Yazan: Yayla BOZTAŞ
Yine erken sabahlarda yürüyüşün keyfini çıkarıyorum. Doğa kokuyor, el sallıyor, sesleniyor bana, çiçekleri, kuşları, ılık esintisi, yaprağı, toprağıyla. Henüz sokağa dökülmeyen insanlardan çok, kedi köpekleriyle.
İşte masmavi, ütülü bir deniz önümde, üzerindeki tekneler, şamandıralar, yelkenlilerle öpüşüyor. Her şey ikiz. Bir gün bu görüntüleri bulamam diye beynime, hafızama yapıştırıyorum salyasız, sümüksüz, arı, duru denizi.
Ah insanlar siz doğanın başına dertsiniz! Salyanız, sümüğünüz, balgamınız, tükenmez çöpleriniz, idrarınız, dışkınız, arıtmayı öğrenemediğiniz tüm atıklarınızla. Kazandıklarınız, hakkınız saydığınız, bedelsiz armağanlarınızı göz ardı ederek tüketin doğayı.
Yiyin; kara gözlü kuzuları, lacivert gözlü inekleri, tavukları, kazları, küçücük bıldırcınları, keklikleri, uçan kaçan, kaçamayan bütün kanatlıları. Dişinizin kovuğunu doldurmayacak minicik kuşları keyifle öldürüp av spordur diyerek yiyin. Nesli tükenecek geyikleri öldürmek için ihaleye katılın, en fazla artırmayı yapıp öldürün sürmeli gözlü geyikleri. Öksüz kalan yavrularının büyümesini bekleyerek yeni avları hayal edin.
Öldürdüğünüz kekliklerin başında sırıtarak, tüfeğinizle poz verip sayısal üstünlüğünüzü kanıtlayın gururla.
Kuzuları poposuna maydanoz sokuşturup çengellere asın, kızarmış domuzun ağzına elma tıkıştırıp şölen sofraları kurun. Şişlerde çevirin; tavukları, kuzuları. Yiyin, yutun, coşun, ormanlara yayılsın kokusu. Yağı ağzınıza bulaşsın.
Kirlettiğiniz göller, denizler, kuruttuğunuz dereler, kestiğiniz, yaktığınız ağaçlar, ormanlar, göğsünü yarıp içine zehir akıttığınız topraklar size yanıt vermiyor sanarak devam edin kıyıma.
Şimdi masmavi parlayan denizin yüzünde salyalar oluşuyor. İşte size yanıt…
Bilimsel açıklamalara göre arıtma tesisi kullanmayışın, deniz dibi için büyük bir gereklilik olan deniz hıyarının avlanmasının, insanların ürettiği bitmez kirliliğin sonucu. Bilimsel açıklamaya bile gerek yok. Her yaz sezonunda denizlerin nasıl kirletildiğine hepimiz tanık değil miyiz?
Denizhıyarının kilosu 150 dolarmış. Önemli bir yemek malzemesiymiş bazı ülkelerde. Özellikle erkek insanları ilgilendiren afrodizyak etkisi nedeniyle çok değerliymiş.
Evet, yiyin, yutun, şahlanın, çok üreyin, sizin gibi duyarsız yaratıkları salıverin dünyaya.
Avlanması yasak denizhıyarları için kota koyulduğunu, Yunanistan’ın kendi kotasına uyup bizden denizhıyarı aldığını okuyunca daha bir içim acıyor. Dünyadan parayla çöp alan biz, denizlerimizi temizleyen bir canlıyı avlayıp komşu ülkeye satıyoruz.
Umudum, sokaklarda insan diye gezinip doğanın, yaşamın varlığına saygı duymayanların da bir yerlere ihraç edilmesi. O zaman toplumun havası temizlenir belki.
Sözüm meclisten dışarı, yazdıklarım bu nitelemeleri hak edenler için, duyarlı insanlara canım feda.
Yine erken sabahlarda yürüyüşün keyfini çıkarıyorum. Doğa kokuyor, el sallıyor, sesleniyor bana, çiçekleri, kuşları, ılık esintisi, yaprağı, toprağıyla. Henüz sokağa dökülmeyen insanlardan çok, kedi köpekleriyle.
İşte masmavi, ütülü bir deniz önümde, üzerindeki tekneler, şamandıralar, yelkenlilerle öpüşüyor. Her şey ikiz. Bir gün bu görüntüleri bulamam diye beynime, hafızama yapıştırıyorum salyasız, sümüksüz, arı, duru denizi.
Ah insanlar siz doğanın başına dertsiniz! Salyanız, sümüğünüz, balgamınız, tükenmez çöpleriniz, idrarınız, dışkınız, arıtmayı öğrenemediğiniz tüm atıklarınızla. Kazandıklarınız, hakkınız saydığınız, bedelsiz armağanlarınızı göz ardı ederek tüketin doğayı.
Yiyin; kara gözlü kuzuları, lacivert gözlü inekleri, tavukları, kazları, küçücük bıldırcınları, keklikleri, uçan kaçan, kaçamayan bütün kanatlıları. Dişinizin kovuğunu doldurmayacak minicik kuşları keyifle öldürüp av spordur diyerek yiyin. Nesli tükenecek geyikleri öldürmek için ihaleye katılın, en fazla artırmayı yapıp öldürün sürmeli gözlü geyikleri. Öksüz kalan yavrularının büyümesini bekleyerek yeni avları hayal edin.
Öldürdüğünüz kekliklerin başında sırıtarak, tüfeğinizle poz verip sayısal üstünlüğünüzü kanıtlayın gururla.
Kuzuları poposuna maydanoz sokuşturup çengellere asın, kızarmış domuzun ağzına elma tıkıştırıp şölen sofraları kurun. Şişlerde çevirin; tavukları, kuzuları. Yiyin, yutun, coşun, ormanlara yayılsın kokusu. Yağı ağzınıza bulaşsın.
Kirlettiğiniz göller, denizler, kuruttuğunuz dereler, kestiğiniz, yaktığınız ağaçlar, ormanlar, göğsünü yarıp içine zehir akıttığınız topraklar size yanıt vermiyor sanarak devam edin kıyıma.
Şimdi masmavi parlayan denizin yüzünde salyalar oluşuyor. İşte size yanıt…
Bilimsel açıklamalara göre arıtma tesisi kullanmayışın, deniz dibi için büyük bir gereklilik olan deniz hıyarının avlanmasının, insanların ürettiği bitmez kirliliğin sonucu. Bilimsel açıklamaya bile gerek yok. Her yaz sezonunda denizlerin nasıl kirletildiğine hepimiz tanık değil miyiz?
Denizhıyarının kilosu 150 dolarmış. Önemli bir yemek malzemesiymiş bazı ülkelerde. Özellikle erkek insanları ilgilendiren afrodizyak etkisi nedeniyle çok değerliymiş.
Evet, yiyin, yutun, şahlanın, çok üreyin, sizin gibi duyarsız yaratıkları salıverin dünyaya.
Avlanması yasak denizhıyarları için kota koyulduğunu, Yunanistan’ın kendi kotasına uyup bizden denizhıyarı aldığını okuyunca daha bir içim acıyor. Dünyadan parayla çöp alan biz, denizlerimizi temizleyen bir canlıyı avlayıp komşu ülkeye satıyoruz.
Umudum, sokaklarda insan diye gezinip doğanın, yaşamın varlığına saygı duymayanların da bir yerlere ihraç edilmesi. O zaman toplumun havası temizlenir belki.
Sözüm meclisten dışarı, yazdıklarım bu nitelemeleri hak edenler için, duyarlı insanlara canım feda.
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.