi.
ABD'deki kürtaj karşıtı aktivistler, Yüksek Mahkeme geçen yıl kürtajı ülke çapında Anayasayla güvence altına alan kararı bozduğundan beri, kürtaj ilaçlarının kullanımını giderek daha fazla yasaklama veya kısıtlama arayışındalar.
ABD'de 3’te 2’si muhafazakâr yargıçlardan oluşan Yüksek Mahkeme geçen yıl, kürtajı ülke çapında yasal hale getiren Roe vs Wade (Wade'e karşı Roe) kararını iptal etmiş ve eyaletlere kürtajı yasaklama hakkı tanımıştı.
Mifepriston, iki aşamalı bir sürecin parçası. Şu anda ülkedeki kürtajların yarısından fazlası bu ilaç aracılığıyla gerçekleşiyor. Şimdiye kadar ABD'de beş milyondan fazla kadın tarafından gebeliklerini sonlandırmak için kullanıldı.
İlk olarak ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) tarafından dört yıllık incelemenin ardından 20 yıldan uzun bir süre önce onaylandı.
FDA ayrıca mifepriston’u ekstra kısıtlamalar ve düzenli değerlendirmeler gerektiren 60 ilaç arasında kategorilendirdi.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Amerikan Jinekoloji ve Obstetri Derneği de dahil olmak üzere bilinen tıp kuruluşları, kürtaj hapının güvenli ve etkili olduğunu söylüyor.
Bir kadın 500 gün mağarada tek başına yaşadıktan sonra ortaya çıktı
Yeryüzünün 70 metre altındaki karanlık bir mağarada tek başına 500 gün geçiren İspanyol sporcu bir kadın sonunda mağaradan çıkarak yaşadıklarını anlattı.
Beatriz Flamini, 20 Kasım 2021'de insan zihni ve bedeninin "aşırı yalnızlık ve yoksunlukla" nasıl başa çıkabileceği hakkında daha fazla bilgi edinmek için Granada'nın dışındaki mağaraya girdi.
The Guardian'ın aktardığına göre, Almeria, Granada ve Murcia üniversitelerinden bilim insanlarından oluşan bir ekip tarafından izlenen ve özel, sınırlı mesajlaşma teknolojisiyle iletişim halinde olan 50 yaşındaki kadının, bir insanın mağarada tek başına geçirdiği en uzun süreye ilişkin dünya rekorunu kırdığı düşünülüyor.
500 gün içinde 60 kitap okuduğunu aktaran Flamini, mağarada 65. günden sonra zamanın nasıl geçtiğini anlamadığını söyledi.
Bu kadar uzun süre sağlıklı kalmayı nasıl başardığı sorulduğunda Flamini, "engin deneyimine" ve "zihinsel hazırlığına" işaret ederek, "Kendimle çok iyi anlaştım. En azından benim için, elit bir ekstrem sporcu olarak, en önemli şey ne düşündüğünüz, ne hissettiğiniz ve ne söylediğiniz konusunda çok net ve tutarlı olmaktır." dedi.
Flamini, "Bazı zor anlar olduğu doğru, ama aynı zamanda çok güzel anlar da vardı ve 500 gün boyunca bir mağarada yaşama taahhüdümü yerine getirirken her ikisini de yaşadım" diye ekledi.
Flamini, zamanı "sakin ve amaçlı" bir şekilde geçirdiğini belirterek, "Olmak istediğim yerdeydim ve bu yüzden kendimi buna adadım. Yemek yapıyorum; çizim yapıyorum... Odaklanmanız gerekiyor. Eğer dikkatim dağılırsa bileğimi burkarım. Yaralanırım. Her şey biter ve beni dışarı çıkarmak zorunda kalırlar. Ve ben bunu istemiyorum" diye konuştu.
Mağaradaki sineklerden şikâyet eden Flamini "Sinekler, sinekler, sinekler! Bir sinek istilası vardı. Geldiler, larvalarını bıraktılar ve ben de kontrol edemedim ve birdenbire sineklerle kuşatıldım. O kadar karmaşık değildi ama sağlıklı da değildi... Ama durum buydu" dedi.
