YAZAN: Ebru BOZCUK
Küçük olmak aslında çok büyük bir şeydi.
O vakitler yaralarımız hafifti fakat hayallerimiz büyüktü.
Anneannemin evindeki duvarda bütün heybetiyle duran, devasa zannettiğim gonglu saatin, yıllar sonra o kadar da büyük olmadığını gördüğümde anlamıştım bunu. Zamanın ruhu belki de böyle bir şeydi...
Küçüktük ama heveslerimiz, heyecanlarımız kocamandı. İyi niyetlerle gülümsediğimiz yıllardı.
Sahi o ağız dolusu kahkaha atan çocukluğumuz şimdi neden böyle Mona Lisa tablosu gibi duruyor ki?...
O yılların en sadık eşlikçisi kız kardeştir.
Esasında gönüllü bir ilişki tanımı değildir bu, anne ve babanızın iş birliği sonucu size dayatılmış bir roldür fakat anlayabilen için pek kıymetlidir.
Bir kız kardeşiniz varsa ve hala istikrarla devam eden bir vefa ve hoşgörü ile görüşüyorsanız ona sımsıkı sarılın derim.
Çünkü onunla aynı sokaklardan, aynı okul koridorlarından, aynı evler ve sofralardan geçmişsinizdir ki bu izleri başka hiç kimsede bulamazsınız.
Bu izlerin devri, ablanıza artık küçük gelen kabanın size aktarılması yoluyla olabilir mesela ve büyük ihtimalle o yeşil kabanda hep gözünüz vardır.
"Seneye de giyer" mantığıyla bir numara büyük alınan o ayakkabı hoop size transfer olmuştur ki hep söylerim, biz sıfır maliyetli çocuklardık...
İşte bu yüzden ayak izlerimiz bile aynı yerlerden geçmiştir ve bu emsalsiz bir tanıklıktır.
Sanırım 70'li yıllarda çocukluğunu geçiren herkesin bir İş bankası kumbarası olmuştur.
İlk girişimci hallerimiz bu kumbara ile başladı desem yeridir.
Okul harçlıklarından artırdığımız madeni paraları hevesle içine atar, kumbara dolduğunda ne yapacağımızı büyük bir hevesle hayal ederdik. Senin paran, benim param hesabı olmadan kurulan emsalsiz bir ortaklıktan söz ediyorum bu arada.
Kız kardeş ile yapılan bu ilk şirket ortaklığı belki de size güvenmeyi öğretiyor. Sonraki yıllarda darbe yediğiniz her işten, ortaklıktan ya da ilişkiden sonra derin bir afallama hali yaşasanız da çocukluğunuzun o masum günlerine inceden bir gülümseyiş göndermeden edemiyorsunuz.
Bir kız kardeşiniz varsa eğer, en iyi terapi seansını alacağınız kesindir.
Çünkü çocukluğunuza dönmekle vakit kaybetmemiş olursunuz. Aynı yolun yolcusu olarak yaralar bile çoğu kez aynı yerden olabilir ki birlikte pek güzel sağaltılıp, iyileştirir.
Velhasıl iyi bir kız kardeş aynı zamanda iyi bir RUH TAMİRCİSİDİR.
Bu arada terapistlere de saygım sonsuz.
En uygun banka kredisidir kız kardeş. Sıkıştığınızda evrak falan istemeden hatta çoğu kez geri ödemesiz bir kredidir bu ki bunun da suyunu çıkarmamak lazımdır.
Küçük sağlık problemlerinizde ilk yardım çantası gibidir. Saçınız mı dökülüyor "Bak şimdi biberiye yağıyla, zeytinyağını..." falan deyip heyecanla anlatmaya başlar. Nasıl oluyorsa her derde bir çözümü de vardır.
Eğer doktor bir kız kardeşiniz varsa işte bunun konforu anlatılır gibi değildir.
Acil yardım butonu gibidir kendileri.
Kısa bir telefon konuşmasından sonra reçete hemen watsaptan atılır ve sorun hallolur. Hekim takibi de bu işin devamıdır.
"Hastalık yoktur, hasta vardır" diyen Hipokrat, hastalıkların sadece fiziksel bulgularla değerlendirilmemesini, her bireyin kendine özgü yapısının olduğunu söyler ki bunu en iyi kız kardeşiniz doktor olursa deneyimlersiniz.
İşte bu yüzden hep söylerim, "Doktor kız kardeşim tanrının bana en güzel hediyesidir " diye...
Soy ağacınızı, genetik mirasınızı birebir bildiğinden en doğru teşhisi hep o yapar ki en mühimi gönül yaranızı da en iyi o pansumanlar...
Birebir kız kardeş ilişkisi yaşadıysanız, kalabalık kadın gurupları sizi yorar mesela...
