Olympe de Gouges (7 Mayıs 1748-3 Kasım 1793),
Fransız filozof, yazar, kadın hakları savunucusu, aktivist ve oyun yazarı.
1748 yılında Fransa'nın güneyindeki Montauban şehrinde (günümüzdeki Tarn-et-Garonne) doğdu. Küçük burjuva bir aileden geliyordu; babası kasaplık, annesi ise çamaşırcılıkla uğraşıyordu. Kimi söylentilere göre gerçek babası Aydınlanma hareketinin önemli isimlerinden Jean-Jacques Lefranch de Pompignan'dır. Ailesi ona "Marie Gouze" ismini verdi.
1765 yılında Louis Aubry adlı kendinden yaşça büyük ve sevmediği biri ile evlendi; ertesi yıl oğlu Pierre dünyaya geldi. Oğlunun doğumundan birkaç ay sonra kocasını kaybedince Olympe de Gouges adını aldı.
1770’lerde Paris’e taşınan Olympe de Gouges, dini evliliğe karşı idi; cinsel özgürlüğü savunuyordu. Ekonomik destek için metres ilişkileri yaşadı. Sanatçılardan, yazarlardan, siyasetçilerden oluşan bir çevre edindi.
1780'lerde oyun yazarı olarak başladığı kariyerinde siyasi yazılarıyla ünlendi. Fransız Devrimi sırasında çok aktifti. Ölüm cezasının kaldırılması, mahkemelerde halk jürilerinin kurulması, Fransız sömürgelerindeki kölelerin özgürleştirilmesi, gayri meşru çocukların tanınması, evlat edinilmesi, gelir vergilerinin adaletsizliği, yoksulluk konularında mücadele etti. 1784'te kendi yazarlık kariyerine başladı ve yaşamının son dokuz yılında romanlar, politik yazılar, manifestolar, edebi incelemeler ve sosyal bilince sahip önemli konulara odaklanmış oyunlar yazdı. Okuma yazma bilmemesi ve okul eğitimi almamış olması, bu çalışmalarınınçoğunu okuma yazma bilen bir kişinin yardımıyla başarmış olduğunu gösterir.
Bir tiyatro grubu oluşturan Olympe de Gouges, ilk oyunu kölelik karşıtı "L'Esclavage des Nègres"i 1784'te kaleme aldı. Kadın oluşu ve konusu nedeniyle oyunu 1789 Fransız Devrimi'nin başlangıcına kadar basılmamıştır.
Fransız Devrimi'ni sevinçle ve umutla karşılamasına rağmen kısa süre sonra eşit hakların sadece erkeklere verildiğini, kadınların erkeklerle eşit statüye getirilmediğini gözlemleyince devrime olan inancını ve umutlarını yitirdi. Cercle Social dönemin ünlü kadın hakları savunucusu Sophie de Condorcet'in evinde toplanırdı. 1789 Fransız Devrimi'nin kahramanlarından biri olan de Gouges, Ansiklopedistlerden ve Girondist devrimcilerden olan Condorcet'nin evinde toplananların tanınmış simalarından biriydi. Condorcet'nin eşi Sophia de Condorcet'nin çevresinde onun yanı sıra Madame Verney, Mademe de Stael, Madame Roland gibi aktif kadınlar da bir araya geliyordu. De Gouges kadınlarla erkeklerin yasa önünde eşit olmalarının mücadelesini veren bir kadın olarak bu amaçla, çeşitli kadın örgütlerini birleştirerek, erkek ve kadınlardan oluşan, cinslerin siyasal eşitlik taleplerini dile getiren "Cercle social" adıyla bir birlik kurdu. Kimi kaynaklara göre bu örgüte sonradan katıldı.
