selvetbayraktarr@hotmail.com
Uzun, gür, kahverengi saçları, mavi kazağıyla, elleri klavyenin üzerinde çalışıyor.
Sisli bir havada, yolun ortasında duran ve elinde açık bir kitap tutan genç bir kadın görülüyor. Kadının arkasında ağaçlarla çevrili yol uzanıyor ve sis nedeniyle yolun sonu belirsiz görünüyor. Kadın koyu renkli bir kıyafet giymiş, saçları uzun ve dalgalı. Resim siyah beyaz tonlarda.

Merhabalar değerli okuyanlarımız ve dinleyenlerimiz yepyeni bir sanatın kadın sesleriyle sizlerleyiz. Birbirinden farklı kadınların sanata dokunuşunu getiriyoruz sizlerin yüreğine.



Önce başlıklar:



38 kadın yazar ‘Ayna Meselesi’nde buluştu



Aydın’da ‘Kadın Oyunları Festivali’



Kadınlar, 'Nene Korkut Hikâyesi' ile sahne aldı



Hayata kız çocukların gözünden bakan sergi



İranlı kadın DJ’ler dans pistlerini sarsarken tabuları yıkıyorlar



38 kadın yazar ‘Ayna Meselesi’nde buluştu



‘Çünkü Kadınız Kolektifi’ çatısı altında birleşen 38 kadının kaleme aldığı “Ayna Meselesi” kitabı yayımlandı.



Toplumun farklı kesimlerinden kadınların ortak bir duyguyla kaleme aldığı 'Ayna Meselesinde 38 öykü yer alıyor. Banliyö Yayınevi’nden çıkan kitabın tüm geliri kız çocuklarının eğitimine ayrılacak.



Yeni katılımlarla birlikte yılda 4 öykü kitabı çıkarmayı hedefleyen Çünkü Kadınız Kolektifinden Yücel Cüre, ortak amaçlarını ve planlarını şöyle anlattı:



“38 kadın yazarın emeği ve katkısı ile ilk öykü kitabımız Ayna Meselesini okura sunmanın mutluluğunu yaşıyoruz. İlk kitabımızla geçmişe, bugüne, geleceğe, kendimize, birbirimize, sesimize kulak tıkayanlara, görüp de anlamayanlara ayna tutmayı seçtik. Sadece kendi hayatlarımıza değil, duygusunu, kırgınlığını, heyecanını hissettiğimiz pek çok kadının hayatından süzdüklerimizi kurguladık öykülerimizde. El birliği ile kısa sürede somut bir eser ortaya koymanın sevincini yaşarken, pek çok kişi daha aramıza katılmak istediğini belirtti. Hemen ikinci kitabımızı Mayıs ayında çıkarmak üzere çalışmalara başladık. Yılda 4 öykü kitabı yayımlayarak, olabildiğince çok okura ve onların da katkılarıyla kız çocuklarının hayatlarına dokunabilmeyi amaçlıyoruz."



Ayna Meselesinde öyküleri yer alan 38 yazar: 



Arzu Kurt, Ayfer Savaş Aydın, Ayzıt Uysal, Başak Ertunç Bıyıklı, Belgin Şenol, Benan Bilek, Beril Bozdoğan, Betül Çakıroğlu, Burcu Akkaş, Deniz Tuna, Deyyan Altınsoy, Ebru Eren, Eda Büyükçapar, Eylem Karakaş Soyluoğlu, Farah Nasser, Fatma Canik, Feyza Özdinç, Funda Torunlar, Işıl Ertunç, Kadriye Gencer, Maksude Kılınç, Meral Dokur, Meral Erdönmez, Mualla Çelik Hıdıroğlu, Nermin Yusufi, H. Nilgün Karataş, Nuray Bilgiç, Özge Pembegül Er, Özlem Özdaş, Pelin Süalp, Selen Servi, Sema Akbey, Sezen Doğan, Tuba Ayşe Özgür, Yeşim Banak, Yücel Cüre, Zeynep Tezel, Zuhal Bilal.



