ebrubozcuk@hotmail.com
Açık sarı, yarı toplanmış dalgalı fönlü saçları ve makyajıyla, siyah kıyafeti ve yine siyah kolyesi ile gülümsüyor.
Bir dizi kapı zili düğmesi görülüyor. Altın renginde ve beyaz etiketlerle kaplılar. Her düğmenin yanında, kimin için olduğunu belirten küçük bir isim etiketi var.

Çocukluğundan bu yana en özendiği şey, isimlerin yazılı olduğu zillerdi...



İki kişiye ait bir ev olduğunu belgeleyen bir şeydi bu sanki ya da kadın öyle zannetmişti.



Ahhh biz kadınlardaki bu aidiyet duygusu, ne çok iş açtı başımıza...



Bir evi var etme çabası, ihtiyaç hissedilir olmak, vazgeçilmez olma tutkusu ne büyük bir acziyetmiş meğer...



Evin tadilatını bitirdikten sonraki ilk işi, zilin altındaki bölmeye ikisinin adını yazıp iliştirmek olmuştu...



Ne uğraşmıştı iki ismi o küçücük alana sığdırabilmek için... Bir de illaki isimlerin arasına kalp konduracaktı. Becermişti bunu ama ne yazık ki o kalp hayatına konmamıştı işte...



Ondan kalan tek şey zilde yazan ismiydi belki de, kim bilirşimdi o bile yoktur yerinde...



"Buraya aitim" diyebilmenin altını bundan daha güzel nasıl çizebilirdi ki kadın?...



Ama olmamıştı ve sonrasında da artık hiç bir yere ait olamayacağını anlamıştı...



Susarak ve yüreğinde bir sürü keşke ile bütün acılarını bir bavula sığdırıp yola çıktı kadın.



Artık kendine aitti. Bundan sonra yerleşeceği ilk evin kapısına, kocaman harflerle ismini ve babasından yadigârsoyadını yazdıracaktı. (Zaten kocasının soyadını hiç sevmemişti) . Yanına bir kalp çizmeyi de ihmal etmeyecekti. Çünkü artık her şeyden çok kendini seviyordu kadın…



Bütün eşyalarını topladıktan sonra, mutfak tezgâhındabüzüşmüş bekleyen sarı beze takıldı gözü. Galiba en çok o üzgündü bu evden gidişine ...



Öyle ya, bundan sonra kim temizleyecekti o tezgahı ya da kim güzel yemekler pişirip dizecekti üzerine?...



"Ne gereksiz işlermiş" diye geçirdi kadın içinden. Kıymeti bilinseydi değeri vardı elbet bu çabanın ama ne yazık ki hiç kıymeti olmamıştı...



Kendini ne çok hırpaladığını düşündü. Kabullenilmenin, sevilmenin bu kadar zahmetli olacağını hiç düşünmemişti... Oysa şimdi bunların da ne kadar anlamsız olduğunu anlamıştı...



Sevildiğini zannetmişti kadın... Öyle pırıltılı şeyler söylüyordu ki ona, inanmamak elde değildi. Kim bilir belki de kadın inanmaya meyilliydi...



Oysa "Sevilmek" içi kolay kolay dolacak bir kelime değildi... Askıda kalırsa, yerle yeksan olurdu ki öyle de olmuştu zaten...



Ne yazık ki kadın bunu da yıllar sonra anlamıştı...



Dışarıda, kadının içine inat, ışıl ışıl bir hava vardı... Yüklenmiş kamyonete elindeki son koliyi koydu. Güvenli bir yere menekşelerini yerleştirdi. Ne de olsa onlar can yoldaşıydı kadının, gözyaşlarının gizli şahitleriydi, anca beraber kanca beraberdiler.



Kadının bir an gözleri buğulandı, sonra hemen sildi gözyaşını... "Olsun, ben gittiğim her evde yeniden çiçekler açtırırım." deyiverdi... Şoförün yanına oturdu. İçinden "Yeni hayat haaa" dedi... Yüzünde buruk bir sevinç var gibiydi.



Şoför şaşkın şaşkın kadını izliyordu...



"Hadi yürü kaptan" dedi kadın...



Camı yarıladı, ılık esen sonbahar rüzgârı iyi gelmişti ona... Ekim ayının alçalmış bulutlarını seyretti bir süre...



"Yeni bir pencere bulurum ben yine" dedi içinden... Yine akşamüstü bulutlarına bakıp güzel düşler kurarım. Yine martılar uçar ve onlar bir şekilde yine bulurlar beni diye düşündü...



Yine kederlenirim, yine sevinirim en baştan...



Ne de olsa "Baştan başlamayı şahane beceriyorum ben." dedi...



Neden olmasındı ki? Her defasında, gerçekleşmeyen dileklerine rağmen, hayatı sevmeyi ne de güzel başarmıştı...



Kim bilir belki de yeni pencereler lazımdı ona...



"Evet yine sevinebilirim, yine yeniden başlayabilirim" dedi kadın... Bulutlara dalarak evin yolunu tuttu.



Radyoda Samime Sanay "Bir İlkbahar sabahı güneşle uyandın mı hiç?" şarkısını söylüyordu... Kadın, "İçim bu aralar Sonbahar belki ama sen hiç merak etme Samime ablacığım, bir gün o bahar sabahına ben de uyanacağım" diye fısıldadı...



Dışarıda ise serin bir güz rüzgârı esiyordu... 



NOT: Kadının kafasındaki ilk iş, bir gece önce hazırladığı etiketi kapı ziline takmaktı. Haaa isminin yanına kalp kondurmayı da ihmal etmemişti.



Eylül /2023 İstanbul

Yorumlar

Bu yazı için yorum mevcut değil.
Dilerseniz Buradan yeni yorum gönderebilirsiniz.