Flamini mağaradan ayrılma zamanı geldiğinde neler hissettiğini anlatırken biraz sinirlenerek, "Beni almaya geldiklerinde uyuyordum ya da en azından uyukluyordum... Bir şey oldu sandım. Dedim ki: 'Şimdiden mi? Olamaz' dedim. Kitabımı henüz bitirmemiştim. Işığı gördüğümde hiçbir şey hissetmedim, çünkü bana sanki oraya daha yeni girmişim gibi geldi, bu yüzden ışığı, güneşi ve dışarıda olan her şeyi özlediğimi hissetmedim" diye konuştu.
Gelecek sayımızda kadın haklarıyla ilgili daha olumlu haberlerle sizlerle olmak umuduyla hoşça kalın.
16 Mayıs 2023
Merhaba değerli Umudun Kadınları Dergisi dostları, 14 Mayıs’ta yapılan seçimler moralimizi fazlasıyla bozmuş olsa da biz yaşam devam ettikçe umudumuzu tazelemeye, hak, adalet, toplumsal cinsiyet eşitliği ve demokrasi için mücadele vermeye devam etmek zorundayız.
Yepyeni bir kadının güncesiyle sizlerleyiz.
Önce başlıklar:
Anayasa Mahkemesinden kadınların evlenmeden önceki soyadını kullanmasıyla ilgili önemli bir karar
Türkiye büyük millet Meclisinde kadın temsili yüzde yirmi oldu
Kadınlar 2. turda karanlığı yırtacak
Mifepriston: ABD Yüksek Mahkemesi kürtaj hapına erişimi kısıtlayan kararı durdurdu
Bir kadın 500 gün mağarada tek başına yaşadıktan sonra ortaya çıktı
Anayasa Mahkemesinden kadınların evlenmeden önceki soyadını kullanmasıyla ilgili önemli bir karar
Anayasa Mahkemesi (AYM), Türk Medeni Kanunu’nda yer alan ve kadının soyadı olarak yalnızca evlenmeden önceki soyadını kullanmasını engelleyen hükmü eşitliğe aykırı bularak iptal etti.
Böylelikle kadınlar, evlenmeden önceki soyadını, tek soyadı olarak evlendikten sonra da kullanabilecek.
Resmi Gazetede de yayımlanan karar dokuz ay sonra yürürlüğe girecek.
Kararla birlikte, kadınların evlendikten sonra yalnızca bekârlık soyadlarını kullanabilmeleri için dava açmalarına gerek kalmayacak.
Türk Medeni Kanunu’nun ilgili maddesinde, “Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir” hükmü yer alıyordu.
Ancak İstanbul’da bir mahkeme, “Erkeğin doğumla kazandığı soyadını ömrü boyunca kullanması mümkünken, aynı hakkın kadına tanınmamasının eşitlik ilkesi ile bağdaşmadığı” gerekçesiyle bu hükmün iptali için AYM’ye başvurdu.
Başvuruyu değerlendiren AYM, Anayasa'ya göre kadın ve erkeğin eşit haklara sahip olduğu, ailenin de “eşler arasında eşitliğe dayandığını” belirterek hükmü iptal etti.
Kararda, erkeğin evlenmeden önceki soyadını evlendikten sonra da tek başına kullanabildiği halde, kadının evlenmeden önceki soyadını evlendikten sonra ancak kocasının soyadının önünde kullanabileceği öngörüldüğünden karşılaştırmaya müsait şekilde benzer durumda olan eşler arasında cinsiyet temelinde farklı muamelenin yapıldığı ifade edildi.
Nüfus kayıtlarındaki karışıklığın önlenmesi ve soy bağının sağlıklı bir şekilde tespit edilmesinde kamu yararı bulunduğu ancak bireylerin kimlik numaralarının bulunması ve nüfus hizmetlerinin bilişim teknolojilerinden faydalanılarak sunulduğuna da dikkat çekildi.