Daha sonra ünlenecek "Kadına darağacına çıkma hakkı tanınıyor; öyleyse kürsüye çıkma hakkı da olmalıdır" sözünü ilk kez bu sıralarda söylemiştir. Bu sözü, 1791 Anayasası'nınyayımlanmasından birkaç gün sonra kaleme aldığı Kadın ve Yurttaş Hakları Bildirgesi'nin de 10. maddesini oluşturmuştur. Kadın ve Yurttaş Hakları Bildirgesi o yıl (1791) meclis tarafından yayımlanmış olan Erkek ve Yurttaş Hakları Bildirgesi'ne bir cevap niteliği taşıyordu ve aslında meclisin bildirisinin bir kopyasıydı. Gouges, yalnızca insan sözcüğü yerine kadın sözcüğünü koymuştu. Bildiriyi, ‘kadın sorunlarını yine bir kadın çözebilir’ düşüncesiyle,XVI. Louis’nin eşi Marie Antoinette’ye ithaf etti. Bildiriyayımlandığı zaman pek önemsenmedi.
Aynı yıl Jean-Jacques Rousseau’nun Toplum Sözleşmesi’ne karşılık kendi Toplum sözleşmesini kaleme aldı. Toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı olan evliliği savundu. İnandığı her şeyin uğrunda sonuna kadar direnen, tutkulu ve heyecanlı bir kişiliği vardı. Dönemin kaotik ortamında ‘adaletsiz’ olarak tanımladığı her işe karşı çıkmıştır. Muhalefet ettiği konulardan biri de devrilen Fransa kralı 16. Louis'in idam edilmesiydi. Bu idama karşı çıkmasının nedeni tam olarak bilinmese de başlı başına idam cezasına karşıydı ve ona göre siyasi strateji açısından da en iyisi kralın öldürülmemesiydi.
Fransız Devrimi sırasında yer alan ‘adaletsiz ve vahşi’ olarak tanımlanabilecek birçok olayları önleyemeyişi onda büyük bir rahatsızlık uyandırdı. Bu rahatsızlığı nedeniyle yazım dili sertleşti ve meselelere çok daha şiddetli eleştiriler getirmeye başladı. Sonunda Le trois urnes, ou le salut de la Patrie, par un voyageuraérien isimli eseri nedeniyle Temmuz 1793'te polemikleriyle mücadele ettiği Robespierre onu celladına itinayla teslim etti, tutuklandı. Bu eserde memleketin kurtuluşu için şu üç seçeneği değerlendirmek üzere bir halk oylamasına gidilmesini talep etmekteydi:
Bölünmez bir Cumhuriyet, federal bir hükümet ya da anayasal monarşi.
Üç ay tutuklu kaldı. Avukat tutma hakkı verilmediği için kendi savunmasını kendisi yaptı. Hapisteyken yazdığı, kendi savunması denilebilecek iki metin arkadaşları aracılığıyla yayımlandı. İdamdan kurtulmak için hamile olduğunu iddia etti ama yapılan kontrolde bunun gerçek olmadığı ortaya çıktı. 1793’te “Mademki kadına giyotine çıkma hakkı veriliyor, öyleyse kürsüye çıkma hakkı da verilmelidir” iddiasını savunması üzerine, fikirleri nedeniyle 3 Kasım 1793'te oybirliği ile giyotine çıkma hakkını kazandı!
Günümüzde daha çok kadın hakları konusundaki öncü görüşleri ile bilinir. Erkeklerin kadınlar üzerindeki tiranlığının tüm eşitsizlik biçimlerinin kaynağı olduğunu düşünüyordu. Eserleri kadın ve insan hakları açısından büyük bir öneme sahiptir. Ayrıca Fransız Devrimi'nin ve dönemin kadına ve özgür düşünceye bakış açısını anlamak açısından da farklı bir önem arz eder.