Yekten konuya girmek varken, kendinizi anlatmakla işe başlamak beyhude bir çaba gibi gelir. Hoş, özellikle bir yaştan sonra bu iş katlanılamaz hale gelir.
Sıkıştığında, çaresiz kaldığında, derdini kimselere anlatamadığında, sığınacak bir liman aradığında, imdadına yetişebilecek bir kardeş bence evrenin en özel hediyesidir.
O sıkışmışlık anında;
"Korkma gel, ben yolu biliyorum" ya da
" Yanındayım, hiç merak etme "diyen
Yürümek istemediğinde ya da o güce sahip olmadığını anladığında,
" Telaşlanma, gel birlikte duralım öylece, zaman lazım belki de",
"Bu da geçecek, bak göreceksin" diyen
Gözyaşlarını dökerken,
"Beraber toplarız, hiç kafanı yorma" diyen
Çocukluk anılarınıza kahkahalarla gülerken, birden sana sımsıkı sarılan,
Küsseniz bile, ufak bir rahatsızlığınızda hiç düşünmeden telefona sarılıp, "Geleyim mi yanına, ister misin?" diyen,
Seni her halinle sarıp sarmalayan, affeden, yaralarını gören bir kardeşiniz varsa eğer lütfen bunun kıymetini biliniz.
Yaş aldıkça ve yalnızlaştıkça bir telefonun ya da bir sözün değeri çok daha artıyor, çünkü artık kimselerin inceliklere ayıracak vakti olmadığını anladığın yaşta oluyorsun.
Fakat tüm bunların ötesinde bir arkadaşınızla da belki kız kardeşinizde göremediğiniz o vefayı, yarenliği görüyor, menfaatsiz, katıksız ilişkiyi kurabiliyorsunuz.
Çünkü sadece kardeş olmak yetmiyor. Yürek istiyor, vefa istiyor, incelik istiyor bu bağ ve bazen bir arkadaşınız tüm bunların yerini kız kardeşinizden bile daha iyi dolduruveriyor.
İşte bu sebeple onlara da lütfen sımsıkı sarılınız ki malumunuz soyu tükenmektedirler.
Yaşadığımız sürece her durumda, her nefeste hep yanımızda olan tüm kız kardeşlere ve bazen kız kardeşten bile değerli olan tüm dostlara selam olsun...
Mayıs /2025
Küçük olmak aslında çok büyük bir şeydi.
O vakitler yaralarımız hafifti fakat hayallerimiz büyüktü.
Anneannemin evindeki duvarda bütün heybetiyle duran, devasa zannettiğim gonglu saatin, yıllar sonra o kadar da büyük olmadığını gördüğümde anlamıştım bunu. Zamanın ruhu belki de böyle bir şeydi...
Küçüktük ama heveslerimiz, heyecanlarımız kocamandı. İyi niyetlerle gülümsediğimiz yıllardı.
Sahi o ağız dolusu kahkaha atan çocukluğumuz şimdi neden böyle Mona Lisa tablosu gibi duruyor ki?...
O yılların en sadık eşlikçisi kız kardeştir.
Esasında gönüllü bir ilişki tanımı değildir bu, anne ve babanızın iş birliği sonucu size dayatılmış bir roldür fakat anlayabilen için pek kıymetlidir.
Bir kız kardeşiniz varsa ve hala istikrarla devam eden bir vefa ve hoşgörü ile görüşüyorsanız ona sımsıkı sarılın derim.
Çünkü onunla aynı sokaklardan, aynı okul koridorlarından, aynı evler ve sofralardan geçmişsinizdir ki bu izleri başka hiç kimsede bulamazsınız.
Bu izlerin devri, ablanıza artık küçük gelen kabanın size aktarılması yoluyla olabilir mesela ve büyük ihtimalle o yeşil kabanda hep gözünüz vardır.
"Seneye de giyer" mantığıyla bir numara büyük alınan o ayakkabı hoop size transfer olmuştur ki hep söylerim, biz sıfır maliyetli çocuklardık...
İşte bu yüzden ayak izlerimiz bile aynı yerlerden geçmiştir ve bu emsalsiz bir tanıklıktır.
Sanırım 70'li yıllarda çocukluğunu geçiren herkesin bir İş bankası kumbarası olmuştur.
İlk girişimci hallerimiz bu kumbara ile başladı desem yeridir.
Okul harçlıklarından artırdığımız madeni paraları hevesle içine atar, kumbara dolduğunda ne yapacağımızı büyük bir hevesle hayal ederdik. Senin paran, benim param hesabı olmadan kurulan emsalsiz bir ortaklıktan söz ediyorum bu arada.
