YAZAN: Yayla BOZTAŞ
İki en fazla üç harften oluşan küçücük bir sözcüktür ‘ses’, ‘ün’
Bakmayın siz onun Sessiz sedasız köşesinde durmasına. Ses çıkartmıyorsa vardır bir bildiği. Sesini kesmesi de korktuğundan değildir asla.
Ses, kuşta ve çocukta cıvıltı, duygulu insanda coşku, müzikte ezgi, ölümde çığlıktır. Haksızlığa karşı çıkışta haykırıştır yürekli. Sessiz akan gözyaşında hüzün saklıdır, sessiz sessiz yaklaşanda sinsilik.
Sesi soluğu çıkmayan insanda ezilmişliği duyumsarız, sesi ayyuka çıkanda abartıyı. Fısıltıya dönüşen ses gizliliği, küfre dönüşen ise zorbalığı betimler. Ses sarhoşta naradır, ahı alınanda ilenç. Unutulanda yazıklanma, yanlış yapanda pişmanlıktır. Kara haberde eyvah, muştuda bir “Oh” tur erinçli.
Doğa, en doğal çalgıları içeren; onlardan besteler yapan bir sanatçıdır. Onun verimli, sıcak kucağında beslenir sesler. Yapraklara düşen yağmur damlaları, çığlıklarıyla denize kafa tutan martılar, öfkesine yenik düşen gök, söyleşmeye doyamayan kuşlar hep doğanın çocukları değil midir?
Yalnızca kuş seslerinin solo çalgı olduğu konçertolar yazılabilir. Sirenlerin çağrı şarkıları yadsınabilir mi? Ormanlarda, üstünlük için tokuşan boynuzların sesi, çobanıl şiirlerin bir dizesi gibi gelmez mi bize? Aslında doğa bütün bunları yansıtan bir Pastoral Senfoni’dir.
Ormanlık bir yerde; aniden bastıran yağmura yakalandığınız olmuş mudur hiç? Ben böyle bir anı, iliklerime kadar ıslanarak yaşadım, şu an bile, yağmurun her ağaçta, yaprakta, dalda bıraktığı sesleri anımsıyorum. Yaprağın büyüklüğü, kalınlığı, ağacın boyu ve genişliği, sesin tınısını farklı kılar, değiştirir. Yerin çimen ya da taş oluşu da çıkan müzik için çok önemlidir, ses demedim, çünkü müziktir duyulan, doyumsuz, insana insanlığını duyumsatan bir müziktir.
Sesi, kentlerde irdelemek istemiyorum. Teknolojinin getirileri çok. Fakat götürdükleri arasında en büyük olumsuzluklardan biri, ne yazık, ‘Gürültü Kirliliği’ dir. Nasıl da teknoloji deyince, doğada müzik olan ses, anında “Gürültü” oldu değil mi?
Çayırda otlayan ineğin çıngırağı, köy yolundaki atın nal sesleri, emmek için sürüye bırakılan kuzuların analarına koşma sesleri benim müziğim. Kimsenin sınırına geçmeden dinlediğim, beni mutlu eden, duygularımı besleyen müzikler ise benim ‘sesim’.
22 Ekim 2024
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.