Şöyle yazmıştır:“Adam, sen adil olabilir misin? Sana bu soruyu bir kadın soruyor. En azından bu hakkı ondan alamazsın. Söyle bana, benim cinsimi baskı altına alan, kendinden menkul iktidarı kim verdi sana? Gücün mü? Yeteneklerin mi? Yaratıcıyı hikmetinde tanı. Yakınlaşmayı ister göründüğün doğanın ihtişamı içinde şöyle bir yürü ve eğer cesaret edebilirsen, senin baskıcı egemenliğine kaynak oluşturabilecek bir örnek bul. Hayvanlara git, elementleri araştır, bitkileri incele, evet, doğanın işleyişine bak ve eğer sana bunun için gerekli araçları gösterirsem, kanıtlarımı kabul et. Eğer yapabilirsen, doğanın düzeni içinde cinsleri ara, araştır ve karar ver. Onları her yerde, herhangi bir ayrım olmadan birlikte görebilirsin; onlar her yerde uyumlu bir topluluk olarak bu ölümsüz şaheseri yaratmak için çalışıyor.”
“Yalnızca erkek, istisnayı kendisine kural edindi. O, alışılmadık biçimde, kör, bilim cephesinden de destek alarak ve dejenere olmuşbir biçimde, aydınlanma ve aklın yüzyılında görülmedik bir bilgisizlik ve despotizmle, bütün entelektüel yeteneklere sahip bircinsi boyunduruk altına almak istiyor. O, devrimin getirdiklerinden yararlandığını iddia ediyor; daha fazlasını söylememek için, eşitlik hakkını öne sürüyor.”
1789 Fransız Devrimi'nin "eşitlik, kardeşlik, özgürlük" ilkeleri, devrim sürecinde pek çok kadın ve erkeği sokaklardaki eylemlerde ve barikatlarda bir araya getirmişti. Bastille yürüyüşünden grevlere kadar her alanda cinsler, mutlaki rejime karşı güçlü bir pakt oluşturmuştu. Ancak bu evrensel olduğu iddia edilen ve "üçüncü sınıfın", yani burjuvazinin, eşitlik ve iktidarda ortaklık taleplerinin temelini oluşturan ilkelerin, yalnızca mülk sahibi, belli bir miktarda vergi veren erkekleri kapsadığı kısa bir zaman içinde anlaşıldı. Eşitliğin zengin y a da yoksul, kadın ya da erkek, herkes için geçerli olması için dünya üzerinde pek çok işçi eyleminin gerçekleşmesi ve kadınların tutuklanmayı, öldürülmeyi, sürgüne gönderilmeyi göze alarak mücadele etmesi gerekiyordu.
Fransız Devrimi sırasında erkeklerle yan yana mücadele eden kadınların devrim sonrasında toplantı yapmaları, dernek kurmaları yasaklanmış, var olan kadın kulüpleri de kapatılmıştı. Devrim öncesi eski düzende sahip oldukları haklar bile ellerinden alınmıştı. Bunun üzerine 1791’de Anayasa’nın kabulünden önce tüm kadınlara eşit oy hakkı isteyen Olympe de Gouges, Temel doğal haklar doktrinini kadınlara uyarlayarak Kadın Hakları Beyannamesini hazırladı.
Kadının ve Kadın Yurttaşın Haklar Bildirgesi Ulusal Meclis'in o an geçerli olan yasama döneminin sonunda ya da gelecek yasama döneminde kabul edilmek üzere sunulmuştur.
Başlangıç
“Biz, anneler, kız çocukları, kız kardeşler, ulusun temsilcileri,
Ulusal Meclis'e alınmayı talep ediyoruz. Toplumun sefaletinin ve siyasal iktidarların ahlaki bozulmuşluğunun başlıca nedenlerinin, kadınların haklarının tanınmaması, unutulması ya da göz ardıedilmesi olduğunu göz önüne alarak, kadınların doğal, devredilemez ve kutsal haklarını bir bildirgeyle ilân etmeye karar verdik. Böylelikle istiyoruz ki, bu bildirge toplumun bütün üyelerinin gözü önünde dursun, herkese hak ve yükümlülüklerini hatırlatsın; kadınların ve aynı şekilde erkeklerin iktidarı kullanmaları siyasal kurumlar açısından karşılaştırılabilsin ve buna daha çok saygı gösterilsin; kadın yurttaşların basit ve dokunulmaz esaslara dayanan şikâyetleri daima, Anayasanın ve iyi geleneklerin korunması ve herkesin esenliği için etkili olabilsin.
