erguraltan@gmail.com
Mavi tişörtüyle, sol eli üzerine yanağını yaslamış tebessüm ediyor. Hafif dökülmüş saçları,gür bıyıkları ve gözlüğü var.

1976 İzmir doğumlu. Öğretmen. Mardin, Tunceli ve Ankara`da görev yaptı. Son üç yıldır da İzmir`de meslek hayatına devam ediyor. Yazar olarak tanınması 2016 yılında yazdığı ve kağıt toplayıcı bir genci anlattığı Böyle Buyurdu Muhammet isimli öyküsüyle başladı. Bunu ağırlıklı olarak kadınları ve çocukları anlattığı öyküler perçinledi. Derviş`in Kavalı ve Felsefe Dersleri isimli bir öykü kitabı, Yanmış Kitap Kokusu isimli, senaryosu kendisine ait bir kısa filmi var.

Ergür Altan Tarafından Yazılmış Yazılar

YAZAN: Ergür ALTAN

İnip çıkıyorum çocukluğuma kendi başıma boyadığım rengârenk merdivenlerle. Öpüyorum yaralarımı. Yaralarımı öperken buruk bir tat kalıyor dudaklarımdan ruhuma doğru süzülen. Ben de böyle bir kadınım işte, buruk tatlar koleksiyonu olan. Öperek dokunmayı öğrendim yaralarıma,… Devamını Oku
YAZAN: Ergür ALTAN

On altı yaşındaki Hacer`in, “Abla, beni evlendirecekler zorla, gerdekte canım çok yanar mı?” diye sorması, canımı nasıl yakmıştı, nasıl öpüp koklamıştım Hacer`i.

Kimi bana bakınca sevişilecek bir obje gördü. Ben çocuk gelinleri bağrıma basıyorum oysa. On yedimde evlendirildim… Devamını Oku
YAZAN: Ergür ALTAN

Dünyaya gelişlerimi anlatacağım size
Birçok kez dünyaya gelmiş
Şöyle bir görünüp de gitmiş bulunmuşum.
Çiçekmişim dünyaya ilk gelişimde
Hoş bir kokum, narin bir duruşum varmış
Demir parmaklıklı balkonlarda kurumuşum.
Tarlaymışım dünyaya ikinci gelişimde
İznim alınmadan ekilen… Devamını Oku
YAZAN: Ergür ALTAN

Gazeteciler gelir bazen yaşadığım dağ başına. Elli yıldır inmiyorum ne köye ne de şehre. Yaşım doksanı geçti zaten. Dağ başında öleceğim, öyle söz verdim benden önce yitip de gidiveren anamın, babamın ve kardeşlerimin ruhlarına. Bir ruha söz vermek ne demektir, bilir misiniz?… Devamını Oku
Yazan: Ergür Altan

Ben annemin karnından bebek olarak değil, kadın olarak doğmuşum, iki kilo yedi yüz elli gram ağırlığında, kırk sekiz santimetre boyunda bir kadın. Ne annem ne babam ne ninem ne de dedem isim koymak istemişler bana. Ebeme demişler, “bacım sen koyuver bir isim” diye. Kucağına… Devamını Oku
Ben annemin karnından bebek olarak değil, kadın olarak doğmuşum, iki kilo yedi yüz elli gram ağırlığında, kırk sekiz santimetre boyunda bir kadın. Ne annem ne babam ne ninem ne de dedem isim koymak istemişler bana. Ebeme demişler, “bacım sen koyuver bir isim” diye. Kucağına… Devamını Oku
Gazeteciler gelir bazen yaşadığım dağ başına. Elli yıldır inmiyorum ne köye ne de şehre. Yaşım doksanı geçti zaten. Dağ başında öleceğim, öyle söz verdim benden önce yitip de gidiveren anamın, babamın ve kardeşlerimin ruhlarına. Bir ruha söz vermek ne demektir, bilir misiniz? İğne oyalı… Devamını Oku
Dünyaya gelişlerimi anlatacağım size

Birçok kez dünyaya gelmiş

Şöyle bir görünüp de gitmiş bulunmuşum.

Çiçekmişim dünyaya ilk gelişimde

Hoş bir kokum, narin bir duruşum varmış

Demir parmaklıklı balkonlarda kurumuşum.

Tarlaymışım dünyaya ikinci gelişimde

İznim alınmadan ekilen tohumları… Devamını Oku
Merhaba, ben Meryem. Nasıl tanıtsam size kendimi? Otuz yedi numara bir ayak iziyim şu üç günlük dünyada... Elli iki kiloluk bir ağırlığım alt tarafı ve her gün yirmi kiloluk, otuz kiloluk kolilerini taşıyorum kasiyeri, reyon elemanı, taşıma görevlisi ve temizlikçisi olduğum marketin.

“Eleman… Devamını Oku
On altı yaşındaki Hacer`in, “Abla, beni evlendirecekler zorla, gerdekte canım çok yanar mı?” diye sorması, canımı nasıl yakmıştı, nasıl öpüp koklamıştım Hacer`i.

Kimi bana bakınca sevişilecek bir obje gördü. Ben çocuk gelinleri bağrıma basıyorum oysa. On yedimde evlendirildim, on sekizimde… Devamını Oku