Aydın’da ‘Kadın Oyunları Festivali 



Aydın Büyükşehir Belediyesi, Avrupa’nın tek kadın temalı tiyatro festivali olan ‘Kadın Oyunları Festivali’ne ev sahipliği yaptı.  Bugüne kadar binlerce tiyatro severi birbirinden güzel oyunlarla buluşturan Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu, 24-29 Şubat tarihlerinde beş farklı oyunla perde dedi. Şükran Güngör-Yıldız Kenter Kültür Merkezi ve Tiyatro Salonu'nda sahnelenen oyunların ücretsiz biletleri, Vali Yazıcıoğlu Kültür Merkezi’nden temin edildi. Festival, 24 Şubat Cumartesi günü William Shakespeare'in Macbeth’inden uyarlanan ‘Şatonun Altında’ oyunuyla saat 20.30’da başladı. 26 Şubat Pazartesi günü saat 20.30’da ‘Bir Tatlı Kaşığı Çamur’, 27 Şubat Salı günü saat 20.30’da ‘Ben Rosa Luxemburg’, 28 Şubat Çarşamba günü saat 20.30’da ‘Mutlu Bir Romanın Aşk Hikâyesi’ ve 29 Şubat Perşembe günü saat 20.30’da ‘Disko Topu’ seyircilerle buluşturuldu.



Festivalden önce Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, tüm kadınları ve tiyatro severleri festivale, birbirinden güzel oyunları izlemeye davet etti. Çerçioğlu, sanata ve sanatçıya sahip çıkmaya devam edeceklerinin de altını çizdi.



Kadınlar, 'Nene Korkut Hikâyesi' ile sahne aldı



Üsküdar Belediyesi Kadın ve Aile Dayanışma Merkezi'nin kadınlarla oluşturduğu tiyatro grubu, "Nene Korkut Hikâyesi" adlı oyunu Altunizade Kültür ve Sanat Merkezi'nde sahneledi. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde sahneye çıkan kadınlar, amatör oyuncuların da katılımıyla, gönüllülük esasına dayanarak hazırladıkları oyunu izleyenlere sundu.



Üç ay gibi kısa bir sürede hazırlanan oyunun senaryo, kostüm ve sahne tasarımı tamamen gönüllü kadınlar tarafından yapıldı...



Hayata kız çocukların gözünden bakan sergi



Suna’nın Kızları ‘Konuşan Fotoğraf’ sergisinde, Türkiye’nin çeşitli illerinden 8-20 yaş arası 50 kız çocuk ve genç kadının günlük yaşam deneyimlerinin aktarıldığı fotoğraflara yer veriliyor. Kız çocuklarının ve genç kadınların fotoğraf ve hikâyelerinden bazıları şöyle:



Yeşillik, doğallık iyi hissettiriyor. (Sumru, 12 yaşında, Hatay)



Mahallemdeki çarpık kentleşme sorununa değinmek istedim. Ben güvenlikli modern bir sitenin içinde yaşarken, hemen yanı başımdaki mahallede çarpık kentleşme, gecekondu ve sanayi ortamı var; içinde tehlikeler ve imkânsızlıklar barındıran. (Defne, 15 yaşında, İstanbul)



Kendine ait bir alan. (Medine, 15 yaşında, İstanbul)



Her durumda her yerde eğlenebiliriz. (Dilan, 13 yaşında, Kahramanmaraş)



Bir gün batar yeni bir gün doğar. (Emine, 18 yaşında, Şanlıurfa)



Bazen küçük bir hediye büyük gülümsemelere yol açıyor. (Eda, 14 yaşında, Şanlıurfa)



İranlı kadın DJ’ler dans pistlerini sarsarken tabuları yıkıyorlar



İran'da kadın ve erkeklerin birlikte katıldığı partiler yasak olsa da ahlak polisinin gözetiminden uzaktaki yerlerde yapılmaya devam ediyor. Kalabalıkları dansa kaldıran ritimleriyle kadın DJ'ler tabuları yıkarken kültürel kalıpları da bozuyorlar. BBC 100 Kadın Ekibi bu kadınlarla görüştü.



1979 İran İslam Devrimi ülkenin kültürel yaşamını altüst etti.



Devrime aykırı görülen pop müziğin yasaklanmasıyla birçok müzisyen ülkeden kaçtı. Kadınların şarkı söylemesi de haram ilan edildi.