Güzelliği ile olduğu kadar anneliği üstlenme cesaretiyle birlikte düşünülen kadın cinsi olarak bugün, Tanrının da yardımıyla, kadının ve kadın yurttaşların haklarını bu bildirgeyle tanıyor ve ilan ediyoruz:
Madde 1- Kadın özgür doğar ve erkeklerle eşit haklara sahip olarak yaşar. Toplumsal farklılıklar yalnızca genel yarar nedeniyle kabul edilebilir.
Madde 2- Her siyasal topluluğun hedefi ve amacı, hem kadının hem de erkeğin doğal ve devredilemez haklarını korumaktır. Bu haklar: Özgürlük, güvenlik, mülkiyet ve özellikle baskıya karşı direnme hakkıdır.
Madde 3- Egemenlik ilkesi, kadın ve erkeklerin birliğinden başka bir şey olmayan ulustan kaynaklanır. Hiçbir organ ve kişi, bundan kaynaklanmayan bir gücü kullanamaz.
Madde 4- Özgürlük ve adalet, kişilere hakları olanı geri vermektir. Kadınlar doğal haklarını kullanırken, yalnızca erkeklerin karşılarına çıkardıkları sürekli engellerle engellenmektedir. Bu kısıtlamalar doğa ve aklın yasalarıyla ortadan kaldırılmalıdır.
Madde 5- Doğanın ve aklın yasaları, topluma zarar verecek tüm edimleri bertaraf eder. Bu yasaların izin verdiği ve tanrısal yasaların yasaklamadığı hiçbir şey engellenemez ve hiç kimse bu yasaların açıkça emretmediği bir şeyi yapmaya zorlanamaz.”
Madde 6- Yasa, genel iradenin ifadesi olmalıdır. Bütün kadın ve erkek yurttaşlar bizzat ya da temsilcileri aracılığıyla yasaların yapımı sürecine katılmalıdır. Yasalar herkese eşit olarakuygulanmalıdır. Yasa önünde eşit olan bütün kadın ve erkek yurttaşlar, yetenek ve erdemlerinden başka bir ayrım gözetilmeksizin, kamu hayatındaki bütün makam, memuriyet ve mevkilere eşit olarak kabul edilmelidir.
Madde 7- Kadınlar ayrıcalıklı haklara sahip değildir; kadınlar, yasalarda belirtilen koşullarda itham edilir, gözaltına alınır ve tutuklanır. Kadınlar, erkeklerin tâbi olduğu ceza yasalarına tâbidir.
Madde 8- Yasa yalnızca açıkça zorunlu olan cezalar koyar ve hiç kimse suç oluşturan eylemden önce hukuka uygun olarak yürürlüğe konmuş ve kadınlara meşru biçimde uygulanan yasalar olmaksızın cezalandırılamaz.
Madde 9- Yasalara göre suçlu bulunmuş her kadına, yasanın öngördüğü yaptırımlar sonuna kadar uygulanmalıdır.
Madde 10- Hiç kimse, esaslı derecede farklı olsa bile, düşüncelerinden dolayı kovuşturulamaz. Kadın idam sehpasına çıkma hakkına sahiptir. Bu nedenle eylem ve ifadeleri yasalarla korunan kamu düzenini bozmamak koşuluyla, konuşma kürsüsüne de çıkma hakkına sahip olmalıdır.