Türkiye büyük millet Meclisinde kadın temsili yüzde yirmi oldu
14 Mayıs Milletvekili Genel Seçiminin sonuçlarına göre, 28. Yasama Döneminde TBMM'de yer alacak kadın milletvekili sayısı belli oldu Genel Seçim sonuçlarına göre Meclis’te kadın vekil oranı beşte bire çıktı.
28'inci Dönem Milletvekili Genel Seçiminin sonuçlarına göre, Meclis'e giren 600 milletvekilinin 121'ini kadınlar, 479'unu erkekler oluşturdu.
27'nci Dönem parlamentosunda yüzde 17,1 olan kadın temsil oranı, 28'inci Dönemde yüzde 20,1'e yükseldi.
Meclis'e oran olarak en fazla kadın milletvekili Yeşil Sol Parti'den girdi. Yeşil Sol Parti'den sonra en çok kadın milletvekili olan partiler sırasıyla AKP, CHP, İYİ Parti ve MHP oldu.
AKP'den 50, CHP ve Yeşil Sol Parti'den 30'ar, İYİ Partiden 6, MHP'den 4, Türkiye İşçi Partisinden ise 1 kadın milletvekili TBMM'de yer aldı.
AKP'nin 267 milletvekilinin 50'si kadınlardan oluştu. Buna göre, 27'nci Dönemde AKP’nin yüzde 17,9 olan kadın milletvekili oranı yüzde 18,7'ye çıktı.
Yeşil Sol Parti'nin 61 milletvekilinden 30'unu kadınlar oluşturdu. Yeşil Sol Parti'de kadın temsil oranı yüzde 49 ile diğer partilere göre en yüksek düzeyde.
169 milletvekilinin 30'u kadın milletvekili olan CHP'nin, 27'nci Dönemde yüzde 12,2 olan kadın milletvekili oranı yüzde 17'ye ulaştı.
50 milletvekilinden yalnızca 4'ü kadın olan MHP'nin geride kalan yasama döneminde yüzde 10 olan kadın milletvekili oranı ise yüzde 8'e düştü.
Genel başkanlığını Meral Akşener'in yaptığı 44 milletvekili bulunan İYİ Partide 6 kadın milletvekili seçildi. İYİ Partinin, 27'nci Dönemde yüzde 6,9 olan kadın milletvekili oranı yüzde 13,7'ye yükseldi.
28'inci Dönem parlamentosunda 31 ilden kadın milletvekili yer almayacak.
Adıyaman, Aksaray, Amasya, Ardahan, Artvin, Bayburt, Bilecik, Bingöl, Bolu, Burdur, Çanakkale, Çorum, Elazığ, Erzincan, Gümüşhane, Iğdır, Karabük, Karaman, Kırıkkale, Kırklareli, Kırşehir, Kilis, Kütahya, Niğde, Ordu, Rize, Sinop, Tokat, Uşak, Yozgat ve Zonguldak kadın milletvekilleri tarafından Meclis'te temsil edilmeyecek.
28'inci Dönem parlamentosunun en gençleri de kadınlardan oluştu. AK Parti Ankara Milletvekili Zehranur Aydemir 25, AK Parti İstanbul Milletvekili Rümeysa Kadak ise 27 yaşında.
Kadınlar 2. turda karanlığı yırtacak
Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinin ardından Meclis’te gerici ve kadın düşmanı görüş üstünlük sağladı. 28 Mayıs’taki seçim için oy kullanma çağrısı yapan kadınlar “2’nci tur kadınlar için hayati öneme sahip” dedi.
Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinin sandık sonuçlarının ardından tarihin en gerici ittifakı meclise girdi. Cumhur İttifakı’nda yer alan gerici ve kadın düşmanı HÜDA PAR ve Yeniden Refah Partisi’nden milletvekillerinin de mecliste bulunması tepkiyle karşılandı. Laiklik çağrısı yapan kadınlar, “İkinci tur kadınlar açısından hayati önem taşıyor. Pes etmeyeceğiz” dedi.
