Uzun siyah saçlarını toplamış, gözlüklü, açık mavi hırka içinde, mavi çizgili beyaz gömleği var. İki eli, önünde açık olan laptopun üzerinde.
Bir köpek hakim cübbesi giymiş. Başında bir mezuniyet kepi var ve gözlük takıyor. Önünde bir masa üzerinde büyük bir hâkim tokmağı bulunuyor. Köpeğin ciddi bir ifadesi var ve sanki bir mahkeme salonunda hakimlik yapıyormuş gibi bir mizansen oluşturulmuş.

Bu sayıda yüreğimi kanatan, köpeklere ve kedilere yapılan olumsuz davranışlarla ilgili yazmak istiyorum. 



Her ne kadar yüreğimi kanatsa da konu sevgi, merhamet, vicdan diye ele alınacak bir konu değil. Bir insan hayvan sevmeyebilir, merhamet duygusundan yoksun olabilir, vicdanı gelişmemiş olabilir. Bu insan için “Ne yapalım, o da öyle bir insan, yazık ona, kim bilir yaşadığı hangi olumsuz deneyimler öyle olmasına neden oldu?” diye düşünüp acil şifalar dileyebilirim. 



Ancak beni asıl ilgilendiren konu, saygısızlık. O insan, insana, hayvana, doğaya saygısızlık yapamaz. Yaparsa bunun bir yaptırımı olmalı.



İnsanlığın insan olma süreci boyunca geliştirdiği haklar ve değerler sistemi “hak” kavramını içeriyor. Yaşama hakkı, gelişme hakkı, katılım hakkı, kendi kaderini belirleme hakkı ve benzeri. Bunlar insan haklarının temelleri. Bu hakların benzerleri hayvanlar için de geçerli. 



Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 2. Maddesi şöyle düzenlenmiştir:



1.Bütün hayvanlar saygı görme hakkına sahiptir. 



2.Bir tür hayvan olan insan, öbür hayvanları yok edemez,bu hakkı çiğneyerek onları sömüremez, bilgilerini hayvanların hizmetine sunmakla görevlidir. 



3.Bütün hayvanların insanlarca gözetilme, bakılma ve korunma hakları vardır.



Bir devletin “Ben bu hakları tanımıyorum, yasalarımı da bu hakları ihlal edecek şekilde düzenliyorum.” demesi, o devlette hakların kullanılmasını engelleyebilir ancak bu hakların varlığını yok edemez. 



02.08.2024 tarihinde yürürlüğe giren Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile "topla, aşıla, kısırlaştır ve yerine bırak" metodu yürürlükten kaldırıldı.



Bu yasa, sokaktaki tüm köpeklerin toplanarak sahiplendirilinceye kadar barınaklarda bakılmasını düzenliyor.



Kapasiteyi karşılayacak sayıda barınağın yapılabilmesinin mümkün olmadığı çok açık. 4 milyon olduğu söylenen sokak köpeğinin ömür boyu barınaklarda bir arada ve sağlıklı bir şekilde yaşamasının olanaksız olduğunu herkes görür. Çok açık ki, buralarda sağlıklı köpekler de hasta olacak ve yasanın öngördüğü katletme gerçekleşecek. 



Peki, bu yasa tartışmaya açıldığı andan itibaren bazı insanların ve bazı belediyelerin uygulamaya başladığı hayvan hakları ihlallerini nasıl yorumlamalıyız? Haberleri her izlediğimizde bir yanda hayvanların haklarını savunmak için mücadele veren bir grup, diğer yanda hayvanlara eziyet eden bir başka grupla karşılaşıyoruz. 



Kraldan daha kralcı olan kişiler ve kurumlar hiçbir kural tanımaksızın hayvanlara eziyet ediyor ve canına kastediyor. Kendi başına birey olamamış insanlar, iktidarı memnun edeceğini düşündükleri her davranışı sınır tanımaz bir biçimde, durumdan görev çıkararak, hatta kulluk duygusuyla, insanlık değerleriyle çatışan, kabul edilemez davranışlargösteriyorlar. 



İnsanlık çağdaş değerler sistemine sahip oluncaya dek ne dönemler yaşadı. Yaşlıların ve engellilerin öldürülmesi mi dersiniz, siyahilerin insan olarak görülmeyip köleleştirilmesi ve makine gibi kullanılması mı dersiniz, kız çocukların diri diri toprağa gömülmesi mi dersiniz, kadınların ve çocukların,erkeğin sahip olduğu mal gibi görülmesi mi dersiniz, bir insan grubunun ‘insansı hayvan’ diye nitelenerek her türlü insanlık dışı davranışa uğraması mı dersiniz, bir insan grubunun soykırıma uğratılması mı dersiniz… Daha yazmaya yüreğim yetmeyen nice insanlığımızdan utandıracak olaylar…



İşin daha vahimi, günümüzde bunları hala yaşıyoruz.



Biz, insanlığın değerler sistemini, insan, hayvan, doğa,çevre, iklim diye genişletme mücadelesi verirken, insanlığın bu biçimde geriye gitmesini ve hak kavramından uzaklaşmasını ne biçimde yorumlayacağımızı tekrar tekrar düşünmek zorunda kalıyoruz. Bu yorucu ve umutsuzluğu çağırıcı duygu durumundan kurtulmak için yine birbirimize dayanarak mücadeleye devam etmek ve devam eden gruplara katılmak zorundayız. Kendimize ve gelecek nesillere hesap verebilmek için!



15 Ağustos 2024

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.