Madde 11- Düşünce ve görüşlerin özgürce ifade edilmesi, kadınların en önemli haklarından biridir, çünkü bu özgürlük, babaların çocuklarıyla olan babalık bağlarını güvence altına almaktadır. Her kadın yurttaş, barbar bir önyargı tarafından gerçeği gizlemeye zorlanmadan özgürce şunu söyleyebilir: "Ben, senin bana verdiğin çocuğun annesiyim." Bu hak, bu özgürlüğün kötüye kullanılmasından dolayı yasalardan kaynaklanan sorumluluğu ortadan kaldırmaz.
Madde 12- Kadınların ve kadın yurttaşların haklarının güvence altına alınması, daha büyük bir yararı zorunlu kılar. Bu güvence, bu hakların tanındığı kişilerin ayrıcalığı olmamalı, herkesin yararına hizmet etmelidir.
Madde 13- Güvenlik güçlerinin giderleri ve idari harcamalar için erkeklerden ve kadınlardan eşit ölçüde katkı talep edilir. Kadınlar bu yükümlülük ve ödevleri yerine getirdiklerinden dolayı, mevki ve işlerin, alt ya da üst derece memurlukların ve diğer mesleklerin paylaşılmasına da katılmalıdır.
Madde 14- Kadın ve erkek yurttaşlar, bizzat ya da temsilcileri aracılığıyla, vergilerin zorunlu olup olmadığına karar verme hakkına sahiptir. Kadın yurttaşlar, varlıklarından, erkeklerle eşit oranda vergi verme ilkesini ancak, kamu yönetimine ve vergilerin toplanması, bunların kullanılması ve süresinin belirlenmesi sürecine katılabildikleri takdirde kabul ederler.
Madde 15- Kamu harcamalarına erkeklerle eşit olarak katkıda bulunan kadınlar, her kamu makamından mali işlerle ilgili olarak bilgi alma hakkına sahiptir.
Madde 16- Hakların güvence altına alınmadığı ve güçler ayrılığının benimsenmediği bir toplumun anayasası yoktur. Eğer ulusu oluşturan bireylerin çoğunluğu yapımına katılmamışsa, o anayasa yoktur ve geçersizdir.
Madde 17- Ortak olarak ya da tek tek, mülkiyet her iki cinsin de hakkıdır. Herkes dokunulmaz ve kutsal olan bu hakka sahiptir. Yasalarca belirlenmiş kamusal bir zorunluluk bunu açıkça gerektirmedikçe, ayrıca adil ve önceden belirlenmiş bir tazminat ödenmedikçe, kimse ulusun asli miras payından yoksun bırakılamaz.
Kadınların erkeklere karşı yürüttükleri eşitlik mücadelesinin günümüzde de henüz sona ermediği düşünüldüğünde, bundan iki yüzyıl önce kadınların dile getirdikleri taleplerin ne kadarının gerçekleştirilebildiği sorusu daha da önem kazanmaktadır. Olympe de Gouges'un önemi de evrensel olduğu iddia edilen hakların belli bir cinsle sınırlanmış olduğunu gözler önüne sermesi ve bu sınırlamanın haklı sebepleri olup olmadığını sorgulayıp mevcut durumu olduğu gibi kabul etmemesindedir.
KAYNAK:
Kadının Ve Kadın Yurttaşın Haklar Bildirgesi
https://dergipark.org.tr
(Çeviren: Arş. Gör. Ece GÖZTEPE)
"Diren Çakmak 1789-1799 Fransız Devriminde Kadın Eksik Yurttaş, Cafrande.org 12.03.2015 "
Olympe de Gouges: Cinsiyetsiz Aklın Öncüsü, Birgün gazetesi Pazar Eki, 2 Kasım 2014",
"Fulya Alikoç, Bir Kadın Bir Devrim, Evrensel gazetesi, 8 Kasım 2013. 2 Nisan 2015 tarihinde Wikipedia.org tarafından kaynağından arşivlendi.
23 Nisan 2024
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.