Yurttaşlar 14 Mayıs’ta 13’üncü Cumhurbaşkanı ve 28’inci Dönem Milletvekili genel seçimi için sandık başına gitti. Seçimler ikinci tura kaldı. 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddeti Önleme yasasının kaldırılması, zinanın suç olması, karma eğitimin zorunlu olmaması yönünde açıklamaları olan HÜDA PAR ile Yeniden Refah Partisi’nden milletvekillerinin meclise girmesiyle gerici görüş üstünlük sağladı. Sağcı meclisin kadınların yaşam haklarına karşı tehdit oluşturduğuna dikkat çeken kadınlar, laiklik vurgusu yaptı. Kadınlar, Bir Gün gazetesine yaptıkları açıklamada “İkinci tur kadınlar açısından hayati önem taşıyor. Pes etmeyeceğiz. Kadınların direnci ve umudu asla bitmeyecek.” dedi.
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, kadınların yaşam hakkı için 2’nci turda sandık başına gidilmesi yönünde çağrı yaptı. Canan Güllü "Bu seçimde iktidarın 50’nin altına düşmesi ve seçimin 2’inci tura kalması iktidarın kazanamadığını gösteriyor. Kadınlar kendi üzerine düşeni yapacaktır." Dedi. Mecliste sağcı görüşün bir üstünlük yarattığına dikkat çeken Güllü, “HÜDA PAR ve Yeniden Refah Partisi’nin görüşlerine katılmıyoruz. Onların bulunması kadınların kazanımlarıyla birlikte ülke kazanımlarını da yok sayacak, laiklikten geri adım atılabileceğini düşünüyorum. Bu dönem içindeki parlamenter görüntü de bunu gösteriyor. İslami yönleriyle muhafazakârlığı getiren ve kadının insan haklarına aykırı görüşlere sahip olan erkekler var. Eril bir meclis görüyoruz. 2’nci turda kadınlar bunu dikkate alarak sandık başına gidecektir. Türkiye’nin bütünlüğünde laikliğe karşı çıkan, kadınları domuz bağıyla katledenlerin olduğu bir meclis oluşuyor. Bunun göz ardı edilmemesi gerekiyor.” dedi.
Canan Güllü, kadınları 28 Mayıs’ta sandığa gitmeleri yönünde uyardı. Güllü, “Siyaset üstü durduk ama bu dönem parlamentodaki görüntü buna izin vermiyor. Sokaklarda yürümemizi engelleyen, kadınları gizlice kameraya alan, kadını birey olarak görmeyen görüşü destekleyen bir zihniyetin iktidara taşınması ve arkasında kitlelerin olduğu bir dönemdeyiz. Kadınlar, 2’nci turda bunu önleyebilecek bir iradeye sahip. Umudumuz var. Eğer kadınların yaşam haklarını kazanmak istiyorsak, ülkenin sokaklarında eşit bir birey olarak gezmek istiyorsak, vatanımıza sahip çıkmak istiyorsak tekrar sandığa gidip oy vermeliyiz.” İfadelerini kullandı.
SOL Feminist Hareket’ten Gizem Gül ve Dilara Kurtuluş da şunları kaydetti: “Memleketimiz on yıllardır dinci-gerici-milliyetçi kodlarla bezenmiş iktidarların elinde. AKP-MHP iktidarı da, kadınlar başta olmak üzere tüm memleketi karanlığa sürüklemeye çalışıyor. Bu seçimde Taliban ittifakı varlığını kadınların ve LGBTİ+’ların yaşamını hedef alarak sürdürmeye çalışıyor. Gerici iktidar, HÜDA PAR ve Yeniden Refah gibi sicili ve ağzı kirli odaklarla ittifak yaparak; memleketi uçuruma sürüklüyor. Lakin AKP iktidarı dönemi başta olmak üzere, kadınlar on yıllardır direniyor. Kazanılmış hakları ve daha fazlası için meydanları, sokakları, geceleri bırakmıyor. Dün olduğu gibi bugün de karşılarında biz varız. Türkiye zor günlerden geçiyor. Dinci, gerici, milliyetçi ortaklık geleceğimizi karartmak için pusuda bekliyor. Bizler, ülkenin kaderini nefesi tükenmiş, adım atmaya mecali kalmamış, nefret dolu bir güruha bırakacak değiliz. Dün, bugün direndik, yarın da direnmeye devam edeceğiz. Şimdi yine yan yana gelmeye, omuz omuza mücadele etmeye devam edeceğiz. Tayyip Erdoğan, bil ki seni göndereceğiz, kadınlar gönderecek.” SOL Feminist Hareket’in sosyal medya hesabından yapılan açıklamada da “Tüm pislikleriyle örgütlenmiş karanlığa teslim etmeyeceğimiz bir memleket var. Kadınların mücadelesi, direnci ve umudu asla bitmeyecek. Gideceksin Erdoğan, mücadeleye devam." denildi.