Kız kardeş ile yapılan bu ilk şirket ortaklığı belki de size güvenmeyi öğretiyor. Sonraki yıllarda darbe yediğiniz her işten, ortaklıktan ya da ilişkiden sonra derin bir afallama hali yaşasanız da çocukluğunuzun o masum günlerine inceden bir gülümseyiş göndermeden edemiyorsunuz.
Bir kız kardeşiniz varsa eğer, en iyi terapi seansını alacağınız kesindir.
Çünkü çocukluğunuza dönmekle vakit kaybetmemiş olursunuz. Aynı yolun yolcusu olarak yaralar bile çoğu kez aynı yerden olabilir ki birlikte pek güzel sağaltılıp, iyileştirir.
Velhasıl iyi bir kız kardeş aynı zamanda iyi bir RUH TAMİRCİSİDİR.
Bu arada terapistlere de saygım sonsuz.
En uygun banka kredisidir kız kardeş. Sıkıştığınızda evrak falan istemeden hatta çoğu kez geri ödemesiz bir kredidir bu ki bunun da suyunu çıkarmamak lazımdır.
Küçük sağlık problemlerinizde ilk yardım çantası gibidir. Saçınız mı dökülüyor "Bak şimdi biberiye yağıyla, zeytinyağını..." falan deyip heyecanla anlatmaya başlar. Nasıl oluyorsa her derde bir çözümü de vardır.
Eğer doktor bir kız kardeşiniz varsa işte bunun konforu anlatılır gibi değildir.
Acil yardım butonu gibidir kendileri.
Kısa bir telefon konuşmasından sonra reçete hemen watsaptan atılır ve sorun hallolur. Hekim takibi de bu işin devamıdır.
"Hastalık yoktur, hasta vardır" diyen Hipokrat, hastalıkların sadece fiziksel bulgularla değerlendirilmemesini, her bireyin kendine özgü yapısının olduğunu söyler ki bunu en iyi kız kardeşiniz doktor olursa deneyimlersiniz.
İşte bu yüzden hep söylerim, "Doktor kız kardeşim tanrının bana en güzel hediyesidir " diye...
Soy ağacınızı, genetik mirasınızı birebir bildiğinden en doğru teşhisi hep o yapar ki en mühimi gönül yaranızı da en iyi o pansumanlar...
Birebir kız kardeş ilişkisi yaşadıysanız, kalabalık kadın gurupları sizi yorar mesela...
Yekten konuya girmek varken, kendinizi anlatmakla işe başlamak beyhude bir çaba gibi gelir. Hoş, özellikle bir yaştan sonra bu iş katlanılamaz hale gelir.
Sıkıştığında, çaresiz kaldığında, derdini kimselere anlatamadığında, sığınacak bir liman aradığında, imdadına yetişebilecek bir kardeş bence evrenin en özel hediyesidir.
O sıkışmışlık anında;
"Korkma gel, ben yolu biliyorum" ya da
" Yanındayım, hiç merak etme "diyen
Yürümek istemediğinde ya da o güce sahip olmadığını anladığında,
" Telaşlanma, gel birlikte duralım öylece, zaman lazım belki de",
"Bu da geçecek, bak göreceksin" diyen
Gözyaşlarını dökerken,
"Beraber toplarız, hiç kafanı yorma" diyen
Çocukluk anılarınıza kahkahalarla gülerken, birden sana sımsıkı sarılan,
Küsseniz bile, ufak bir rahatsızlığınızda hiç düşünmeden telefona sarılıp, "Geleyim mi yanına, ister misin?" diyen,
Seni her halinle sarıp sarmalayan, affeden, yaralarını gören bir kardeşiniz varsa eğer lütfen bunun kıymetini biliniz.
Yaş aldıkça ve yalnızlaştıkça bir telefonun ya da bir sözün değeri çok daha artıyor, çünkü artık kimselerin inceliklere ayıracak vakti olmadığını anladığın yaşta oluyorsun.
Fakat tüm bunların ötesinde bir arkadaşınızla da belki kız kardeşinizde göremediğiniz o vefayı, yarenliği görüyor, menfaatsiz, katıksız ilişkiyi kurabiliyorsunuz.
Çünkü sadece kardeş olmak yetmiyor. Yürek istiyor, vefa istiyor, incelik istiyor bu bağ ve bazen bir arkadaşınız tüm bunların yerini kız kardeşinizden bile daha iyi dolduruveriyor.
İşte bu sebeple onlara da lütfen sımsıkı sarılınız ki malumunuz soyu tükenmektedirler.
Yaşadığımız sürece her durumda, her nefeste hep yanımızda olan tüm kız kardeşlere ve bazen kız kardeşten bile değerli olan tüm dostlara selam olsun...
Mayıs /2025
Yorumlar
Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.