İran'da devrimden önce yükselişe geçen pop ve kabare sahnesi de bir gecede yok oldu. Yine de kapalı kapılar ardında bazı şeyler kaldığı yerden devam etti.



"Uygunsuz" müzik ülkeye yurt dışından kaçakçılık yoluyla girerken yasadışı kaset ve CD'ler evlere gizlice dağıtılıyordu. Akşam yemeğinden sonra ışıklar kapandığında bazı evlerin salonları dans pistine dönmeye başladı.



Bugün Berlin'de yaşayan DJ, yapımcı ve müzik şirketi sahibi Paramida, "Her mehmunide (aile partisinde) dans yıldızıydım" diyor. 



Paramida'nın annesi İran'ı terk etti çünkü kızının "kadınların bu kadar kötü muamele gördüğü" bir ülkede yaşamasını istemiyordu. Kadınların başörtüsü giyinme zorunluluğu karşı çıktığı sınırlamalardan sadece biriydi.



Almanya'ya yerleşti ancak 2002'de ailevi nedenlerle dönmek zorunda kaldı. Paramida dört yıl boyunca Tahran'da okula devam etti. Kısa bir süre sonra evde dans etmekle kalmıyor, gizli düzenlenen partilere de katılıyordu.



Paramira, "Kız ve erkekler ayrılıp arabalara doluşuyorduk. Şehrin dışına çıkıyorduk. Müzik ve ışıkları ayarladıktan sonra herkes dans ediyordu ve hepsi bu" diyor.



1990'ların sonunda ve 2000'lerin başında İran'da yeni bir parti kültürü gelişti. Yasadışı uydularla birlikte MTV gibi müzik kanalları dinleniyor ve yeraltı parti kültürü oluşmaya başlıyordu.



40 yaşındaki Tahranlı DJ Nesa Azadikhah "İlk kez bir partiye gitmiştim ve bir DJ, house müzik çalıyordu.



"Heyecanlıydı. Gözümü DJ'den ayırmıyordum ve kendi kendime 'ben de bu işi yapmak istiyorum' diyordum" diye hatırlıyor.



Birkaç sene sonra Nesa, özel mekânlarda ücretsiz ancak sadece davetlilerin katıldığı house ve tekno müzik partilerinde DJ'lik yapan ilk İranlı kadınlardan biri olmuştu.



İlk dönemlerde partiler çoğunlukla İspanya'nın partileriyle meşhur İbiza'ya referansla "Şibiza" diye tanınan Şemşak Kayak Merkezinde yapılıyordu.



Ancak İran'da parti vermek bir suç. Ceza hukukunda tanımlanmasa da yeraltı buluşmalara katılanlar sık sık tutuklanıyor, alkol sağlamaktan ya da tüketmekten ya da karşı cinsle aynı ortamda bulunmaktan hapis ya da kırbaçlama gibi cezalara çarptırılıyor.



Her yıl ne kadar kişinin bu suçlarla tutuklandığı bilinmiyor ancak geçen Kasım'da bir partiye giden 300 kişinin tutuklandığı haberleri yerel basında yer almıştı.



5 Mart'ta ülkenin en iyi üniversitelerinden birinde okuyan 11 öğrenci karşı cinsle aynı partiye katıldıkları gerekçesiyle tutuklanmış ve üç döneme kadar kayıtları dondurulmuştu.



Nesa, "Ailem bana hep polis beni bir partide yakalarsa başımın belaya gireceğini söylüyordu. Bu beni çok temkinli biri haline getirdi" diyor.



Ne o ne de Paramida partilere gitmekten tutuklandı. Ancak sürekli bir tehlike hissiyle büyümek İranlı müzisyenlerin hayatlarını şekillendirmiş olabilir.



İki DJ'in de İran'da son 45 yıldır değişim isteyen kadın hareketlerine bağlı hissetmelerinin bir sebebi de bu olabilir.



Paramida, başörtüsünü takma şekli nedeniyle polis tarafından gözaltına alındıktan sonra ölen Mahsa Amini'nin ardından 2022'de düzenlenen protestolarda binlerce kadının "Kadın, Yaşam, Özgürlük" diye slogan atmasından çok etkilendiğini söylüyor.