EŞİK Avukatı Hülya Gülbahar da HÜDA PAR ve Yeniden Refah Partisi’nin meclis düzeyinde politika yapmalarını eleştirerek özetle şu ifadeleri kullandı: “Kadın karşıtı dalgaya karşı kadınlar açısından daha güçlü bir meclis oluşturulması hayati bir önem taşıyordu. Bu partiler, İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik nefretini seçim kampanyasında da sürdürmüşlerdi, Sözleşmenin kökünü kazımak istemişlerdi. 6284 sayılı şiddet yasasının kaldırılmasını da sürekli olarak gündemde tuttular. Kadınların, eğitim hakkından, miras, boşanma, nafaka ve diğer tüm temel haklarına kadar karşılar. Aynı şekilde çocuk istismarcılarına af isteyen, çocuklarla cinsel ilişki yaşı belirleyen partiler. Dolayısıyla kadınları ve kız çocuklarını çok zor bir meclis bekliyor ama biz bu sonuçlar için hazırlıklıydık. Seçim sonuçlarından bağımsız olarak bu zihniyetteki partilerin meclis düzeyinde politika yapıyor olmaları zaten kadınlar açısından başlı başına tehdit olacaktı ve nitekim bu öngörümüz gerçekleşti. Biz mücadeleye devam edeceğiz. Bu nedenle 2’nci tur seçimleri kadınlar açısından kelimenin tam anlamıyla hayati bir önem taşıyor. Bu 15 günü iyi değerlendirmeliyiz.”
Mifepriston: ABD Yüksek Mahkemesi kürtaj hapına erişimi kısıtlayan kararı durdurdu
ABD Yüksek Mahkemesi, kürtaj hapına onayın durdurulması talebiyle açılan dava sürerken, hapa erişimin devam etmesine karar verdi. Bu kararla, bir alt mahkeme tarafından ilacın kullanımına getirilen kısıtlamalar geçici olarak durduruldu.
Karara konu edilen ‘mifepriston’ isimli ilaç, hamileliğin ilk 10 haftasında gebeliği sonlandırmak için kullanılıyor.
İki muhafazakâr yargıç karara ret oyu verdi, ABD Başkanı Joe Biden ve kürtaj yanlısı aktivistler ise mahkemenin kararını memnuniyetle karşıladı.
Ancak ‘National Right to Life’ (Ulusal Yaşam Hakkı) isimli kürtaj karşıtı grubun başkanı Carol Tobias, nihai kararın kürtaj ilaçlarının kadınlar için tehlikeli olduğunu teyit etmesini umduğunu söyledi.
ABD'deki kürtaj karşıtı aktivistler, Yüksek Mahkeme geçen yıl kürtajı ülke çapında Anayasayla güvence altına alan kararı bozduğundan beri, kürtaj ilaçlarının kullanımını giderek daha fazla yasaklama veya kısıtlama arayışındalar.
ABD'de 3’te 2’si muhafazakâr yargıçlardan oluşan Yüksek Mahkeme geçen yıl, kürtajı ülke çapında yasal hale getiren Roe vs Wade (Wade'e karşı Roe) kararını iptal etmiş ve eyaletlere kürtajı yasaklama hakkı tanımıştı.
Mifepriston, iki aşamalı bir sürecin parçası. Şu anda ülkedeki kürtajların yarısından fazlası bu ilaç aracılığıyla gerçekleşiyor. Şimdiye kadar ABD'de beş milyondan fazla kadın tarafından gebeliklerini sonlandırmak için kullanıldı.
