Kısa beyaz saçlı ve beyaz kaşlı. Gözlük takıyor ve ciddi bir ifadeyle ileriye bakıyor. Üzerinde koyu renk bir takım elbise, beyaz gömlek ve yeşil bir kravat var. Arka planda bulanık bir şekilde başka insanlar ve kitap fuarına ait bir ortam görünüyor. Fotoğrafın alt kısmında “KADİR İNCESU / TÜYAP İSTANBUL KİTAP FUARI 202” yazısı yer alıyor.
Kalabalık bir insan topluluğu ve büyük bir yangın. Ön planda ellerini havaya kaldırmış çok sayıda insan var. Arka planda bir binadan yoğun alevler ve duman yükseliyor. İnsanlar yangına doğru bakıyor ve bazıları tezahürat yapar gibi ellerini kaldırmış. Ortamda kaotik ve gergin bir hava hâkim.
YAZAN: Hidayet KARAKUŞ

Sivas’ta dostlarımızı, arkadaşlarımızı, gencecik çocuklarımızı hain bir ateşte yitirişimizin üzerinden otuz iki yıl geçti. O gün bugün vicdanı olan hiç kimse rahat değil. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olan her bireyin derinlerinde çağdışı güçlerin yaşatacakları yeni korkular var.
Bu katliamla ilgili pek çok kitap yazıldı. Geçenlerde dostum, kardeşim Öner Yağcı’dan bir liste istedim. Onun verdiği listeye göre belgesel, roman, şiir… Derken 63 kitap yazılmış. Bunlar bilinebilenler. Daha da yazılacak, yazılmalı.
O gün otelde Sivas’ta olanları, otelin içinden görememiştik ama dehşetini yaşamıştık. Sonradan videolardan, yazılanlardan olayın boyutlarını daha iyi kavradık, gördük.
Bu olayın tarihe, doğru kalması için bütün bu kitaplar, çekilen filmler gerçek birer belge niteliğindedir. Tarih bunları süzerek elbette her şeyi yerli yerine oturtacaktır.
2 Temmuz 1993’teki Madımak Katliamı’yla ilgili Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Madımak Hafıza Merkezi de bir belgesel hazırladı. Madımak’tan kurtulduğumuz için bizi de çekime çağırdılar. Eşimle birlikte anlattık yaşadıklarımızı.
Belgesel, Ankara’da, İzmir’de gösterildi. İzmir’deki gösterimde belgeseli izleme olanağı bulduk. Son olarak da İstanbul’da Cemal Reşit Rey Salonu’nda bir gösterim düzenlendi.
Şevval Aydoğan’ın Cumhuriyet’teki 30 Haziran 2024 günlü haberinde olayın özünden uzağa çekildiğini, yalnızca Alevilere yönelik bir katliam olduğunun altı çiziliyordu.
Oysa bizim gerek belgesel deki tanıklığımız, gerek 1995’te Edebiyatçılar Derneği’nce yayımlanan Atilla Aşut’un önderliğinde bir kurulca hazırlanan Sivas Kitabı / Bir Toplu Öldürümün Öyküsü’ndeki belgelerde olayları yaratanların Laiklik karşıtı, Cumhuriyet karşıtı, Şeriat yanlıları olduğu yazılıyor.
Caddelerde gele gide büyüyen kalabalıktan defalarca dinlediğimiz savsözler de bunu kanıtlıyordu zaten.
-Cumhuriyet Burada Kuruldu Burada Yıkılacak,
-Laik Düzen Yıkılacak
-Muhammet’in Ordusu Laiklerin Korkusu,
-Hain Vali, Şeytan Aziz,
-Şeriat Devleti Kurulsun,
-Zafer İslam’ın,
-Allahuekber!..
Madımak’ta yaşananlar bir kalkışmaydı, Atatürk’ün kurduğu Laik Cumhuriyet’e karşı kanlı, acımasızca bir canavarlıktı. Bir küçük böceği, yeşil bir otu bile ateşe atamazsınız. Onların da canı vardır ama inanç körü insanlar, gözlerini kırpmadan içinde yüz yirmiye yakın insanın olduğu oteli gözlerini kırpmadan ateşe verdiler. Öylesine gözlerini kan bürümüştü ki oteli altı saat taşlamaları yetmedi, sonunda yakarak otuz beş kişiyi katlettiler. Cumhuriyet’e olan kinlerini böyle bir canavarlıkla kustular.
Bu gerçeği göz ardı ederek bu katliamın yalnızca Alevilere karşı yapıldığını vurgulamak Cumhuriyet’i, laikliği, bugün de laik, bilimsel eğitimi savunanların savaşımını küçültmek tarihe karşı haksızlık olur.
Elbette tarihsel süreçte birtakım dinsel öbekler pek çok acılar çektiler, birbirlerine karşı kanlı savaşlar yürüttüler. Toplumların tarihsel acıları derinlerde hep yaşar. Çağcıl devletler, bu acıları eğitimle, kültürle aşar, aşmalıdır. Batı toplumları, Engizisyonun, Kilisenin zulmünden eğitimle kurtararak yurttaşlık bilinciyle insan yetiştirdiler. Atatürk’ümüz de bize bu yolu açtı. Ancak onun kurduğu laik düzene düşmanlık önce gizlendi, sonra başını kaldırdı. Sabahattin Eyyuboğlu’nun dediği gibi çağlar boyunca süren bir savaştır bu. Aydınlıkla karanlığın savaşı. Bu savaş Hipatyaların, Brunoların, Galilelerin, Hallac-ı Mansurların, Nesimilerin, Kubilayların, Uğur Mumcuların, Bahriye Üçokların, Muammer Aksoyların… Verdikleri savaşın halkalarından biridir.
Bu savaşın derinliğini görmeden, belgeselci arkadaşların Sivas Katliamı’nı Alevi-Sünni çatışmasına indirgemeleri, tarihsel bir yanlış olacak; bilimsel, laik, demokratik bir toplumun yaratılmasında bize köstek vuracak, ülkeyi yeniden inanç çatışmalarına sürükleyebilecektir.
Egemen sınıflar, dünyanın egemenleri, çokuluslu şirketler, bir yandan ülkeyi yağmalarken bizi de ırkla, dinle birbirimize düşürmek için çırpınıyorlar. Bugün tarikatlar onun için palazlandı. Destekleniyor. Laik eğitimin çanına ot tıkamak için en bağnaz tarikatçıyı eğitim bakanı yapıyor.
Bütün bu gerçekler canımızı yakarken Madımak Katliamı’nı dinsel bir nedene bağlamak da temel gerçeği karartmaktan başka işe yaramayacak, ülkeye zarar verecektir.
Dinsel bağnazlıktan yakınırken öncelikle bizim bağnazlık batağına düşmememiz gerektiğini unutanlar büyük yanılgı içindedirler!

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.