"Bir kadınım ve yaşamak istiyorum, özgür olmak istiyorum. Bu (hareket) bana kadınlar olarak hepimizin arasında bir bağ olduğuna dair umut verdi" diyor.



Nesa da aynı fikirde.



"'Kadın, Yaşam, Özgürlük' dünyadaki tüm kadınlar için" diyor.



İran hareketinin dünyanın "kendisine başka bir açıdan bakmasını" sağladığını düşünüyor.



Bir başka İranlı DJ Aida, İranlı bir grup sanatçının elektronik müzik parçalarını bir araya getiren ‘Kadın, Yaşam, Özgürlük projesi’ne başlamış.



Bu, İran ve Orta Doğu'da yeraltı müzik sahnesinden elektronik müzik yapımcılarının işlerini derleyen Deep House Tehran adlı bir başka projesine eşlik ediyor. Hem Nesa hem Paramida bir kadının yeraltı elektronik müzik partisine gitmesinin İran gibi geleneksel ve dini bir ülkede haddini aşan bir eylem ve siyasi bir tavır olduğunu hissediyor.



Nesa, "İlgilendiğimiz şeylerin çoğunluğu ya tabu ya da yasak olduğu için bunları yapmaya başladığımız andan itibaren tabuları ve kuralları bozuyoruz. Bu eylemler itaatsizlik ve protestoya dönüşüyor" diyor ve ekliyor:



"İran'da bu kadar çok kadın için yasaklı bir şeyi yapabiliyor olduğun gerçeği beni yaşayan bir protesto haline getiriyor."



Küresel dans müziği sektörü erkek egemen bir sektör, ancak Paramida ve Nesa 2010'da DJ'liğe başladığında durum daha da kötüydü



Nesa aldığı tepkilerin pek de olumlu olmadığını söylüyor: "Dansçılar bana garip garip bakarlardı" diyor.



Bu sorun tamamıyla ortadan kalkmadı. Nesa, "Cinsiyetçilik hala mevcut, sadece farklı" diyor. Ülkenin ilk kadın DJ'lerinden biri olan Nesa, bugün en az 10 kadın DJ'in yeraltı müzik sahnesinde çaldığını söylüyor.



Paramida, "Bütün bir hayatım boyunca, 'Şunu yapamazsın, bunu yapamazsın çünkü bir kadınsın' dendi. Ben de 'yapabilirim ve size göstereceğim' dedim."



Berlin'in uluslararası çapta üne sahip tekno müzik kulübü Berghain Panorama Bar'da DJ'lik yapıyor.



Nesa da Berghain'de çalmayı hayal ediyor. Yıllar boyunca Avrupa kentlerine vize başvuruları, birçok İranlı sanatçıda olduğu gibi, reddedildi. Ve o da kariyerini artık İran'da sürdüremeyeceğini hissetmeye başladı. Kamuya açık sanat galerilerinde lisanslı etkinliklerde çalmaya başladı ama bu etkinliklerin ardı ardına iptal edildiğini söylüyor.



Sonunda yurt dışında çalma şansı doğdu:



"2017'de Ermenistan'ın Erivan şehrine davet edildi. İran Yeni Yılıydı. Gece kulübü doluydu ve harika geri dönüşler aldım. Bu bana güzel bir enerji verdi" diyor.



Şimdilik Fransa'da yetenek vizesiyle bir yıllık oturum izninin sağladığı rahatlığa sahip.



Nesa, İngiltere'nin Liverpool kentinde sahne almaya hazırlanırken, "Daha sıkı ve daha hızlı çalışmak zorunda olduğumu hissediyorum. Burada daha çok rekabet var" diyor.



Diğer yandan kollektif bir sorumluluk hissettiğini de söylüyor:



"Buradayım ve İran'da çok sayıda kadın DJ bu fırsata sahip değil, Avrupa'da çalmalarına yardım etmek benim görevim. Paramida bugün Japonya'da Brezilya'ya gece kulüplerinde ve festivallerde çalıyor.



Gelecek sayımızda buluşmak umuduyla sevgiyle kalın.



18 Mart 2024

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.