İlk olarak ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) tarafından dört yıllık incelemenin ardından 20 yıldan uzun bir süre önce onaylandı.
FDA ayrıca mifepriston’u ekstra kısıtlamalar ve düzenli değerlendirmeler gerektiren 60 ilaç arasında kategorilendirdi.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Amerikan Jinekoloji ve Obstetri Derneği de dahil olmak üzere bilinen tıp kuruluşları, kürtaj hapının güvenli ve etkili olduğunu söylüyor.
Bir kadın 500 gün mağarada tek başına yaşadıktan sonra ortaya çıktı
Yeryüzünün 70 metre altındaki karanlık bir mağarada tek başına 500 gün geçiren İspanyol sporcu bir kadın sonunda mağaradan çıkarak yaşadıklarını anlattı.
Beatriz Flamini, 20 Kasım 2021'de insan zihni ve bedeninin "aşırı yalnızlık ve yoksunlukla" nasıl başa çıkabileceği hakkında daha fazla bilgi edinmek için Granada'nın dışındaki mağaraya girdi.
The Guardian'ın aktardığına göre, Almeria, Granada ve Murcia üniversitelerinden bilim insanlarından oluşan bir ekip tarafından izlenen ve özel, sınırlı mesajlaşma teknolojisiyle iletişim halinde olan 50 yaşındaki kadının, bir insanın mağarada tek başına geçirdiği en uzun süreye ilişkin dünya rekorunu kırdığı düşünülüyor.
500 gün içinde 60 kitap okuduğunu aktaran Flamini, mağarada 65. günden sonra zamanın nasıl geçtiğini anlamadığını söyledi.
Bu kadar uzun süre sağlıklı kalmayı nasıl başardığı sorulduğunda Flamini, "engin deneyimine" ve "zihinsel hazırlığına" işaret ederek, "Kendimle çok iyi anlaştım. En azından benim için, elit bir ekstrem sporcu olarak, en önemli şey ne düşündüğünüz, ne hissettiğiniz ve ne söylediğiniz konusunda çok net ve tutarlı olmaktır." dedi.
Flamini, "Bazı zor anlar olduğu doğru, ama aynı zamanda çok güzel anlar da vardı ve 500 gün boyunca bir mağarada yaşama taahhüdümü yerine getirirken her ikisini de yaşadım" diye ekledi.
Flamini, zamanı "sakin ve amaçlı" bir şekilde geçirdiğini belirterek, "Olmak istediğim yerdeydim ve bu yüzden kendimi buna adadım. Yemek yapıyorum; çizim yapıyorum... Odaklanmanız gerekiyor. Eğer dikkatim dağılırsa bileğimi burkarım. Yaralanırım. Her şey biter ve beni dışarı çıkarmak zorunda kalırlar. Ve ben bunu istemiyorum" diye konuştu.
Mağaradaki sineklerden şikâyet eden Flamini "Sinekler, sinekler, sinekler! Bir sinek istilası vardı. Geldiler, larvalarını bıraktılar ve ben de kontrol edemedim ve birdenbire sineklerle kuşatıldım. O kadar karmaşık değildi ama sağlıklı da değildi... Ama durum buydu" dedi.
Flamini mağaradan ayrılma zamanı geldiğinde neler hissettiğini anlatırken biraz sinirlenerek, "Beni almaya geldiklerinde uyuyordum ya da en azından uyukluyordum... Bir şey oldu sandım. Dedim ki: 'Şimdiden mi? Olamaz' dedim. Kitabımı henüz bitirmemiştim. Işığı gördüğümde hiçbir şey hissetmedim, çünkü bana sanki oraya daha yeni girmişim gibi geldi, bu yüzden ışığı, güneşi ve dışarıda olan her şeyi özlediğimi hissetmedim" diye konuştu.
Gelecek sayımızda kadın haklarıyla ilgili daha olumlu haberlerle sizlerle olmak umuduyla hoşça kalın.
16 Mayıs 2023
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.